20 Ekim 2015

Çanlar Paralel gazete ve TV’ler için çalıyor

Yargı ve emniyeti HİMMET havuzuna döşenmiş kanala çevirenlerin, hukukun kendi normları içerisinde işlemesine saygı göstermesini beklemek abes olurdu zaten.

Fetullahçı Terör Örgütü ile ilgili başlatılan mücadele sürecinin ne denli önemli olduğu her geçen gün biraz daha belirginleşiyor.

Toplumun belirli bir kesiminde gözlenen mücadeleye dair çekince, örgütün bilhassa son dönem siyasetin merkezine oturan söylem ve eylemleri, PKK ve siyasi uzantısı HDP'ye dair yaklaşımlarıyla ortadan kalktı.

Örgüt tabanı, PKK ile teması ve PKK'nın legal zeminine dönüşen HDP'ye desteği sindiremiyor artık.

CHP ile olan fingirdeşmeye hiç değinmeyelim bile...

Örgüt tabanın kahir ekseriyeti, Bediüzzaman Said-i Nursi'ye yapılan onca zulmün müsebbibi olan CHP ile flörtten fingirdeşmeye evrilen ilişkiyi, tiksinti ile izliyor.

O kanuna dayalı ilk tutuklama

Örgütün en önemli finans kaynağı olan HİMMET muslukları da kesildi. Hem emniyetin amansız takibi hem de toplumda oluşan güvensizlik, okullar ve yardım kuruluşu üzerinden sağlanan finansı da kuruttu.

Mesela İstanbul'da HİMMET toplantısına yönelik operasyonda gözaltına alınan 24 şüpheliden 6'sı tutuklanırken; bu isimlerin, Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanun'a muhalefetle suçlanması dikkat çekici.

Bir başka dikkat çekici durum, şüphelilerin operasyonla ele geçirilen ve kaynağı belirlenemeyen, örgütün finansmanında kullanılamak üzere toplanan himmet olduğu değerlendirilen 400 bin lira parayı sahiplenmemesi. Bu tavır bile, örgütün çalışma sistemi ve deşifre olmayı engellemeye yönelik reflekslerini okumak bakımından önemli.

Çanlar Paralel Gazete-TV'ler için çalıyor

Yargının, Terörizmin Finansmanıın Önlenmesi Hakkındaki Kanuna dayalı olarak tutuklama ve sorgulama aşamasına geçmesi, bu kanuna muhalefet suçlamayla tutuklama kararı vermesi, örgüte ait kara propaganda mecrasına dönüşen ve örgütün amaç ve çıkarları doğrultusunda yayın yapan gazete ve televizyonlar için de işaret fişeği olabilir.

Bu arada, toplumdaki konumlanması dini hassasiyetler üzerine kurulu bir örgütlenme olduğu için yürütülen her aşamada kamuoyunu ikna edici bir metodun tercih edilmesi önemli.

Bu yönde yeterli hassasiyetin gösterildiğini söylemek mümkün. Bakmayın “iktidar yargısı”, “intikam yargısı” falan filan gibi yaygaralara...

Yargı ve emniyeti HİMMET havuzuna döşenmiş kanala çevirenlerin, hukukun kendi normları içerisinde işlemesine saygı göstermesini beklemek abes olurdu zaten.

Onlarca kumpas soruşturma üzerinden, TSK'yı, STK'ları, siyaseti, İstihbarat ve Emniyeti ve dahi üst düzey sivil bürokrasiyi dizayn edenler için hukukun dışına çıkmaya bile gerek yok. Hukukun olağan refleksi bile eylemlerin faili olan örgütü en ağır ceza ile cezalandıracak kadar güçlü...

Bu yargısal işleyişin toplumsal meşruiyetine dair bir endişe yokken, toplumsal desteği de en üst seviyeye çıkaracak argümanlara ihtiyaç var. Hem de onların yaptığı gibi algı yönetimine, okyanusötesi onaylı senaryolara, mizansenlere imitasyon belgelere de gerek yok.

Bunları sorun, bunları anlatın...

Mesela topluma, GES Komutanlığı gibi hem terörle mücadelede hem de egemenlik sınırlarını korumada önemli bir role sahip bir kuruma nasıl göz diktiklerini anlatın. Bu kirimin başına geçirmek için yoğun çaba sarfettikleri Ramazan Akyürek'in Hrant Dink suikastı soruşturmasından tutuklu olduğunu hatırlatın.

MİT'i ele geçirme hedeflerinin önündeki en büyük engel olan Kozinolu ekibini nasıl kızak görevlere yollayıp istifaya zorladıklarını aktarın millete.

Kaşif Kozinoğlu'nun, kumpasa dönüştürülen bir soruşturma ile tutuklanması ve tutuklu bulunduğu cezaevindeki esrarengiz ölümünü hatırlatın...

Hicret etti dedikleri Dubai sakini firari savcı Zekeriya Öz'ün, halen Alman Federal Savcılarıyla birlikte, PKK ve Fetullahçı Terör Örgütü'ne dair istihbari faaliyet yürütmekle suçlanan Muhammed Taha Gergerlioğlu dosyasını Türkiye aleyhine bir kampanyaya dönüştürme çalışması yürüttüğünden söz edin.

Türkiye'nin dört bir yanını saran kuşatma atmosferinde, taarruza geçen küresel sistemin emir ve talimatları doğrultusunda faaliyet gösteren Fetullahçı Terör Örgütü ile ilgili etkin bir çalışma, emin olun bu örgüt mensubu kişilerin sokağa bile çıkmaya cesaret edemeyeceği toplumsal öfkeyi de tetikler.

Çünkü bu milletin müsamahasının olmadığı en önemli şeylerden biri de vatana ihanet...