Büyük Balık
Batı ülkeleri; “Kimsenin kaşına gözüne aşık değiller.” Amaçları
çıkarlarına uygun gördükleri ülkelerin başına çöreklenip güçsüzleştirdikten
sonra “parçala, böl ve yut” taktiğiyle halkı zorbalıkla kendi egemenliği
altında almaktır. Bu emperyalist ülkelerler gözlerine kestirdikleri ülkeleri
egemenlikleri altına alıp onların zenginlik kaynaklarına el koyarak sömürmeye
devam ediyorlar. Günün birinde o ülke insanları bunun farkına varıp itiraz
edeceklerini sezer sezmez de bir bahaneyle başlarına çullanıyor ve halkı
birbirine düşürerek, birbirine kırdırarak veya düşman kamplara bölerek
sömürüyor. İşte örnekler: Filistin, Irak, Mısır, Libya, Suriye, Afganistan,
Pakistan...
Dünya şu anda kurtlar sofrasında paylaşılıyor ve sofraya uzaktan
bakanların gözü önünde zenginlikleri peşkeş çekiliyor. Çare nedir diyecekseniz;
çare aklımızı başımıza alıp okumak, okumak, okumak ve öğrenmek, öğrenmek,
öğrenmek öğrenmek... Eğitim, eğitim, eğitim...
Kitabınızın ilk emri “OKU”dur.
Unutmayın hani o haklı olarak yere göğe sığdıramadığımız, en yüksek yere
astığımız, maalesef sadece bakıp geçtiğimiz ama hiç açıp okuyarak bakalım bize
ne söylüyor diye dokunmadığımız; o çok sevdiğimiz Kur’an var ya, işte onun ilk
emri biz inananlara: “OKU”dur.
Bu
emperyalist devletler adlarına da bir kılıf bulup birleşik devletler adını
almışlardır. Kendilerinin dışındaki devletlerin bünyesindeki topluluklara,
demokrasi ve özgürlük vaadinde bulunarak söz konusu toplulukları kendi
egemenliklerine alıp akıl almaz entrikalarla bölüp bölüp parçaladıktan sonra,
yutmaya hazır lokmalar haline getirip sömürmekte; bu toplulukların kanını emip
inim inim inletmektedirler. Kurdukları bu sömürü düzeninin devamı için kukla
yöneticilerini “Demokles’in kılıcı” gibi sürekli sömürdükleri bu devletlerin
başlarında bulundurmaktadırlar. Kendilerini de dünyanın koruyucusuymuş gibi
gösterip bu insanlık dışı uygulamaya kılıf bulmuşlardır.
Bu
sömürgeci birleşik devletler, ayrı ayrı ırklardan oluştukları halde ortak
çıkarlar etrafında “birleşik” olmuşlardır. Bu BD’lerin yapısına
bakıldığında; vatandaşları, kimi siyah, kimi beyaz, kimi de sarı; kimi İngiliz,
kimi Slav, kimi Fransız, kimi de İtalyan’dır. Ortada tek ortak şeyleri var; o
da çıkardır.
Dünyanın
koruyuculuğuna/jandarmalığına soyunan ABD ve onun babası Birleşik
Krallık (İngiltere), gibi ülkeler bu işin başını çekmektedirler. Amaçları
halkların elinden tutup onları düze çıkarmak değil, onları kendi çıkarları
doğrultusunda sömürmektir. Yani bu birleşikler; “Koyun postuna
bürünmüş kurt” rolünü oynamaktadırlar.
Günümüzde
BD’ler, taktik değiştirerek postmodern bir görünümle sömürüyü
modernleştirmişler ve hedef devletin başında bir nöbetçi gibi durarak onların
yer üstü ve yer altı zenginlik kaynaklarına el koymuşlardır. Başta petrol olmak
üzere bu kaynakların sürekli kendilerine doğru akması için gereken her türlü
eylemden de geri kalmamaktadırlar. Bu faaliyetleri gerçekleştirirken insan
hakları, demokrasi, ahlak kuralları, etik kurallar, acıma duygusu, vicdan gibi
insani değerler ayaklar altına alınmakta ve insan onuru çiğnenmektedir. İşte
Afgnistan... 20 yıl sömürülüp bırakıldı... İnsanları aç, sefil, ilaçsız, susuz
bırakıldı, kıt olan varlıkları talan edildi. İşte Suriye, Irak, Mısır,
Filistin... Bunların hepsine demokrasi, insan hakları ve özgürlük, refah
içerisinde yaşamak vadedilmişti...
ABD’nin
ne işi var Ortadoğu’da? Arapların derdi onlara mı kalmış? Derdi Orta Doğu’yu
işgaldir. Çünkü bu topraklarda petrol var. Filistin’i işgal eden ABD’dir. İşte
ispatı: ABD dış işleri bakanı; ekim 2023’te İsrail’i ziyaret ettiğinde “Ben bir
Yahudi olarak burada bulunmaktayım.” dedi. Yani benim asıl amacım ABD’nin kolu
İsrail’in yanında olmaktır. Bugün bütün BATI suspus olmuş insanlık dramını
izleyip sevinç naraları atıyor. Dünyanın gözü önünde İsrail başbakanı tehditler
savuruyor ve sivillere katliam düzenleyeceğini göğsünü kabarta kabarta söylüyor
ama kimse çıkıp “sen bütün insanlığı neden tehdit ediyorsun?” demiyor. “Savaşsa
savaş, savaşın kuralları var!” demiyor. Filistin’i işgal eden sen, yüzyıllardır
orada yerleşik olan Filistinlileri evlerinden yaka paça çıkarıp kovan ve
onların terk etmek zorunda kaldıkları evlerine yerleşen sen, zorbalık yapan
sen... Şimdi de “Sivilleri öldüreceğim ve onlara yaşama hakkı tanımayacağım!”
diyorsun. Buna kimse ses çıkarmadığı gibi BATI da sırtını sıvazlıyor.
Bugün
ABD Orta Doğu’yu işgal etme planını uygulamaya koyuyor. Orta Doğu’da
yaşayanların buna önlem almaları gerekir. Bunun için de güçlü olmaları gerekir.
“Düşmanın silahıyla silahlanın!” tavsiyesine uymaları gerekir. Dünya teknikte
ilerlemişse silahı varsa, yapay zekayla uğraşıyorsa Orta Doğu halkının da aynı koşullarda donanması
gerekir. ”Keşke küçük balık olacağımıza; biz de büyük balık olmanın yollarını
arasaydık da, yeni çıkar düzeni olan büyük balığa yem olmasaydık!”
Unutulmamalıdır ki küçüldükçe, büyük balığın iştahını kabartmaktan ve
cesaretlendirmekten başka bir iş yapılmamış olur. Şu da unutulmamalıdır: “BÜYÜKBALIK,
KÜÇÜK BALIĞI YUTAR.”