Çay bedava sohbet parayla
Eskiler ne güzel demişler değil mi, gönül sohbet ister çay-kahve bahane. Hele insan yurtdışında ise dilini anladığı, kültürünü bildiği bir kardeşi ile sohbet etmek istiyor. Hele hele yurtdışına yeni çıkmış birinin bir hemşerisini bulup konuşması ya da bir Türkçe bir sesi duyması o kadar önemlidir ki bunu gidenler ve yokluğunu hissedenler bilirler. Geçtiğimiz günlerde bizde Belçika’ya bir eğitim amaçlı seyahat yaptık. Oradaki genç kardeşlerimizle birlikte olduk, eğitim verdik, eğitim de aldık.
Belçika’nın Liege şehrini gezerken namaz vakti olduğu için gezimize biraz mola
verdik ve bir cami aramaya başladık. Kısa bir araştırmadan sonra hem de bizim
gezeceğimiz müzenin yanında bir cami olduğunu bulunca çok sevindik.
Yol arkadaşım Ebubekir kardeşimle birlikte hemen camiye girdik. Biraz
heyecanlıydım çünkü oraya yıllar önce gelmiş olan kardeşlerimle aynı zamanda
sohbet de etmek istiyordum. Caminin içine girer girmez çay içilip sohbet edilen
bölüme geçtim ki belki tanıdık biri çıkar. Belki bir Yozgatlı, belki bir
Aksaray belki de güzel ülkemin diğer şehirlerinden bakalım kim var diye merak
içindeydim. Ama caminin o bölümüne girince çok şaşırdık. Bizi buz gibi bir yüz
karşıladı. Selamımızı aldılar aldılar elbette ama sanki her zaman geliyor muşuz
gibi bizimle ilgilenmeyip tekrar kaldıkları sohbete affedersiniz tartışmaya devam ettiler. Tartıştıkları
konulardan bir tanesi ise Cuma namazı kıldıracak imam olmadığı iççin namaz
kıldırmaya gelecek imamın 50 Euro istemesiydi konu.
Neyse biz kahve ocağında çalışan kardeşimizden yeşil çay var
mı acaba dedik yok dedi, başka bitkisel çay var mı o da yok, dedi. Peki, açık
bir çay olsun yanına limon var mı, limonumuz da yok dedi. Peki, çay olsun
sadece dedik. Oturduk. Cami altındaki kitaplara bakmaya başladım. Belli ki
kitaplar okunmadığı için epey tozlanmış, hatta birtakım kitaplar o kadar eski
ki çok şaşırdım bu kadar eski kitapların burada olmasına. Ve çayımız geldi. Pat
diye masaya bir fiş kondu. Fiş çay ödeme fişiydi. Giderken ödeyecektik. Çayı getiren kardeşe dedim ki buyurun biraz
sohbet edebilir miyiz? Genç kardeşimiz
yok sohbet parayla dedi. Şaşırdım doğrusu. Şaka mı –Ciddi miydi? Yüzüne baktım gülümseyerek ve hiçbir şey
demeden gitti. Çaylarımızı yarılamıştık ki aynı genç tekrar geldi ve pat diye
masada duran fişi aldı. Çay ücretiniz ödendi dedi. Kim ödedi ilerideki beyi
göstererek o ödedi dedi. Çayımızı içip bir masa etrafında toplanan grubun
yanına gittik kendimi tanıttım. Çay ikramı için cami cemaatinden olan
kardeşimize teşekkür ettik. Biz ayrıldık onlarda sohbete kaldıkları yerden
devam ettiler.
Biz ayrıldık ama buruk ayrıldık. Gönül sohbet isterdi.
Diliyoruz ki yurtdışında bulunan kardeşlerimiz kendi aralarında da orada
bulunan Alman, Belçikalı, Avusturyalı yani hangi ülkedeyseler o ülkenin
vatandaşları ile de komşuları ile bol bol sohbet etsinler. Ve bir daha anladım
ki gelecekte gerçekten sohbet etmek için para vereceksiniz, hem de bayağı yüklü
bir para. Onun için şimdiden sizi dinleyen, sizi anlayan dostlarınıza
arkadaşlarınıza iyi sahip çıkın.
Kısaca:
"Mümin müminin aynasıdır." (Ebu Davut, ) hadisinde ifade edildiği
şekilde kişinin güzel huylarla bezenmesi o huylara sahip, temiz kimselerle bir
arada bulunmasına bağlıdır. Nitekim Kuran'da:
"Ey iman
edenler, Allah'tan korkun ve sadık, salih kimselerle beraber olun!" (Tevbe
119) ayeti insanların iyilerle birlikte bulunmasını emrederken
"Hatırladıktan
sonra zalim kavmin yanında oturup kalma!" (En'am 68) ayeti nefsine karşı
zalim kimselerle uzun boylu sohbet ve ülfeti yasaklamaktadır.
“Ey iman edenler!
Allahtan korkun. Bir de doğrularla beraber olun” (Tevbe 11)
“O gün, zalim kimse
ellerini ısırıp, keşki Peygamberle beraber bir yol tutsaydım, vay başıma
gelene! Keşki falancayı dost edinmeseydim. And olsun ki beni, bana gelen
Kur’andan o saptırdı. Şeytan insanı yalnız ve yardımcısız bırakıyor, der”(
Fürkan 27,28,29)