26 Mart 2018

Biz Türklerin ikilik yok aslında: Âşık Veysel

Dünyayı kutsallaştırmak mukabilinde kutsalın dünyalaşması en büyük ikilemlerdendir. Kutsalı dünyalaşanlar evreni kendilerinini sandıkları ama modernin istediği kavramlarla okumaya başlar. Genetiği bozulan kutsal görünümlü dünyalaşmış kavramlar üzerinden geleneksel toplumu modern hileyle idare mümkün olabilmiştir. Böylece modern hegemonya hem geleneği kendileştirmiş hem de alternatif olmak tehlikesini ortadan kaldırmıştır. Kendi geleneğindeki kakafoniyi gören kitleler ise “mesih” olarak batıya koşmuştur. Bilinç bölünmüş, birey arafta kalmıştır.

Kendilik bilinci modern insanın en büyük davalarından. Milli kimliğini tanımak ve bunu faşizme/ırkçılığa düşmeden muhafaza edebilmek önemli bir ahenge ulaşmış olmayı gerektiriyor. Modernitenin anlamsızlaştırdığı değer dünyaları varlığın manasına susamış durumda. Anadolu insanı ve irfanı ise bunu su içer rahatlığında halletmişken ülkemizdeki manasız çekişmeleri anlamak zor. İşte Âşık Veysel bu manadaki gerilimi aşmanın saf pınarlarından: Veysel sapma sağa sola Sen Allah'tan birlik dile İkilikten gelir bela Dava insanlık davası. Aşık Veysel burada bölünmüş kimlikler çağında birlik üzerinden insanlık davasına çağırır. İtimat edersen benim sözüme Gel birlik kavline girelim kardaş Birlik çok tatlıdır benzer üzüme İçip şerbetini duralım kardaş. Neşet Ertaş'ın kardaşlık daveti birlik üzerinden bir insanlık davası olarak dile getirilir. Bizim irfanımız yaratılanı yaratandan ötürü severken ikiliği kaldırıp birlikteki varoluş sırrına eren Âşık Veysel; Kürt'ü Türk'ü ne Çerkez'i Hep Adem'in oğlu kızı Beraberce şehit gazi Yanlış var mı ve neresi sözleriyle milliyet kavramları, Kuran'a bak İncil'e bak Dört kitabın dördü de hak Hakir görüp ırk ayırmak Hakikatte yüz karası mısraıyla diyanet mefhumları üzerinden bu birlik irfanını ve bölünmenin manasızlığını bize anlatır. Yaratılışın ve tarihin bizi insaniyet ve şehitlik, gazilik üzerinden vatanda bir millet olmakla birleştirdiği o yerde ikiliği kaldırır.

Âşık Veysel buraya kadar irfani zeminimizin güzelliği ile insan bakışını temellendirir. Lakin o bu güzellik içinde kendine haiz bir bilince sahip olduğunu da aynı rahatlıkla söyler. İnsanlık davası gütmek, Adem oğlu olmaktan kaynaklı insan muhabbeti, ikiliği kaldırıp bir olmak bilinci onu kim ve ne olduğunu örtmesini gerektirmez. Modernitenin böldüğü akıllarımıza o duru ve doğal seslenişiyle kendisini ifade eder. Türk adı babamdan bana mirastır Daha bundan başka adı n'eyleyim İftihar ettiğim büyük muradım Türk oğluyum temiz Türk'tür ecdadım. Hiçbir komplekse girmeden kendini tarif eder. Buradan devam ederek bizi millet yapan unsurları ortaya koyar. Birleşiriz bir bayrağın altında Biz Türklerin ikilik yok aslında Yanar tutuşuruz vatan aşkında Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız. Yaratılanı Yaratandan ötürü seven Türkler Âşık Veysel'in ağzından böyle konuşur. Kendinden olmayana bir irfanla saygı duyup, tanıyan ve ikiliği görmeyen şuur, kendilik bilincini de aynı güçle taşır: Aslım Türk'tür Elhamdüllah Müslüman Şükür Amentüye etmişiz iman Kalbime yaraşmaz şirk ile güman Kalbimiz nur ile dolu sayılır. Bin yılın özeti gibidir bu satır. 1071'den beri bu topları vatan kılanların amentüsü dile gelmiş gibidir. Türk milleti asla korkmaz düşmandan Korkarız Allah'tan bir de vicdandan Geçmeyiz namustan, geçeriz candan Kalan gazi, ölen mert olur gider diyen Aşık Veysel vatan sevgisinin ruhunu anlatır. Vatan sevgisini içten duyanlar Sıtkı ile çalışır benimseyerek Milletine ulusuna uyanlar Demez neme lazım neyime gerek bu sevginin mahiyetini ortaya koyar. İşte bize bu irfanı sazıyla sözüyle ileten Aşık Veysel bu güzelliği de, Bayramlarda düğünlerde Toplantıda yığınlarda Sıkılınca dar günlerde Türk'üz türkü çağırırız diyerek ortaya koyar. Türküler burada millet ve vatan olur.

Türküler bize, modern çokbilmişliklerimiz ve malumatfuruşluklarımızın ötesinde sade, arı, duru, mütevazı ve Anadolu irfanının o temiz sedasıyla görmek istersek kendimizi hatırlatır. Çözülmez görülen zor meseleler, bu kısacık yazıda gösterilmeye çalışıldığı üzere, akıcı bir üslup, yakıcı bir mana derinliği ile anlatılıverir ve hal olur. Bölünmüş akıllarımızı biz olmanın anlamında birleştiriverir. Biz Türklerin aslında olmayan ikiliğin suni gündemlerinden bizi çıkararak hakikatin kapısına bırakıverir. Neme lazımcı neme gerekçi maslahatçılık ve konformizminden ve ikilikten çıkarıp Anadolu irfanıyla yol açanlara selam olsun. Dücane Cündioğlu'ndan nakille Mecnun olmayana Leyla görünmezmiş. Âşık Veysel'deki bu insanlık davası ile Türk oğlu olma gerçeğini birleştirememek ikiliğe düşmektir. Birini diğerine yeğ tutmak yabancılaşmaktır. Hacı Bektaş'ın, belki de, kolunun altında birlikte tuttuğu ceylan ve aslan buna remizdir. Bu iki uzlaşmaz görüneni bir ahenkle dengelemek ise Âşık Veysel ile Anadolu irfanı yolunda olmaktır. Modern şizofrenin hayalleri ve ideolojik yanılsamayla bizi kendimize yabancılaştırdığı o aynayı kırmak ikilemden/ikilikten kurtulmak olacaktır.  

Bize bunları düşündüren ve alternatifi gösteren Âşık Veyselimizi rahmetle anıyorum.

Vesselam