28 Aralık 2015

Bangır bangır!

Yeni bir dönemi yaşıyoruz. Artık ne dendiğinden çok nasıl söylendiğinin önemli olduğu bir zaman kesitinin tanıklarıyız.

Karşı tarafı  haklı olduğunuza inandırmak için tek yapacağınız şey var; o da bağırmaya yakın, yüksek bir ses tonuyla konuşmak ve konuştuklarınızı tekrar tekrar söylemek. Öyle tutarlı olmaya çalışmak, kılı kırk yaran bir hassasiyet sergilemek bu zamanda boş işler.

TV kanallarına şöyle bir bakınca ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Ekranlar, yüksek perdeden konuşan insanlarla dolu. Mantıklı konuşmak, doğru analizler yapmaktan çok şovmen edasıyla avaz avaz bağırarak konuşan bir zümre tarafından ekranlar adeta istila altında. Siyaset konuşulan tartışma programlarından futbol programlarına pekçok insan, kendilerince bir gerçeği keşfetmiş gibi davranıyorlar.

“Mütevazı olma öyle sanırlar” sözü tam da bu zamanı karakterize eden bir klişe oldu.

Bazı programları izlemek için yorulmayı göze almanız gerekiyor.

Ekran bizi kendine benzetiyor

Son yıllarda ekranda bir gürültü kirliliği var. Moda programlarından tutun da BBG evleri tarzı yarışmalarda da aynı durum sözkonusu. Ekranda akıllı uslu tarzlar, tavırlar görmek gün geçtikçe daha da zorlaşıyor.

Tablo, ekrandan caddeye, sokağa da sirayet etmiş durumda. En ufak birşeyden polemik konusu çıkaran, ekrandan aşina olduğumuz alınganlıklar gösteren insanlarla dolu etrafımız.

Ekran, içinde bulunduğu toplumu zamanla kendine benzetiyor.

Siz aklı başında, tutarlı bir fikri paylaştığınızı düşünüyorsunuz ama muhatabınızdan ekrandan aşina olduğumuz yüksek perdeden “hikaye anlatıyorsun!” cevabını almanız işten bile değil. Mantıklı, tutarlı olduğuna inandığınız düşünceniz bu yoz tavra esir oluyor.

Cadde ve sokaklar BBG evi

Oğullarımız, genç kızlarımız haklarını koruyormuş edasındalar ama bir çoğu hemen polemik havasına giren TV kanallarındaki “çeçeron” ağızlara dönüşmüşler farkında değiller. Tıpkı BBG evi yarışmasındaymış gibi muhataplarına bangır bangır konuşurken boyunlarındaki kabaran damarlara sanki pompalanacak kan yetişmiyor.

Oysa daha sakinliğe ihtiyacımız var.

Genel olarak ekranda gördüğümüz prototipin bize iyi gelme ihtimali yok. Hatta belki de bizler o modelin mağdurlarıyız. Artık nasıl söylendiğine değil, asıl neyin söylendiğine odaklanmanın zamanı geldi de geçiyor.

Analizci, doğruları yanlışları birbirinden ayırt etmesini bilen, elmalarla armutları birbirine karıştırmayan, kolay gaza gelmeyen, eyyamcılığa kanmayan bir nesile ihtiyacımız var.

Bazen neye ihtiyacımız olduğunu farkedebilmek için de ekrana bakmak gerekiyor.

SERDAR ORTAÇ'IN EURO 2016 ŞARKISI

A Milli Futbol Takımımızın Euro 2016'ya katılması hepimizi çok mutlu etti. Şarkıcı Serdar Ortaç'ın Milli Takım için bestelediği şarkıyı dinledim geçenlerde... Fatih Terim'in “ biz bitti demeden bitmez” sözünden etkilenmiş ünlü popçu.

Ortaç'ın “Bitti demeden bitmez” isimli şarkısını ben fazla sevemedim. Çok fazla Serdar Ortaç şarkısı havası var. Daha marş kıvamında olmasını beklerdim.

Bu işler için en uygun isim bence Kıraç. “Kıraç, bir beste yapsaydı acaba ortaya nasıl bir şey çıkardı?” diye düşünmeden edemedim.