Yanağı okşanan, kadrajda ötekileştirilen, elpençe divan duran Türkiye fotoğraflarının ana sorumlularının, bugünkü güçlü Türkiye fotoğrafını okumasını beklemiyoruz.

Önemli bir organizasyona ev sahipliği yapıyor Türkiye. Milli Gelir'i yüksek 31 ülkeden 19'u ve Avrupa Birliği Komisyonunun yer aldığı gelişmiş 20 merkezi ağırlıyor.

Gelişmiş 20 ülke diye de biliniyor G20.

Türkiye'nin de içinde bulunduğu G20 ülkeleri, Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Arjantin, Avustralya, Brezilya, Çin, Endonezya, Fransa, Güney Afrika, Güney Kore, Hindistan, İngiltere, İtalya, Japonya, Kanada, Meksika, Rusya, Suudi Arabistan ve Avrupa Birliği Komisyonundan oluşuyor.

Yalın bir dille ifade edecek olursak, Dünyanın 20 ekonomik gücü Antalya'da toplanıyor.

Bu Türkiye'nin geldiği noktayı anlamak için önemli bir fotoğraf.

Bir dönem, Talabani tarafından bile “yanağı okşanarak” teselli edilen bir Türkiye'den Obama'nın yanağının “okşandığı” bir Türkiye'nin fotoğrafı…

ABD Başkanı Bill Clinton karşısında “el pençe divan duran” Türkiye'den, Başkan Barack Obama'yı “Bakan düzeyinde karşılayan” Türkiye fotoğrafı…

Aile fotoğraflarında kadraja bile giremeyecek bir ötekileştirmeden, katdrajın göbeğine oturan bir Türkiye fotoğrafı…

Yanağı okşanan, kadrajda ötekileştirilen, el pençe divan duran Türkiye fotoğraflarının ana sorumlularının, bugünkü güçlü Türkiye fotoğrafını okumasını beklemiyoruz.

Ortağı olduğu hükümet döneminde, ithal bakan eliyle 500 milyar dolara yakın sermayenin hortumlanmasına, onlarca bankanın batırılmasına tepki bile veremeyenlerin, Antalya'da toplanan G20 için, “Beyefendiler başka alemde” ifadelerini kullanan beyefendiyi kastediyorum. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi…

Bahçeli, G20 için, “Antalya'da G-20 toplantısı yapılacak. İnsanlık terörden kırılıyor, Paris'in içine Şam kaçıyor, beyefendiler ise başka alemde” ifadelerini kullanmış.

Doğrudur, “Paris'in içine Şam kaçmış” olabilir. Ama Bahçeli, “Ortadoğu'nun içine kaçan Batı'dan” hiç mi rahatsızlık duymadı da G20'nin ana gündem maddesine dönüşen Ortadoğu'daki istikrarsızlığı çözüm arayışlarını Paris'te yaşanan patlamalarla örtmeye çalışıyor.

Ülkenin Doğusu ve Güneydoğusuyla kimi zaman batı metropollerinde kan ve gözyaşını hakim kılmayı amaçlayan PKK teröründen beslendiği yetmiyor mu da; şimdi de Ortadoğu ve İslam dünyasındaki kan ve gözyaşını semire semire içmeyi, kullanmayı düşünüyor.

2001'İN ACI FATURASINI HATIRLA BEYEFENDİ

Bugün kim nasıl okursa okusun, Antalya'da toplanan G20 zirvesine çemkiren MHP Genel Başkanı Bahçeli öncelikle, hükümet ortağı olduğu dönemde bu ülkeye verdiği zararın izahını yapmalı. Onu ve partisini siyasi mevtaya çeviren, kimliksiz ve kişiliksiz bir MHP projesinin temel taşına dönüşen koalisyon ortaklığı döneminde, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na (TMSF) aktarılan bankaların devlete getirdiği yük 17,3 milyar dolar. Toplam 39.3 milyar dolarlık maliyet, 2002 gayri safi milli hâsılanın yüzde 26,6'sına karşılık geliyordu. Dahası bu ülkenin toplam borç stokunun yüzde 20'sine yakınını oluşturdu.

Kriz sürecinde küçük esnaf başta olmak üzere birçok işyeri kepenk indirdi. Milyonlarca kişi işsiz kaldı. 2000 yılında 1 milyon 452 bin olan işsiz sayısı, 2001'de 450 bin artışla 1 milyon 902 bine çıktı. 2002'de ise işsizler ordusuna 510 bin kişi daha katılarak mevcut işsiz sayısını 2 milyon 412 bine yükseldi.

Kriz, sadece mikro ekonomiyi değil, temel ekonomik göstergeleri de olumsuz etkiledi. 2001'de Türkiye yüzde 5.7'yle tarihi bir küçülme yaşadı. Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) yüzde 88.6, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) yüzde 68.5'e yükseldi.

Ortada makro değeri 500 milyar doları bulan bir kriz var anlayacağınız. Ve o krizin müsebbibi olarak, o yaraları sarıp IMF'ye olan borcunu ödeyen ve o dönem kapısında dilendiğiniz küresel ekonomik güçleri bugün ayağına getiren Türkiye'ye dair en küçük bir sevgi besliyorsanız yüreğinizde, bırakın gidin artık beyefendi.

Bu ülkenin sırtında bir kambur olarak durmayın…