05 Kasım 2021

​Birlik ve beraberlik ruhunun zirvesi: Cuma Hutbesi

Cuma Müslümanlar için özel bir gündür. Vaazıyla, hutbesiyle, cemaat ve anlamıyla diğer günlerden farklılık gösterir.

Vaaz ve irşad haftanın her günü yapılabilirken hutbe irad etmek cuma gününe özel bir durumdur.

Hutbe, cuma günü İslâm otoritesinin onay verdiği bir mabette, otoriteden yetki alan din görevlisinin cuma namazını kılmak için bir arada toplanan Müslümanlara hitap etmesidir.

Cuma günü cuma namazı vaktinde hutbe okunması ve hutbe anında Müslüman olanların (mazeretliler ve istisna tutulanlar haricinde) hazır bulunması farzdır. Cuma namazını kılmak için mabette toplanan Müslümanların hutbeyi dinlemesi de farzdır. O kadar mühim ve ciddi bir an ki, kişinin yanında konuşan Müslüman’a "sus" demesi abesle iştigal olarak ifade edilmiştir.

Hutbe, ülkemizde birileri tarafından sürekli tartışma konusu yapılmak istenmiş ve siyasi tartışmalara dâhil edilmeye çalışılmıştır. Bu gayretin içinde savrulanlar hiçbir zaman iyi niyetin tarafı olmamıştır.

Peki, hutbe niçin tartışılır hale getirilmek istenir!?

Bu sorunun cevabı nettir: Hutbenin etkisini azaltma, verilmek istenen mesajın hedefe ulaşmasını engelleme, hutbenin Müslümanlar ve insanlar üzerindeki ağırlığını bertaraf etme gayretidir.

Hutbeyle ilgili bir kaç hususu açıklamanın faydalı olacağı kanaatindeyim.

1- Bazı çevreler siyasilerin hutbeye müdahale ettiklerini ileri sürerler. Konunun bizzat içinde bulunmam hasebiyle son yirmi yılda siyasetin hutbeye bir dahli olmadığını söyleyebilirim.

Hutbenin konusu ve içeriği, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından belirlenmiş olan bir komisyon tarafından hazırlanır.

İlgili komisyon hutbenin konu ve içeriğinin hazırlanmasında belirli kesimlerin baskılarına da boyun eğmemektedir. Bu mihraklar ideolojik saplantıları sebebiyle hutbede bazı konuların özellikle işlenmesi baskısını yaparlar. Ancak mevzubahis komisyon konu seçiminde ve içeriğin hazırlanmasında bağımsız hareket eder.

2- Hutbenin merkezden hazırlanması bir kitlenin tartışma alanına girer. On yılı aşkın bir zamandır hutbeler Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Dairesi hutbe komisyonu tarafından hazırlanmaktadır. Hutbe konusu seçilirken ülkenin temel sorunları göz önüne alınarak bir tercih yapılır. Tercih edilen konu hakkında uzman kişilerin görüş ve düşüncelerine başvurulur. Yine alanında uzman kişilerin kaleme almasıyla hutbe hazır hale getirilir.

Hutbenin merkezden hazırlanmasıyla ülke genelinde konu birliğinin oluşması hedeflenmektedir. Hutbenin ülke genelinde okunmasıyla toplumda genel duyarlılığın oluşması sağlanır.

3- İfsat ekipleri bir dönem, hutbede okunan "Allah katında din ancak İslam'dır" ayetinin Avrupa Birliği uyum yasaları kapsamında kaldırıldığını, okunmasının yasaklandığını yüksek dille seslendirmişlerdi. Bu iddia zaman zaman gündeme getirilir. Bu iddianın bir dayanağı yoktur. Ayet her dönem hem Arapça hem de Türkçe okunmuştur ve okunmasına devam edilmektedir.

4- Hutbenin, okuyan görevli tarafından hazırlanmaması bazı kişiler tarafından eleştirilme konusu yapılır. Hatta eleştiri yapılırken, “bir hutbeyi hazırlamaktan aciz” vb. ifadeleri kullanılır.

Dar açıdan bakıldığında bu düşünceye hak verilebilir. Ancak konuya geniş pencereden bakmak konunun hiç de düşünüldüğü gibi olmadığını ortaya çıkaracaktır. Hutbenin merkezden hazırlanıp ülke genelinde ortak okunması gerekçesini yukarıda yazmıştık. “Hutbe hazırlayamama” iddiası ise bilinçsizce ileri sürülen bir düşünceden başka bir şey değildir. Çünkü her Cuma hutbe okunurken her Cuma vaaz da yapılmaktadır. Hutbenin irad edilmesi takriben beş dakika sürerken vaaz yaklaşık yarım saat sürmektedir. Ve ülke genelinde hemen hemen tüm camilerde vaaz yapılmaktadır. Vaaz cami görevlisi tarafından hazırlanmakta ve sunumu da genellikle bu görevliler tarafından yapılmaktadır.

5- Diyanet İşleri Başkanlığı’nın uygulamaya çalıştığı ama günümüz siyasi ve sosyal problemleri dolayısıyla istenen sonuca tam anlamıyla ulaşamadığı bir durum vardır.

Hutbe ile beldenin en önemli sorunları dile getirilmeli, dile getirilen sorunlar cuma namazı ibadetinin ardından beldenin ileri gelenleri tarafından masaya yatırılarak çözüme kavuşturulmaya çalışılmalıdır. Hutbe ve cumanın özünde bu husus vardır. Ne yazık ki günümüz cumalarını ve hutbelerini büyük oranda pasif kalabalıklar oluşturmaktadır. Cemaat cuma namazına gelmekte, namazın kılınması ve hutbenin okunmasıyla işlerine veya meşgalelerine geri dönmektedir.

Cuma namazı vaktinde çalışanlar için mesainin var olması sorun ve sıkıntıların görüşülüp çözüme kavuşturulmasına genel bir engeldir. Cuma ibadetinin amacına uygun ve rahat bir şekilde yapılabilmesi için mevcut hükümetin kısmi bir çalışması olmuştur ama bu çalışma pansuman çözüm olmaktan öteye geçememiştir.

6- Hutbeyi irad eden hatibin başarı ve samimiyeti hutbenin etkisi açısından önem taşır. Başarılı bir hatip yukarıda sıraladığımız eleştirilerin olumsuz etkilerini minimize edecek ve dinleyenleri de olumlu yönde etkileyecektir. Zira hutbe beş dakikalık kısa bir zaman olmasına rağmen gelenler tarafından sakin bir ortamda sessizce dinlenmektedir. Alıcı kulağıyla hutbeyi dinleyenler başarılı ve samimi hitapla kalpleri mutmain bir vaziyette camiden ayrılacaklardır. Oluşan olumlu bu sonuç dinleyicinin imanında ziyadeyi, işinde motivasyonu, evinde huzuru sağlayacaktır.

Başarılı olabilmenin yolu zeki, yetenekli, çalışkan ve donanımlı olmaktan geçer. Bu sebeple ümmetin babaları, bu vasıfları taşıyan ümmetin çocuklarını minbere vakfetmelidir.

Son olarak şunu söyleyelim: En stratejik ve en önemli makam minber görevidir. Minber, kürsü ve mihrap görevini üstlenenler bazen acımasızca eleştirilmektedir. Eleştiri yapan Müslümanların haklılık paylarının olabilmesi için başarılı çocuklarını bu göreve teslim etmeleri gerekir. Zira çorbada tuzu olmayanların çorbanın tadından şikâyet etmeleri anlamsız olur.