20 Kasım 2019

Çocuklara Adanmış Bir Ömür

Dünyanın en değerli cevherini işleyen, yani çocukları şekillendiren bir sanatkârdır öğretmen. İlmek ilmek işler yeryüzünün en saf ve kıymetli madenini. Umudu, sevgiyi, merhameti ve başarmayı nakşeder küçük dimağlara. Bir öğretmenin ellerinde hayat bulur, solmuş, kurumaya yüz tutmuş güller, laleler, dağ çiçekleri. Zayıf, kırılgan ve bakımsız fidanlar boy verir bir öğretmenin sevgisiyle, başını göğe kaldırıp bakar umutla geleceğe.

Karanlıkta kalanlar için bir ışık, yolunu kaybedenler için bir pusuladır öğretmen. Öğretmen olmak, kendinden vazgeçip bir hatta binlerce çocuğa adanmaktır. Bir meslek, bir geçim kapısının ötesinde bir vazgeçiştir. Masum ve mazlum yavruların hayatına şekil vermektir, elleriyle, sevgisiyle, yüreğiyle, merhametiyle. Öğretmen, merhamet timsalidir. Evinde öz be öz annesinden babasından şiddet gören yavruların dahi sığındığı bir limandır onun merhamet dolu yüreği.

İyiyi ve kötüyü, doğruyu ve yanlışı öğretendir. Sadece bilgi değil, beceri, anlayış ve kavrayış kazandırandır. Sadece okumayı değil, bilmeyi, inanmayı, sevmeyi ve merhamet etmeyi de öğretendir. Beton duvarların arasını sevgisiyle cennete çevirendir öğretmen. Kitaba, kâğıda ve sınıfa ruhunu verendir öğretmen. Bir taş parçası öğretmenin elinde dünyanın en ilginç materyali olur oluverir birden. Yolu dahi olmayan mezralardaki okullarda bir öğretmenin çabasıyla nice yollar açılır çocuk kalbinden umuda, hayale ve geleceğe dair.

Sadece ferdi değil, toplumu, milleti ve hatta dünyayı şekillendirendir öğretmen. Öğretmenlik mesleğini bir geçim kapısı ve sıradan bir iş gibi gösteren modernizm, öğretmenlik mesleğinin kutsiyetini idrak etmekten çok uzaktır. Öğretmenlik kutsal bir meslektir, öğretmenlik bir peygamber mesleğidir. Nitekim Resul-i Ekrem Efendimiz eşi Hz. Âişe'ye: “Allah beni sıkıntı verip zorlaştırıcı olarak göndermedi. Beni ancak kolaylaştırıcı bir öğretmen olarak gönderdi.” (Müslim, Talâk, 29) demiş ve kendisinin de bir öğretmen olduğunu ifade etmiştir.

Merhum Nurettin Topçu'nun deyimiyle öğretmen, “bugün geçim telaşına, anlatılması gereken ders içeriklerine, gereksiz evrak işlerine boğulmuş asli vazifelerinden uzaklaştırılmıştır”. Çocukların ruhunu, kimliğini ve kişiliğini şekillendirmesi gereken öğretmenler bilgi balyalarını çocukların beyinlerine istifleme mecburiyetinde bırakılmıştır. Oysa öğretmen bir ruhlar sanatkârı değil miydi? 

Muallimin atının ayağından sıçrayan çamurdan dahi şeref duyan bir cihan sultanının torunlarının bugün okul bahçelerinde, dersliklerde, çocukların gözlerinin önünde öğretmenlere şiddet uygular hale gelmelerinden daha büyük bir çürüme olabilir mi? Öğretmenin değersiz olduğu bir toplum dilini, kültürünü, tarihini ve ideallerini yaşatabilir mi? Öğretmenin düşük görüldüğü bir millet yükselebilir mi?

Unutmamak gerekir ki, okula, sınıfa, kitaba, materyale ve hepsinin ötesinde çocuğa ruhunu veren, öğretmendir. Öğretmenlerinin nitelikli, öğretmenlerinin mutlu ve çalışkan olmadığı, öğretmenlerine değer vermeyen toplumların ileri gitmesi mümkün değildir. İmam Gazali'nin dediği gibi “öğretmen ve çocuk, çubuk ve gölgesi gibidir”.

Her yıl düzenlenen 24 Kasım Öğretmenler Günü programları kutlama programlarından ziyade öğretmenlerin sorunlarına, ihtiyaçlarına ve beklentilerine nasıl cevap verileceğine dair çözümlerin tartışıldığı günler olmalıdır. Öğretmenlerimiz ne kadar bilgili, kültürlü, merhametli, ahlaklı ve çalışkan olursalar fertlerimiz, toplumumuz ve milletimizde o nispette bilgili, kültürlü ve ahlaklı olur. Bugün yaşamda eksik olduğunu düşündüğümüz, özlemini duyduğumuz tüm güzel hasletlerimizi bulacağımız yer kaybettiğimiz yerdir. Orası ise, aile ve okuldur. Çünkü bir şey kaybedildiği yerde aranır. Aile kurumu ve okulu çökmüş bir millet ayakta duramaz…

Öğretmenlerimin ve öğretmenlerin günü kutlu olsun. Başta şehit öğretmenlerimiz olmak üzere ebedi âleme göç etmiş tüm öğretmenlerimize rahmet dilerim. Bir çocuğun ruhuna ve kalbine dokunabilmiş tüm öğretmenlere selam olsun...

Vesselam…