02 Haziran 2015

Çatışma zemini üzerinden seçim çalışması

Son düzlükteyiz, nihayet. HDP seçimi kazanmazsa bölge hatta Türkiye kan gölüne döner naraları altında bir sandığa daha gidiyoruz.

 

HDP doğuda ayrı, batıda ayrı bir söylemle sandığa gidiyor. Doğuda dindar, muhafazakârlar, batıda ise ne ararsanız var mukabili adaylarla...

 

Türkiye'de seçim her zaman sancılı geçmiştir. Hiçbir zaman batı tarzı seçim çalışması olmamıştır bu topraklarda. Hem demokrasi de bize göre yontulmuştur bu ülkede...

 

Türkiye'nin batısında CHP, MHP, AK PARTİ ve kısmen HDP mücadele ederken doğuda mücadele AK PARTİ, HDP ve bir ölçüde bölge partilerinden biri HÜDAPAR'ın göstermiş olduğu bağımsız adaylar arasında geçiyor. Alanda yoğunluklu olarak bu üç partinin çalışması görünüyor.

 

Buraya kadar her şey normal lakin 29 Mayıs günü seçime yine kan bulaştı, bundan öncede darp, tehdit gibi nice yöntemler çerçevesinde zaten seçimler oluyordu.

 

5 Mayıs 2011 de Hakkari Yüksekova'da Mustazaflar Cemiyeti şubesine yapılan saldırıda Ubeydullah Durna ölürken, olaylar bir süre devam etti. Yine Durna'nın cenazesi konvoyuna yapılan müdahale neticesinde onlarca yaralı ve çok sayıda aracın tahrip edilmesi, uzun zamandır küllenmiş olan gerilimin yeniden alevlenmesine yol açtı. Ara ara iki taraftan birbirini taciz edici çıkışlar yaşandı. Olaylar içinde bizimde olduğumuz bir komisyonun girişimleri sonucu bir süreliğine durdu.

 

Seçimler bittikten sonra nispeten sakinleşen ortam Hüda-Par'ın kurulmasıyla tekrar alevlenmeye başladı. Önce Dicle Üniversitesi olaylarıyla iki gurup karşı karşıya geldi, sonra PKK'nin gençlik yapılanması olan YDG-H'ın bu çevreye yakın dernekleri ses ve molotof bombalarıyla bombalaması gerginliği arttırdıkça arttırdı. Birçok kurum bu saldırılar nedeniyle sağduyu çağrısı yapsalar da bu dönemde YDG-H'ın bu çevreye 80'in üzerinde çeşitli saldırı düzenlediği biliniyor.

 

Gerginlik sadece doğuda değil batıda, önce Adana'da Mustazaf-Der derneğine saldırı şeklinde sürdü. Mersin'de de kötü bir çatışma yaşandı, iki gurup arasında kurban derisi toplama bahanesiyle çıkan kavgada 7 kişi yaralandı.

 

Batman'da HUDAPAR'a yakın olduğu iddia edilen bir şahıs tarafından karşılıklı bir sürtüşme neticesinde bir düğün alanına ateş açılınca bu defa HDP'ye yakın olduğu bilinen Özcan Temel adlı şahıs öldü. Bölge yine gerilmişti. Olaylar münferit olarak devam etti. Çoğunlukla tek taraflı olan saldırılarda HUDAPAR çevresine ait olan çok sayıda dernek ve iş yeri zarar gördü.

 

 

Olaylar 6-7-8 Ekim 2014 tarihinde daha ilginç bir noktaya geldi. Kobani olayları bahane edilerek Diyarbakır'dan başlamak üzere ortalık yakılıp yıkılmaya başlandı. Olaylar çevre il ve ilçelere de sıçradı. Özellikle Cizre'de polisin olaylara müdahalede geç kalması bir mahallede yaşayan HUDAPAR çevresinin saatlerce silahlı saldırı altında kalmasına neden oldu. Diyarbakır'da olayların sembol ismi haline gelen Yasin Börü başta olmak üzere 52 sivil öldü.  İkinci bir gezi kalkışması devletin iki günlük rehavetinden sonra sokağa çıkma yasağı uygulanmasıyla sona erdi. Olaylarla ilgili çeşitli davalar açılsa da failler tam olarak bulunabilmiş değil. Yine içinde bizimde olduğumuz bir gurubun arabuluculuğu sonucu taraflar bir araya getirilip olaylar bir defa daha sakinleştirilmiş oldu. Yaptığımız tüm işler sadece pansuman tedbirler olarak kalmış,  arabuluculuğun ötesine geçememiş, bölgede kalıcı barışın sağlanması için çözüm üretilememiştir.

 

29 Mayıs günü Şırnak'ın İdil ilçesinde Kozluca (Xanıke') köyüne iki taraf karşı karşıya gelmiş, HDP'li guruptan açılan ateş neticesinde Mehmet Şerif Şimşek ve Abdulcelil Talayhan öldürülerek seçim çalışmalarına kan bulaştırılmıştır. İki taraftan kısa süreli sağ duyu çağrıları gelse de HUDAPAR genel başkanı Hüseyin Yılmaz olayların ilk olmadığını son olmayacağını belirterek HDP ve PKK çevrelerinin saldırgan tutumlarla bölgeyi hatta Türkiye'yi bastırmaya çalıştığını ifade etmiştir.

 

Seçim sathı mahallinde bu olay zaten gergin olan bölgeyi daha da germiş, insanlar seçim güvenliğini ve seçim sonrası güvenliği tartışır duruma gelmişlerdir.

 

 6-8 Ekim olayları sonrasında bölgede ciddi silahlanma olduğu bilinen bir gerçek. HDP'nin barajı aşamaması durumunda olaylarla bölgeyi tehdit etmesini de göz önüne aldığınızda en küçük olayda işin 6-8 olayları boyutunu geçeceğini bilmek için kâhin olmaya gerek yok sanırım. Bu defa iki taraf arasında bir çatışma yaşanması azdan az çoktan çok kayıp demek olacaktır. Üstüne son çıkarılan güvenlik yasasıyla devletinde yeni olaylara pek göz yummayacağı da açık açık ortada duruyor.

 

Bölge zor günler geçiriyor, olayları kışkırtmaya çalışan çevreler rahat durmayacak gibi ama Pazar günü Diyarbakır'da olan Başbakan Davutoğlu bölgeye ümmetçi bakış açısıyla yaklaştığını, kimsenin çekinmemesi gerektiğini yeni 6-8 Ekim olaylarına izin vermeyeceklerini belirtirken, çözüm sürecine her halükarda devam edeceklerini belirtirken, nispeten gönüllere su serpmiş oldu.

 

7 Haziran akşamı ne olur, bunu kestirmek zor. Lakin bu ülkede Demokratikleşme yolunun tıkanmaması gerekir. Bunun yolu da muhakkak ki güçlü bir iktidardan geçiyor. Güçlü bir iktidar iç sorunlarımızı çözmede ve çok geniş bir coğrafyada başta İslam dünyasının olmak üzere bizden yardım bekleyen insanlığın umutlarının yıkılmaması için gerekiyor. Güçlü iktidar güçlü gelecektir. Güçlü gelecek ateşten bir coğrafyada olmazsa olmazdır.

 

Allah yar ve yardımcımız olsun. Bu ülkede kan ve gözyaşının yaşanmaması için ne gerekiyorsa yapılmalı, insanların sulh ve selameti yaşamaları için azami çaba gösterilmelidir.

 

Selam ile...

 

Twitter: @evsenomer