01 Temmuz 2015

Büyük Yürüyüş Devam Edecek

İslam dünyası, Ramazan-ı Şerife açlık, gözyaşı, kan ve saldırılarla girdi.

Mısır'ın seçilmiş meşru Cumhurbaşkanı'nı askerî darbeyle iktidardan deviren  Sisi cuntası onlarca kişiyi idama mahkum etti. Küresel şer şebekelerinin piyonu olan Sisi, Neoconların, Almanya'nın, İngiltere'nin desteğiyle Mısır'ın devrimcilerini sözümona öldürerek yok edeceğini sandı. Arap devrimleri devam edecektir. Hiçbir güç, zulme karşı direnenlerden daha güçlü değildir. Küresel zâlimler, Arap halklarının onurlu direnişini durduramayacaklar. Bir sel gibi dipten gelen bu toplumsal kalkışmanın önündeki setler yıkılacaktır. Er geç adalet gerçekleşecek, her şey yerli yerine konulacaktır.

Çok geçmedi, korsan devlet İsrail Gazze ve Filistin halkına saldırılarını artırdı.

Kudüs'e gitmekte olan bir grup gazeteciyi sınır dışı etti.

Bir yandan Türkiye'den özür dileyen terör devleti sözcüsü, diğer yandan Müslümanları aşağılayan tehditkâr tutumunu sürdürdü.

Afrika'nın çeşitli yerlerinden katliam haberleri gelmeye başladı.

Ardından Kuzey Suriye'de PYD adlı terör örgütü, Araplara, Türkmenlere ve kendisini onaylamayan Kürtlere yönelik saldırılar başlattı. İnsanlar yerlerinden yurtlarından edildi. Köyler kasabalar ateşler içinde kaldı. Ardından, Daeş, Kobani'ye saldırdı. İntihar saldırılarında onlarca kişi öldü, yine yüzlercesi çaresiz yollara düştü.

Irak'ın çeşitli merkezlerinden intihar saldırıları oldu. Onlarca Müslüman öldürüldü. Camiler bombalandı.

Suriye'de diktatör-katil Esad, halkına yönelik kıyımı artırarak sürdürdü. Yerle bir olan Suriye halkının ıstırabı daha da büyüdü.

 

*   *   *

Şu an dünyada –İslam İşbirliği Örgütü'nün verilerine göre – yaklaşık 1 milyar 50 milyon Müslüman oruç tutuyor.

Bunun yaklaşık 510 milyonu açlık sınırının altında.

Akşam iftarda veya sahurda bir kap yemek bulma garantisi yok.

Yardım kuruluşlarının yardımlarını bekliyor.

Bazı Müslümanlar sadece patates püresi veya pirinç lapası bulabiliyor. Veya yöresindeki otları toplayıp, yağsız tuzsuz suda haşlayarak iftar ediyor.

 

*   *   *

 

Türkiye'yi on küsur yıldır yöneten Ak parti, seçimlerde tek başına hükûmet kurabilecek çoğunluğu elde edemedi.

Askerî vesayeti sonlandıran, Türkiye'yi IMF'den kurtaran, çözüm sürecini başlatan, silahları susturan, ölüm haberlerini bitiren, anaların acısını dindiren, Türkiye'nin tek parti döneminden kalan antidemokratik kurallarını yerle bir eden, 12 Eylül askerî rejiminin, 28 Şubat darbesinin yol açtığı hasarları onaran, rejimi demokratikleştiren, ekonomiyi geliştiren, büyüten, büyük yatırımlara imza atan, tarihdaşlarıyla buluşan, bu yönde yepyeni bir diplomasi paradigmasını uygulamaya geçiren AK Parti ve Erdoğan'ı hedef alan küresel bir kampanya yürütüldü. İçinde paralel çetenin de bulunduğu ulusal bir koalisyon seçimlerde sistematik biçimde Ak Parti'ye ve Erdoğan'a dönük öteden beri sürdürülegelen iftira kampanyasında kısmen başarılı oldu ve Yeni Türkiye'nin inşa sürecinin en kritik aşamasında siyasal istikrar bozuldu. Bu geçici sürecin kalıcı olacağını zannedenler yanılıyor. Yorulan, kısmen pörsüyen-köhneyen Ak Parti'yi seçmeni uyardı. Uyarıda kantarın topuzu kaçmış görünüyor. Bunun, halkın bir bölümünü efsunlarcasına  yayın yapan küresel-ulusal medyanın, gayr-i ahlaki bir kampanya yürüten şer ittifakının, dini zannedilen Neocon-Siyonist müttefiki paralel çetenin çabalarıyla etkinleştiği görülüyor. Bu şer ittifakının heveslerini kursaklarında bırakacak gelişmeler gebe Türkiye. Kervan yoldadır ve hedefi, rotası bellidir. Yüzyıllardır Müslümanları sömüren küresel zalimler, Türkiye'nin şahsında bir uyanış başladığını ve hayli yol aldığını çok iyi biliyor. Bunu engellemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Boşuna. Bu süreç devam edecek, tamamlanacaktır. Bugün dünyanın patronu zalim olduğundan çok gözyaşı ve kan akıyor. Yarın bugünden çok daha adil ve merhametli bir dünya olacak. Çünkü dünyanın patronu adil olacak. Bu güzel gelişmelere gebeyiz. Doğum sancıları yaşıyor Türkiye ve tarihdaşları.

Bir zaman Graham Füller, Ak Parti'yi çökertmenin, dolayısıyla Yeni Türkiye'nin yürüyüşünü ve tarihdaşlarıyla büyük buluşmasını engellemenin yolunu göstermişti. Ona göre Ak Parti, bir tür buluşma, bir koalisyondu. İslamcılar vardı, kısmen milliyetçiler, liberaller, bazı solcular ve Kürtler. Bu bloklar birer birer kopartılırsa yapı çökebilirdi. İlkin liberaller, ardından solcular, ardından cemaat sanılan çete kopartıldı. Şimdi Kürtlere sıra geldi.

Füller'in bu öngörüsü zahiren işliyor gibi görünüyor.

Füller'in göz ardı ettiği bir şey var : Allah ihmal etmez, mühlet verir.

Bu aziz milletin sağduyusu şaşmaz.

Milletin iradesini hiçbir şeytanî oyun altedemez.

Artık eski dünya, eski Türkiye yok.

İnşallah Türkiye'nin büyük yürüyüşü devam edecektir.

Batılıların huzuru da bu yürüyüşün hedefine ulaşmasıyla mümkün olacaktır.