03 Temmuz 2017

Bizde adalet istiyoruz!

Mütevazı bir hayatı tercih eden küçük esnaf, sanatkâr, işçi milyonlarca vatandaşımız, kirayla, vergiyle, yükselen maliyetlerle boğuşturulup; emekleri ve hakları olan pazar payları ise,  rantiyeci ve açgözlü birkaç şirket tarafından talan edilirken,

Doğal ve sağlıklı beslenme bilinci yok edilip, market raflarına, GDO'ya, katkı maddelerine “mecbur” edilmiş, bedenen ve ruhen hasta edilmiş bir insanlığın, sağlıklı düşünme yetisi bile taarruz altındayken,

2 aylık bebeğin günlük tolere edebileceğin alüminyum miktarı 25 mcg iken, bunun 10 katı bir oranın hebatit b aşısı ile vücuduna enjekte edilip, en büyük haklarından olan hayat ve sağlık kalitesine, daha hayatının ilk dakikalarından başlayarak pek çok aşı ve ilaçla darbe vuruluyorken,

Bunun gibi sağlığına kavuşma ümidiyle ciddi miktarda para ve zaman harcayan yüzbinlerce insanımız, kendileri ve ailelerine uygulanan tedavilerin yan etkileri ve riskleri konusunda yeterince (veya hiç) bilgilendirilmeyip,  çok ciddi bir sömürünün ortasında kıvrandırılıyorken,

Koşup oynaması gereken sokaklar, çamurlar, basacakları topraklar bile gasp edilmiş, beton canavarların arasında plastikten küçük bir parka sıkıştırılmış, ceza evlerindeki volta saati kadar küçük bir eğlence ile yetinmeye mahkûm edilen koca bir neslin, çocuklukları gasp ediliyorken,

Medreseleri, Tekkeleri kapatılmış, harfleri, ölçüsü bile değiştirilmiş bir topluma, Allah'ı tanımak ve hayatın her sahasında O'nun istediği şekilde yaşaması gerekirken, haftada 1-2 saat, yazın 1-2 aylık mini bir din eğitimiyle yetinmesi ve seküler dünyaya uyum sağlaması dayatılırken,

Ülkedeki 1,5 milyon konut fazlasıyla yazlık-kışlık mal mülk edinme yarışına düşmüş, kira gelirleri ile tatillik bir ömür yaşayan bir azınlığın karşısında, 2-3 oda bir daireye sahip olabilmek için aylık gelirlerinin yarısını on sene boyunca bankalara vermeye razı edilip, bunun için şanslı ve mutlu olduğuna inanmaları istenen milyonlarca insanın gençlikleri ve emekleri faizcilerce heba edilirken,

Fıtratına ve inançlarına göre eğitim alma haklarını konuşmaları bile kınanan koca bir toplumun, sadece kapitalist ekonominin  insan ihtiyacına göre yapılandırılmış ruhsuz, ideolojik bir eğitim adına, çoğu işine hiç yaramayacak şeyleri öğrenmek için hayatlarının en güzel 15-20 senesi, gelecek masallarıyla israf oluyorken,

Herkesin hakkı olan su satılıyorken, hava kirletiliyorken, ağaçlar kesiliyorken, hayvanlar yok ediliyorken, kadınlar, çocuklar, yaşlılar bile işkence görüyor, bombalanıyorken…

Küresel ölçekte senelerdir süren bütün bu zulümleri görmeyip, hiçbirinden bahsetmeyenler kontrollü darbe söyleviyle daha büyük zulümlere imza atmak isteyen hainleri aklama gayretine girdiler.

Bizim milli değerlerimize göre değil, Avrupa'nın kendi değerlerine göre eğitip/eğittirip, beslediği ve milletimize düşman olarak devşirdiği gazeteciler, yazarlar ve siyasiler dokunulmazlıklarını kaybedip gerçek adalet tecelli etmeye başladığında da hiç tahammülleri kalmamış olarak yollara döküldüler.

Bizde adalet istiyoruz. Adalet isteyen herkesi, bütün vatandaşlarımızı bu oyunu bozmaya davet ediyorum.  Bu zalimlerin çizdiği rotayı değiştirip, yürüyüşün gerçek rotasını çizelim.

Gökdelenlerce işgal edilen kentlere sıkışmış neslimize, sanayi bölgelerinde çalışan işçilere gidelim, esnafı-çiftçiyi görelim, hastanelerde acı çekenleri, aşı-ilaç mağdurlarını ziyaret edelim,  okullarda bunalan gençleri dinleyelim, cafe-barlarda, sözde eğlence yerlerinde maddi/manevi tükenen insanımızı gezelim…

Yeni şehirler kuralım, hayatlarımızda yeni sayfalar açalım.

Rabbimizin “… Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım…” (Bakara 30) buyruğu ile işaret ettiği kutsal varlık amacımıza uygun adımlar atalım. Allah'ın adaletini yeryüzüne yayalım.