Çocuğunuz Dijital Oyun Bağımlısı mı?
“Kuşlar uçar,
Balıklar yüzer,
Çocuklar oynar…”
Çocuk merkezli oyun terapisini kuramsallaştıran Garry Landreth, oyunun
çocuklar için önemini bu sözlerle anlatır. Kuşlara uçma yeteneği verilmeseydi
gökyüzü kuşlar için bir değer taşımazdı. Yüzme yetenekleri olmasaydı deniz
balıklar için değersiz olurdu. Oyunlar olmasaydı, çocukluk yılları bu kadar
öğretici olmazdı ve insana mutluluk vermezdi.
Oyun çocuklar için sadece bir eğlenme yolu değil aynı zamanda
kavramları, bilgileri ve becerileri öğrenme yoludur. Üstelik en keyifli ve
kalıcı öğrenme yoludur. Birleşmiş Milletler
İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, oyunun her çocuk için bir hak olduğunu
belirtmektedir (OHCR, 2016). Oyun aslında çocuğun en önemli uğraşıdır. Bir
çocuğun doğumdan altı yaşına kadar ortalama 15.000 saatini oyun aktiviteleri
ile geçirdiği tahmin edilmektedir (Schaefer, 1993).
Bununla birlikte çocukların oynadığı oyunlar son yıllarda hayli değişti.
Günümüz çocuklarının oyun tercihlerinde artık dijital oyunlar öne çıkıyor. Sapsağlam (2018) tarafından yapılan
araştırmada, çocukların yaşlarının büyümesiyle birlikte elektronik aletlerle
oynanan oyunları daha fazla tercih ettikleri görülmüştür. Türkiye
İstatistik Kurumu: “Çocuklarda Bilişim
Teknolojileri Kullanım Araştırması (Tüik, 2021)” sonuçlarına göre;
çocuklarda internet ve cep telefonu kullanımı geçmiş yıllara göre artmış, dijital
oyun oynadığını belirten 6-15 yaş grubundaki çocukların %54,3'ünün savaş oyunlarını, %52’sinin macera/aksiyon
oyunlarını, %41,8’inin strateji oyunlarını, %27,5’inin simülasyon oyunlarını ve
%26,5’inin spor oyunlarını ve %19,1’inin rol yapma oyunlarını tercih
ettikleri görülmüştür.
Dijital oyun sektörü verilerine göre; 2015 yılında dünya genelinde
yaklaşık iki milyar dijital oyun kullanıcısı varken, bu rakamın 2024 yılına kadar 3,3 milyarın üzerine
çıkması beklenmektedir (Statista, 2022b). Bununla birlikte her geçen gün daha fazla çocuk dijital
oyunlar üzerindeki kontrol yeteneğini kaybetmekte ve oyun bağımlısı olmaktadır.
Amerikan Psikiyatri Birliği (APA, 2013),
Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı-5’te (DSM-5), dijital
oyun bağımlılığı, internette oyun oynama bozukluğu olarak yer almış ve belirtileri
şu şekilde ifade edilmiştir:
1. Video/internet oyunları üzerine aşırı
kafa yormak.
2. Oyun oynamadığında kötü
hissetmek/yoksunluk belirtileri göstermek.
3. Giderek artan sürelerde oyun oynamayı
istemek.
4. Kendisini kısıtlamaya çalışsa da daha az
oyun oynamayı becerememek.
5. Daha önceden severek yaptığı diğer işleri
yapmayı istememek.
6. Okulda, iş yerinde ya da evde fazla oyun
oynamaya bağlı olarak gelişen problemlerle karşılaşmasına rağmen oyun oynamayı
sürdürmek.
7. Oyun oynama süresini gizlemek için yalan
söylemek.
8. Kendini kötü hissettiğinde düzelmek için
oyun oynamak.
9. Video/internet oyunlarına katılımdan
dolayı önemli ilişki, iş, eğitim ya da kariyer fırsatlarını kaçırmak.
Kişi, yukarıda sıralanan tanı kriterlerinden beşini ya da daha
fazlasını bir yıldır gösteriyorsa ve sosyal, akademik veya mesleki anlamda işlevselliğinde
bozulma söz konusuysa, internet/oyun bağımlığı söz konusu olabilir. Özellikle
belirtmek isterim ki çocuğa tanı koymak ebeveynin işi değildir ve bu konuda mutlaka
bir uzmandan destek almak gerekir.
Değerli ebeveynler; çocuk eğitimi meşakkatli, fazlaca emek isteyen ve
asla boşluk kabul etmeyen uzun soluklu bir süreçtir. Şayet çocuklarınızın hayatında boşluklar ve ihmaller oluşturursanız, bu
boşlukları hiç arzu etmeyeceğiniz uğraşılar, alışkanlıklar, kişiler, medya
karakterleri ve diğer art niyetli odaklar doldurur.
Lütfen çocuklarınıza daha çok zaman
ayırın, onları daha çok dinleyin, ortak geçirilen zamanların sayısını,
sıklığını ve niteliğini artırmaya çalışın. Onların arkadaşlarıyla ve doğayla
daha fazla etkileşime girmesine imkan sağlayın. Çocuklarınız ekranlara bakarak
değil, ağaçlara, kuşlara, gökyüzüne, denizlere ve dağlara bakarak büyüsünler.
Çocuklarımız oyunlara ve nesneye bağımlı değil manaya ve yüce ideallere bağlı
olsunlar.
Vesselam…