19 May 2015

Çözüm sürecinin turizme etkileri

M.Ö.18. asırdan itibaren birçok medeniyete ev sahipliği yapan Mezopotamya, Diyarbakır, Urfa, Mardin ve Elazığ'ı da içine alan geniş bir bölgede Ortadoğu'nun en mühim kültür merkezi konumundaydı. Tarihi ve kültürel anlamda bereketli bir alana sahip olan Gaziantep, Urfa, Mardin Adıyaman, Diyarbakır, Batman, Bitlis hatta Van'a, Kars'a Ağrı'ya İshak Paşa Sarayı'na ve Hasankey'e kadar olan coğrafyada büyük bir turizm potansiyeli bulunmaktadır.  Ne var ki bu tarihi ve kültür turizm potansiyeli gerek bölgesel kalkınma alanında atılması gereken adımların atılmaması, gerekli ulaşım imkânlarının sağlanmaması ve tesislerin yetersizliği ve bilhassa terör olayları nedeniyle değerlendirilemedi ve ciddi anlamda bir katma değer sağlayamadı. Ancak çözüm süreciyle birlikte son 6-7 yıldır bölgede ciddi yatırımlar yapıldı. Birçok ile açılan havalimanları, yapılan yollar ve tarihi kültürel mekânların restorasyonları ve tabii ki silahların susmasıyla oluşan güven ve huzur ortamı bölgede turizmin canlanmasında çok önemli bir rol oynadı. 

 

Çözüm süreciyle birlikte oluşan olumlu atmosfer kuşkusuz bölgeye dönük ilgiyi arttırdı. Son 2-3 yıldır bölgeye gelen yerli ve yabancı turist sayısında gözle görülür ciddi artışlar söz konusu. Son yıllarda yapılan bazı araştırmalara göre ziyaretçi sayılarında daha çok tarihi kutsal mekânların öne çıktığını görmekteyiz.  Türkiye Seyahat Acentaları Birliği'nin bölgeye dönük yayımladığı turizm raporuna göre son birkaç yılda bölgeye huzur ve güvenin gelmesi ile daha önce binlerle ifade edilen yerli ve yabancı turist sayısı 2012 yılında 1.5 milyona, 2013'te ise bu sayı 2 milyonu bulmuş durumda. Ziyaretçi sayısında ilk sırada 605 bin kişiyle Şanlıurfa yer alıyor. Mardin'de bu rakam 351 bin, Diyarbakır'da ise 230 bin.. Yatak kapasitesini en çok arttıran il ise 9.259 yatak kapasitesi ile Gaziantep olmuş. Rapora göre; 2007 yılında bölgedeki 16 havalimanına iç hatlardan gelen yolcu sayısı 3.8 milyon kişiydi. Dış hatlar yolcu sayısı ise 148 bin gibi oldukça düşük bir seviyedeydi. 2013 yılına gelindiğinde bölgedeki havalimanı sayısı 19'a iç hat yolcu sayısı 10.5 milyona, dış hat yolcu sayısı ise 484.9 bine çıktı. Yani 7 yılda yolcu sayısında yüzde 179'luk bir artışa sahne oldu. 2014 yılının ilk dokuz ayındaki artış bölgede bu yılın sonunda yolcu sayısının 11-12 milyon kişiyi bulacağının işaretini veriyor

 

 

Diğer taraftan kış sporlarına dönük yoğun bir ilginin de olduğu göze çarpıyor. Örneğin Bitlis kayak merkezi ve bölgenin kış sporları merkezi olmaya aday Nemrut kayak merkezi çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. 2010 yılında Kars'ta konaklayan yerli turist sayısı 51.000 iken bir yıl sonra bu rakam 57.000'ne ulaşmış. Yabancı turist sayısı ise 2010 yılında 13.000 iken 2011 yılında bu sayı 24.000'e ulaşmış. Yerli ve yabancı turist sayısındaki artış doğal olarak yetersiz olan tesis sayılarının da artmasına neden oldu. Otel ve konaklama sayılarının artışının yanı sıra acenteler de bölge turizmin gelişmesi noktasında yoğun bir seferberlik başlatmış durumda. TÜRSAB'ın yaptığı son araştırmaya göre 2000 yılında bu bölgelerde en çok rağbet gören 8 ilde toplam belgeli turizm tesisi sayısı 102 iken, bu rakam 2013 yılı sonunda 188'e yükselerek 2 katına çıkmış durumda. Yatak sayısı da 11 bin 272'den yüzde 165'lik bir artışla 29 bin 935'e çıktı. Son 13 yılda en hızlı tesis artışı Şanlıurfa'da yaşandı. Tesis sayısını tam 3 katına çıkaran Şanlıurfa'dan sonra ikinci sırada Mardin gelmekte. Mardin'de 2000 yılında 8 olan tesis sayısı 25'e çıktı, yatak sayısı ise 824'ten 4 bin 67'ye çıktı. 2000 yılında Diyarbakır'da 19 olan tesis sayısı 2013'te 26'ya, Batman'da 8 olan tesis sayısı 14'e Van'da 15 olan tesis sayısı 18'e çıkmış durumda. 8 ilde toplamda   %84'lük bir artış gözlemleniyor.

 

Tesis ve yatak sayısındaki artışlarda her ne kadar gözle görülür bir değişim yaşanıyorsa da bölgenin turizm potansiyeli dikkate alındığında bu rakamların az olduğunu ifade edebiliriz. Çünkü iş adamları bölgede silah tehdidinin hala devam ettiğini bu sebeple risk alarak kontrollü yatırım yaptıklarını ifade ediyorlar. Son yıllarda bölgede artan turist sayısında en önemli faktör kuşkusuz çözüm sürecinin oluşturduğu güven ortamı ve bölgeye yapılan yatırımlar. Geçenlerde 20'ye yakın iş adamıyla birlikte Batman Valiliği'nin düzenlediği Çözüm Süreci ve Turizm konulu bir panele katılmıştım. Diyarbakır ve Batman hattında yer alan turizm mekânlarını ziyaret ettik. Benim gibi bölgeye ilk defa gelen bazı iş adamlarının yatırım için heyecanlandıklarını fark ettim. İş adamları çözüm süreciyle birlikte bölgede bir sükûnetin oluştuğunu bu sebeple bölgede turizmin canlanması için gerekli adımların ve yatırımların yapılması gerektiğini ifade ettiler. Ne var ki tek sorun hala silahların bırakılmamış olması. Örneğin saygın bir iş adamımız bu bölgede çok ciddi yatırımlar yapabileceğini, turist sayısını ikiye katlayabileceğini ancak silahlar hala bırakılmadığı için bunun kendisi için bir risk oluşturduğunu bu yüzden de şimdilik yatırım düşünmediğini ifade etti. PKK silah bırakmamakla bir bakıma bölgenin zenginleşmesini engellemektedir.

 

Çözüm süreci başarıyla sonuçlandığında ve silahlar betona gömüldüğünde bölgede çok ciddi bir canlanmanın yaşanacağı aşikâr. 2013 yılında gelen 2 Milyon ziyaretçi sayısının ilerleyen yıllarda 10 Milyon olması ulaşılması zor bir hedef değil. Turizm gelirlerinin dış ticaret gelirleri açısından önemli bir katkısı olmaktadır. Birçok ülkenin dış ticaret açığının kapanmasında turizm gelirlerinden yararlandığı bir gerçektir. Turizm ülke ekonomisinin itici ve sürükleyici bir motor gücüdür. AKTOB Ar-Ge tarafından yapılan araştırma bulgularına göre; turizmde meydana gelen 1 birimlik gelişme, Türkiye ekonomisinde 2 birimlik canlanma yaratıyor. Turizm, girdi alımları ile ekonomide 54 sektörü doğrudan etkilerken bir yıl içinde 26 milyar Dolarlık satın alma yapıyor. Bu özellikleri ile turizm, ekonomideki 59 ana sektör içinde, ekonomiyi en fazla canlandıran 20.sektör konumundadır. Turizm aynı zamanda insan ilişkilerini geliştiren, sosyalleşmeyi, kültürel alış verişleri beraberinde getiren önemli bir sektördür. Bu bakımdan doğu ve güneydoğu bölgelerindeki turizm potansiyeli heba edilmemeli çözüm süreci tüm hızıyla devam etmelidir. Çözüm süreci bölgede turizmin canlanmasında önemli bir katkı sunacaktır. Bu da daha fazla zenginlik, refah ve istihdam demektir.

 

MÜSİAD'tan Mehmet Ünal'ın ifade ettiği gibi eğer terör olmasaydı ülke olarak çağ atlamış olacaktık. Eğer bu olaylar yaşanmasa ve Türkiye'nin turizm geliri her yıl yüzde 20 daha fazla olsaydı Türkiye 120,6 milyar lira ek gelir elde edecekti. Biz bunu elde edemezken, silah üretenler bu parayı ülkemiz yerine kazanmış oldular. Eğer bu süreç yaşanmasaydı uluslararası ayarda 5 petrol şirketimiz, 19 uluslararası araba fabrikamız olabilir, Türkiye'nin 20 yıllık enerji ithalatı karşılanabilir, Marmaray düzeyinde 339 proje yapılabilir, Ankara-İstanbul Hızlı Tren Projesi gibi 300 proje gerçekleştirilebilirdi." Evet, bu fırsatları kaçırdık bari bundan böyle kaçırmayalım. Tüm ülkenin huzuru, bereketi ve zenginliği için çözüm süreci tüm hızıyla devam etmelidir. Bu süreçte PKK'nın silah bırakması elzemdir.

ufukcoskunn@gmail.com