28 Ocak 2023

ÇAĞLARI AŞAN DAHİ ALİ KUŞÇU

WhatsApp Image 2023-01-27 at 15.50.07.jpeg

Fatih Sultan Mehmet Han İstanbul’u fethettikten sonra Osmanlı Devletinin Payitahtı yaptığı bu şehri İslam şehri olması için imar faaliyetlerine girişti. Bu şehirde İslam medeniyetine ve Türk kültürüne ait kurumlar tesis edilmeye başlandı. İlme, okumaya büyük önem veren cihan hükümdarı İstanbul’da dönemin en yüksek dereceli medresesini kurdu. Bu medreseye Sahn-ı Seman adı verildi. Fatih bütün bunları yaparken bir yandan da İstanbul’u bilim merkezi haline getirmek istiyordu. Bunun içinde o dönem dünyanın önemli ilim merkezlerinde yetişen ilim insanlarını, alimleri İstanbul’a davet etti. İlim adamlarına büyük rağbet gösteren Fatih Sultan Mehmet Hanın İstanbul’da kalması için teklifte bulunduğu önemli ilim insanlarından biri de Ali Kuşçu idi. Gelin şimdi kısaca devrinin önemli ilim insanı Ali Kuşçu’nun kısaca hayatını ve İstanbul’a geliş sürecine bakalım..

Asıl adı Alaettin Alidir. 15. Yy başlarında Semerkant’ta dünyaya geldiği bilinmektedir. Babası Timurlu devleti hükümdarı Uluğ Bey’in doğancıbaşısı olduğundan kendisine Kuşcu lakabı verildi. İlim erbablarına büyük hürmet eden Uluğ Bey Semerkant’ta bir rasathane tesis etti. Rasathane müdürlüğüne getirilen iki alimin de vazifeleri sırasında vefat etmeleri üzerine Uluğ bey bu rasathanede astronomi çalışmaları yapması için Ali Kuşçu’yu görevlendirdi. Ali Kuşcu devrin önemli Matematikçisi olmanın yanında aynı zamanda bir Astranomi bilgini idi. Ali Kuşçu buradaki vazifesinde yıllar önce başladığı gözlem çalışmalarını 1437’de  Zic-i Gürgani adını verdiği çalışmayı tamamladı. Ali Kuşçu burada çalışmalarına devam ederken ilmi faaliyetleri himaye eden hükümdar Uluğ Bey 1449’da öldürüldü. Taht kavgaları yüzünden Semerkant’ta ilmi çalışma ortamının ortadan kalkmasıyla Ali Kuşçu Hacca gitme bahanesiyle ailesiyle beraber batıya hareket ederek Tebriz’e geldi. Bu geldiği ülkede ilim adamlarına büyük sevgi ve hürmet besleyen Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan vardı. İlim himaye edilen yere gider düsturu ile bu ünlü alim Tebriz’e yerleşti. Burada İlim meclislerinin aranan, beklenen alimi oldu.  

Bu dönem Akkoyunlu Uzun Hasanla, Osmanlı Hükümdarı Fatih Sultan Mehmet arasında anlaşmazlıklar süregeldi. Bu sorunların çözümü için Uzun Hasan Osmanlı Sultanına bir elçilik heyeti göndermeye karar verdi. Uzun Hasan bu heyete bilgisine ve ilmine çok güvendiği Ali Kuşcu’nun da dahil olmasını istedi.  Bu heyet Osmanlı ülkesine vardı. İlme, irfana, alime arife büyük hürmet besleyen Fatih Sultan Mehmet Han Ali Kuşçu’nun ilmi faaliyetlerinden haberdardır. Büyük Hükümdar,  heyeti ve özellikle de Ali Kuşcu’yu Osmanlı Payitahtında büyük bir merasimle karşıladı. Cihan Padişahı bu Alime İstanbul’da kalmasını teklif etti.  Ali Kuşcu da önce elçilik vazifesi bitirmesi gerektiğini ifade etti.  Bu vazifeden sonra Ali Kuşçu devrin en kudretli hükümdarı Fatih Sultan Mehmet Hana verdiği sözü tutmak için ailesiyle birlikte Tebriz’den Osmanlı ülkesine doğru yola çıktı. İstanbul’a geldi. Ali Kuşçu İstanbul’da çok iyi karşılandı. Sultan Fatih 1473 Otlukbeli zaferinin ardından onu kurduğu Ayasofya Medresesi başmüderrisliğine getirdi. Bu dönemde Ali Kuşçu matematik cebir ve astronomi konularında çok ciddi eserler kaleme aldı ve hükümdara sundu. 

İstanbulu bilim, sanat, kültürle mücehhez İslam Medeniyetinin başsehri olması için büyük çaba harcayan Sultan Mehmet Han bu şehirde devrin en yüksek dereceli Sahn- Seman Medresesini kurdu. Bu medresenin ders progamının hazırlanması görevi de Ali Kuşçu’ya verildi. Ali Kuşçu aynı zamanda bir astronomi alimi idi. Osmanlı’nın ilk astronomi alimidir. Bu sahada da çalışmalarına devam eden Ali Kuşçu İstanbul’un enlem ve boylamını yeniden tespit etti. Tarihler 1474’ü gösterdiğinde ilerlemiş yaşına rağmen ilimle meşgul olmaya devam eden Ali Kuşcu ilmi faaliyetler yapması için davet edildiği bu şehirde Hakk’ın Daveti ile şereflendi. 16 Aralık 1474’de bu dünyadan göçtü. Onun birkaç yılda payitahtta yaptığı çalışmalar attığı tohumlar Osmanlı ilim dünyasında filizlendi. Bu kıymetli bilgin kendisinden yüzyıllara miras olarak birçok güzide eser bıraktı. Bu değerli Alimin kabri Eyüp Sultan Camii haziresindedir.  90 yaşında Peygamberimizin ( sav) müjdesine layık olabilmek için binlerce kilometre yol gelerek surun dibinde rahmeti rahmana kavuşan Halit İbni Zeyd ( Eba Eyyubel Ensari) hazretlerine komşu oldu. Rahmetle…….