27 Şubat 2019

Bin Yıllık İhanet: 28 Şubat

Bin yıl sürecek bir ihanet projesiydi 28 Şubat Darbesi. Etkileri ve sonuçları itibariyle oldukça uzun sürecek bir kurgu peşindeydi dönemin muktedirleri. Ama gel gör ki rüzgârın önündeki örümcek ağı misali savrulup gitti tüm planları. Zira kaderi ilahinin tecellisinin tüm planların üstünde olduğu gerçeğini unutmuşlardı.

Milyonlarca insanın ekmeğine, birikimine, umuduna ve geleceğine göz dikenler yine aynı iddialarla ortaya çıkmıştı. Laiklik elden gidiyor, şeriat hortluyor, irtica kol geziyor. Tıpkı 1960 ve 1980 darbesinde olduğu gibi yine milletin değerleri devletin düşmanı olarak seçilmişti. 

Adaleti tesis etmekle görevli hakimler ve savcılar askerlerden brifing alıyor, insanlar kıyafeti ve yaşam tercihleri yüzünden tutuklanıyor ve yargılanıyordu. Binlerce insan ekmeğinden, aşından, işinden mahrum bırakılıyordu. Toptan bir imha hareketiydi yapılan.

Bilimle uğraşması, gereken üniversiteler, bilim dünyasına yeni bir kavram olarak “ikna odaları” kavramını kazandırmakla meşguldü. Başı örtülü öğrenciler okullardan atılıyor, akademisyenler öğrencileri ikna odalarında inanç ve değerlerinden vazgeçmeye zorluyordu. Müslüman ülkenin Müslüman evlatları inançları ve geleceği arasında bir tercih yapmak zorunda bırakılıyordu. Kendi ülkesinde başı örtülü olduğu için üniversitelerden atılan gençler, Hristiyan ülkelerin üniversitelerinde eğitimlerini sürdürmek zorunda kalıyordu. Üstelik kıyafetleri de sorun olmuyordu. Sanki bugünleri haber verircesine yarım asır evvelden kederli bir şair sesleniyordu; “Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya”.

Çağ açıp çağ kapatan bir neslin evlatları hayali bir düşman ile savaştırılırken, enerjisini ve kaynaklarını irticayı yok etmek uğruna heba ederken, oyunun sahipleri bağımsızlık günü kutlaması nedeniyle 4 Temmuz 1997'de Pathfinder (Kâşif) adlı uzay aracını Mars'a gönderiyordu. Diğer batılı şehirlerde ise kopya koyun “Dolly” tartışma konusuydu. Koyunların genetik özelliklerinin kopyalanması insanın da kopyalanmasını ve ölümsüzlüğünü getirebilir miydi? Sapanıyla, güneşi vurmaya çalışan bir çocuğun telaşıydı aslında bu!

 

Ülkenin bankaları boşaltılıyor, insanların alın teriyle damla damla biriktirmiş olduğu kaynakları bir gecede yurt dışına kaçırılıyordu. Pusuda olanlara gün doğmuştu adeta. Milletin kutsal saydığı her ne varsa ona topyekûn bir saldırı başlatılmıştı. İmam hatipler ve Kuran kursları birer birer kapatılıyor, tanklar milletin namusunu yani demokratik tercihlerini paletleri arasında parçalayıp geçiyordu.

28 Şubat Darbesinin sonuçlarını rakamlarla özetleyecek olursak; bankacılık sektöründeki maliyet yaklaşık 50 milyar dolar, darbe sürecindeki hizmetleri karşılığında kartel medyasına aktarılan kredi miktarı 3 milyar Türk Lirası, TSK'dan atılan personel sayısı 1635, istifa ettirilen öğretmen sayısı 11.000, kılık-kıyafet yüzünden soruşturma geçiren öğretmen sayısı 33. 271, MİT tarafından irticacı olarak suçlanan akademisyen sayısı 418, kılık-kıyafet yüzünden üniversitelerden atılan personel sayısı 139, kapatılan vakıf sayısı 21. Darbenin yol açtığı ekonomik zararın miktarı 381 milyar dolar (Kaynak:  http://www.ebs.org.tr/ebs_files/files/yayinlarimiz/28_subat_rapor_web.pdf).

Dünyanın herhangi bir yerinde eğer bir darbe gerçekleşiyorsa burada ilk bakılması gereken kaynak bellidir. Amerika'nın uluslararası operasyonlardan sorumlu birimi olan CIA'de 24 yıl çalışmış Fred Rustmann şöyle diyor “Dünyanın herhangi bir yerinde istemediğimiz liderleri deviriyor yerine kendi adamlarımızı getiriyorduk”. Geçmişte Türkiye'de, şimdi Venezüella'da yaptıkları gibi.

Millet olarak aynı akıbeti yaşamak istemiyorsak, darbeleri asla unutmamalı ve tepkimizi hukuk kuralları içerisinde göstermeliyiz. 1960 darbesinde direnseydik 1980 darbesi olmazdı. 1980 darbesine hayır deseydik 28 Şubat yaşanmazdı. Bu yüzden 15 Temmuz destanı bir milletin dirilişidir. Dünyanın en güzel topraklarına ve şanlı ecdadın evlatlarına dair planların her daim yapıldığı gerçeğini aklımızdan çıkarmayalım. Enerjimizi ülkemiz ve çocuklarımız için harcayalım. Unutursak yeniliriz, bölünürsek kaybederiz…

Vesselam…