BENİM BAYRAMIM ERKEN GELDİ
‘’Niyet
ettim Allah rızası için memlekete gitmeye’’ diyerek, aldım çantamı elime
çıktım
memleket yoluna
-ALEM
GİTSEDE TERSİNE-
İstanbul
Esenler Otogarı’nda bizi Mersin’e
götürecek olan Mersin Nur Seyahatin
İstanbul-Mersin seferine ‘’Bismillah’’demeye hazırlanan otobüsünün yanı başında bir fotoğraf çektiriyor,
facebook’tan o fotoğrafı paylaşıyor, ’’Ne düşünüyorsun sorusuna şu cevabı
veriyorum;
‘’Alem
gitse de tersine biz inadına hep gideceğiz Mersin’e ‘’
-ÇABUK
BİTEN YOLUN SIRRI-
18
saat süren İstanbul-Aydıncık yolu bana
18 dakika gibi geliyor. Sebebi yolcularını güven ve konfor yanında bol ikram ve muhabbetle taşıyan Gülnarlılar Mersin Nur Seyahatin sunduğu
kaliteli seyahat.
Şoförünün
Anamurlu, muavinlerinin Köseçobanlı,
Bozağaçlı yani çalışanlarının hemşehri
olması seyahatin keyif katsayısını bir hayli arttırıyor.
Hele
Adıyamanlı muavin Mustafa kardeşimin sıcaklığı ve ilgisi ayrı bir yazı konusu.
-BENİM
BAYRAMIM ERKEN GELDİ-
Takvimler
bayram günlerini göstermiyordu, fakat Annemin yaşadığı tam bir bayram
sevinciydi.
Evlatlarının
beşini bir arada yanıbaşında gören annem, bir yandan sevinç gözyaşları döküyor,
diğer yandan da şöyle diyordu;
-Rabbim
sana sonsuz şükürler olsun. Benim bayramım bu sene erken geldi.
-BİR
DÖRTLÜK-
Bu
manzarayı sosyal medya hesabından
paylaşıp, üzerine şu dörtlüğü yazdım;
‘’Dua
dolu dilinde, sevgi dolu sesinde;
Beş
kardeş bir arada o Çınar gölgesinde.
Kalbimizde
babamız, yok ise de resimde
Rabbim,
mukim eylesin iyiler ülkesinde’’
-MEMLEKETE
GİTMEK İÇİN DÖRT SEBEP-
Ne
zaman memlekete gitsem, insanı memleketine götüren sebepleri düşünürüm.
Aklıma
hep şunlar gelir.
1-
Anne baba duası
2-Memleket
havası
3-Seyahat
sefası
4-Dostlukların
vefası
-BU
GURBET VAR YA BU GURBET-
Aydıncık
seyahatini noktalarken, bizi uğurlamaya gelen kardeşim Soner’in adaşı Soner usta, gurbete dair öyle bir söz
söyledi ki o sözün ilhamıyla insan bir kitap yazsa yeridir.
‘’O
körolası gurbet var ya insana düşmanını bile özletiyor birader!’’
-İSLAM’IN
HUKUKU VAR MI?-
Bir
kere daha ilim, kültür, sanat ve tarih şehri Tarsus’tayım. Eskimez dostlarım ve
kıymetli büyüklerimle maske,mesafe kuralına riayet ederek,biraraya gelip sohbet
ediyor,hasret gideriyoruz.
İlçenin
emektar imamlarından Selahattin Dinsever
hocam öyle bir hatıra anlattı ki
cehaletin bu kadarına da pes doğrusu diyerek şaştım kaldım.
Söz
Selahattin Hoca da
-Görev
yaptığım yıllarda bir avukat hanımefendinin nikahını kıyıyorum. Kendisi avukat
olunca ona şu soruyu sordum;
-İslam
hukukunda kadın hakları ve ailevi sorumluluklarınızı biliyor musunuz ?
Avukat
hanım hayli şaşırarak, soruma soruyla karşılık verdi;
-İslam’ın
bir hukuku var mı? hocam
Ben
hukuk mezunuyum. Öyle bir şeyi ne gördüm ne de duydum.
-İslam’ın
hukuku olmaz mı? var tabi, dedim.
Bir
fıkıh kitabının muamelat bölümünü açarak, İslam’ın kadına verdiği hakları
okudum.
Avukat
hanım, adeta kendinden geçerek aynen şöyle dedi;
-İşte
insana değer veren, aileyi her türlü yıkımdan koruyacak olan geçek hukuk bu.
-HAYATI
ÖZETLEYEN BİR SÖZ-
Nereye
gidersem gideyim yanımda kitap götürmeyi
ihmal etmem. Bu gelişimde de bana 2 güzel kitap refakat ediyor.
İlk
kitap merhum Davut Özgül Hoca’nın
kaleminden ‘’Bir imamın günlüğü
meyanında bir insan biriktirdim’’ isimli kitap.
İkinci
kitap Diş hekimi Abdulkerim Karaağaç’ın
kaleminden yine bir diş hekiminin
hatıraları meyanında ‘’Dişim çok ağrıyor doktor bey’’ isimli kitap.
Bu
kitapta öyle bir söz okudum ki tek
kelimeyle muhteşem.
Bir
sözle hayat ancak böyle özetlenir.
‘’İnsanın
sevdiklerini kaybetmesi dişini kaybetmesine benzer. Acısı bir an sürer, fakat
yokluğu ömür boyu devam eder.’’