Batı toplumu: Dinden çıkan bir toplumun nerelere gidebileceğinin en acı örneği
Son dönemde yaşanan gelişmeler, Batı toplumunda büyük bir değişimi işaret ediyor. Devlet kurumlarından dini kurumlara kadar neredeyse her yerde LGBT bayrakları dalgalanıyor. Ağır bir saldırı var. Bu, sadece bir sembolik değişiklik değil, aynı zamanda bir toplumun değerlerindeki büyük kaymayı da ifade ediyor.
Netflix, Disney, Mubi gibi
platformlar, neredeyse hiç LGBT olmayan içeriklere yer vermiyor. ABD'de çocuk
kitaplarında, 8-9 yaşındaki çocukların cinsiyetlerini değiştirmeleri ve
kendilerini eşcinsel olarak tanıtmaları teşvik ediliyor. Kanada'da, kızını
erkek olarak görmeye devam eden bir baba, psikolojik taciz suçlamasıyla
tutuklandı. Çocuk, "Ben bir erkek olacağım" demiş olsa da, baba
kızına "Kızım" demeye devam ettiği için tutuklandı. Bu olay, cinsiyet
kimliği konusundaki hassasiyetin yasal sonuçlarına işaret ediyor.
Yaşanan bu olaylar, Batı
toplumunda büyük bir değişimin göstergesi. Elbette, bu gerçeğin ardında daha
derin bir hakikat yatıyor. O DA Batı'nın dinden çıkmasI…
Batı toplumları, din ile
savaşırken bir anda din ahlaki temellerinden yoksun kalmış gibi görünüyorlar. Aile değerlerini ve doğru yaşam ilkelerini
kaybediyorlar. Bu, toplumun açık bir çöküşünü
ifade ediyor. Batı toplumu, derin bir
değişim sürecinden geçiyor ve bu değişim, hem iç dinamiklerle hem de
uluslararası ilişkilerle karmaşık bir şekilde örülü.
Ancak şunu kabul etmek
gerekiyor: Eğer Batı, dinin etkisini yitiriyorsa, bu sadece Batı'nın değil,
dinin de bir kabahati olabilir. Daha
doğrusu Batı’daki Kilise’nin kabahati.
Din, birçok toplumsal işlevi
yerine getiren bir kurumdur. Ancak son 300 yıldaki birçok gelişme, dinin
sunduğu bilgileri sorgulatmış ve alternatif bilgi teorileri ortaya çıkmıştır.
Dinin ve onun vaazının tam karşısında duran Batı’nın bugün geldiği nokta büyük
çöküşü işaret ediyor. Bu sadece bir abartı mı? Önümüzdeki yıllarda daha fazla
bilgi ve anlayışla izlemeye devam edeceğiz.
***
Kürtçe, atasözleri ve deyimler açısından neden
Türkçe'den daha zengin bir dildir?
Tüm diller, atasözleri ve
deyimleri içerir, ancak zamanla yazılı dil sözlü dilin yerini almaya
başladığında, özellikle Batı Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu gibi, atasözleri
ve deyimler arka plana itilir ve unutulur.
Okul eğitimi alan toplumlar
arasında kuşaklar boyunca, özellikle de atasözleri ve deyimler konusunda bir
gerileme olduğu çok açıktır. Örneğin 17. yüzyıl İngilizcesine baktığınızda, çok
sayıda atasözü ve deyim içeren bir dil zenginliğine sahip olduğunu gözlemleyebilirsiniz
ancak bugünün İngilizcesinde atasözleri ve deyimlerin azalması, kültürel
değişimlerin bir sonucu olarak ortaya çıkar.
Yazılı dil ve okullaşma,
anonim bilgelik ifadesi olan atasözlerinde ve deyimlerde zayıflama ve azalmaya
neden olur. Bütün dünyada olan şey Türkiye’de de Türkçe ve Kürtçe’de çok net
bir şekilde görünmektedir.