03 Şubat 2017

Cinsler arası tacizin analojisi 1

Britanya'da (İngiltere, İskoçya ve Galler'i kapsayan) bir araştırma yapılmış. 18-24 yaş arasındaki erkeklerin %41'i, alkollü veya kısa etek giyen kadınların cinsel saldırıya maruz kalması durumunda, “tamamen ya da kısmen suçlanabilecekleri” cevabını vermiş. 18-34 Yaş arası kadınların %30'u, bu erkeklerle aynı görüşteymiş. Araştırmada erkeklerde 24, kadınlarda 34 yaş üstünün değerlendirmeleri neden istatistiklere dâhil edilmemiş bilemiyorum. Muhtemelen araştırmanın neticesini küresel değer oluşturucuları nezdinde daha da tahammül edilmez hale getirmek istemiyorlar. Nitekim Fawcett Societ'yden Sam Smethers bu rakamları, “suçlama kültürümüz, toplumumuza derinden gömülmüştür” ifadesiyle yorumlamış ve “kadınların hemcinslerine karşı sergiledikleri içselleştirilmiş kadın düşmanlığını(?) görmek, gerçekten acı verici” demiş. Bizim Vatan Gazetesi de haberi “Skandal anket! Cinsel taciz kurbanlarına şok!” başlığıyla ve “cinsel taciz kurbanları toplumun bazı kesimlerince saldırıya(?) uğruyor” diyerek vermiş. Yani, işte karşınızda kadınıyla erkeğiyle çomarların” Britanya'sı…  (Oh My God!)

Aslında bu tür sosyal alan araştırmaları yaşadığımız gezegenin hemen her noktasında benzer sonuçları verecektir. Kültürlerin değişkenliği insanlık durumuna ilişkin temel meselelerde belirgin farklılıklar oluşturmaz. Zira “insan” tektir. Esas olan insan biyolojisinin ve vicdanının doğru- yanlış cetvelidir. Bu ikisi birleşerek zihin örgüsünü örer, üçü bir araya gelerek ontolojik şuuru oluşturur. Akıl bu dört unsurun tamamının cemi ve uyumundan doğar, fiillerin enerjisiyle beslenir, zeval ile kemal arasında seçtiği istikamette aşağı veya yukarı bir yolculuk yapar. Fakat cinsler arası tacizin analojisi için bize biraz sistem bilgisi (biyoloji), vicdanın kök elementi empati (insaf) ve zekayı harekete geçirmek için bir miktar kıyas yeterli.

 

Bir insanın rızası olmaksızın ona yöneltilmiş ve cinselliği güdüleyen, tetikleyen, çağrıştıran tüm fiiller cinsel taciz olarak kabul edilir. Böyle bir konuda feminist bir atölye'nin internet sitesinde yer alan tanımı  kullanmak teskin edici olacaktır; “Cinsel taciz, genel anlamda istenmeyen cinsel mağduriyeti ifade eder. Bireyin, istemediği halde cinsel şakalara, tekliflere, cinsel içerikli görsel, sözel ya da fiziksel hareketlere maruz kalması cinsel tacizdir.”  Peki, bunu kenara yazdık.

Cinsel saldırı ifadesi, elbette taciz eyleminin sınırlarından daha vahim anlamlar taşır. Ama vahameti taciz hudutları içine hapsederek incelemek de zaten yeteri kadar açıklayıcı olacak. İnsanların taciz kurbanını (kısa, ince, dar) kıyafetleri sebebiyle suçlu bulması aslında mütecavizi suçsuz buldukları anlamına gelmez. Bu husustaki suçlama “tedbirsizlik” ve kışkırtmayla alakalıdır. Bu çok açık olduğu halde kimileri kasten budala rolü yapar ve tepkiyi bağlamından kopararak abese kanalize eder. Saydam bir naylon poşet içerisinde banknot destelerini taşırken paralarını çaldıran bir adama duyulan kızgınlık, ne hırsıza ne de hırsızlığa duyulan öfkeyi azaltmaz. İki kızgınlık arasında bariz bir mahiyet farkı vardır. Bir pitbullu kasten kızdırarak köpeğin  öfkesini cezbeden ve akabinde saldırıya uğrayan kimseye de kızarız. Bu kızgınlık, bir pitbullun insana saldırısını dehşet verici ve kesinlikle engellenmesi gereken bir şey olmaktan çıkarmaz. Kurbanın kendisini kasten köpeğin öfkesinin hedefi kılmasına dair bir kızgınlıktır bu.

Sokakları öfke, şehvet ve sahip olma hırsını genellikle bir köpek kadar bile kontrol edemeyen hevaperest insansılar doldurmuşken olması gerekene ilişkin nutuklar irat ederek vakıanın koşullarına uygun davranmamanın sorumluluğundan kurtulamazsınız. Caddeler, plazalar, üniversiteler,  bütün mukaddeslerden mahrum bırakılmış, haysiyet, hayâ, edep, kul hakkı, hürmet, zarafet, Tanrı, mesuliyet, sonsuzluk gibi  -materyal verilerle ölçülemeyen -  aşkın hak ve hakikatleri idrak etme melekeleri ya hiç açılmamış/ya çok az gelişmiş haz merkezli dişi-eril primatlarla dolu.

Bu metaforlar üzerinden meseleyi hülâsa ettiğimizde gerçeği muhale bulamaya ayarlı kökten budalalar mutlaka, “örtülü kadınların da tacize uğradığını, tacizcileri eğitmek gerektiğini” filan söyleyeceklerdir. Elinde saydam naylon poşette taşıdığı para destelerini çaldıran adamı hatırlayın. Kendisine kızan insanlara  kurşun geçirmez banka araçlarının bile soyulduğu bir dünyada yaşadığımızı ve asıl yapılması gerekenin soyguncuları eğitmek filan olduğunu söylesin. Britanya veya Yeni Delhi'de dediklerini işiten herkes, inanamaz gözlerle ona bakacak ve feci şekilde saçmaladığını söyleyecektir.

Peki, özellikle fiili sarkıntılık yapan mütecavizleri buna iten temel saik nedir? Hâlbuki daha teşebbüslerinin ilk  anında mağdur çok sert tepki gösterebilir, çığlık atabilir, yardım isteyebilir. Hadisenin ciddi bir suç olması sebebiyle yıllarına mâl olacak polis, adliye ve hapis sürecinin girdabına kapılabilir. Hatta  kimi taciz faillerinin reaksiyon sonrası içine düştükleri rezil durum nedeniyle umulmayacak şekilde utanç yaşadıkları da görülebilir. Öyleyse bunun bir açıklaması olmalı; mütecaviz cinsel taciz yoluyla nesneleştirdiği kadının bedenini uyararak rıza devşireceğini ummaktadır. Çünkü ona ve önceki  bir kaç nesile bu “ummayı”  sistematik olarak pompalayan devasa bir organizasyon tarafından formatlandılar.

Anlatacağım.