Doğu Türkistan sorunu: Unutulan bir insanlık krizi
Doğu Türkistan, Türkistan coğrafyasının bir parçası olup, Türk kültürünün ve İslam medeniyetinin önemli bir merkezi olarak tarihsel açıdan büyük bir değere sahiptir. Ancak, son yıllarda bu bölge Çin'in işgali ve zulmü altında yaşamaktadır. Bu makale, Doğu Türkistan'daki insan hakları ihlallerini, kültürel soykırımı ve bölgeye yönelik uluslararası duyarsızlığı ele alarak, bu soruna dikkat çekmeyi amaçlamaktadır.
Doğu
Türkistan'ın Tarihsel ve Kültürel Önemi
Doğu
Türkistan, Türk kültürünün ve İslam medeniyetinin önemli bir merkezi olarak
tarihsel olarak büyük bir öneme sahiptir. Bu bölge, İslam alimleri, filozofları
ve bilim adamları yetiştirmiş, Türk kültürünün gelişimine katkı sağlamıştır.
İbn-i Sina, Buhari, Yusuf Yas Hacip, Kaşgarlı Mahmut, Tirmizi, Mevlana
Celaleddin-i Rumi, El Harezmi, Farabi, El Biruni, Hoca Ahmet Yesevi, Kadızade
Rumi, Uluğ Bey ve Muhammed Bahaddin Nakşibend gibi önemli şahsiyetler Doğu
Türkistan'da yetişmiş ve İslam medeniyetini beslemişlerdir.
Ayrıca,
Türkistan'dan Osmanlı Türk topraklarına birçok kültürel, sanatsal ve bilimsel
etkileşim yaşanmıştır. Türk mimarisi, Türkistan'da gelişip Anadolu'ya geçmiş,
müzik aletleri ve sanat dalları Türkistan'dan Osmanlı'ya taşınmıştır. Osmanlı
İmparatorluğu, Türkistan'daki medreselerden ilham alarak kendi medrese
sistemini kurmuş ve bu medreselerde hem dini hem de dünyevi ilimler
öğretilmiştir.
Doğu
Türkistan'ın Çin İşgali ve Zulmü
Ancak,
Doğu Türkistan bugün Çin'in işgali altındadır ve bu işgal ciddi insan hakları
ihlallerine yol açmıştır. 1949 yılından bu yana, Müslüman Türkler bu bölgede
asimilasyon politikalarına maruz kalmaktadır. Doğu Türkistan'da yaşayan
Müslümanların dinlerini özgürce yaşamaları engellenmektedir. Camiye gitmek,
oruç tutmak ve İslam'ı öğrenmek yasaklanmıştır.
Özellikle
son yıllarda, Çin hükümeti Doğu Türkistan'da Müslümanları hedef almış,
işkenceler, keyfi tutuklamalar ve kültürel soykırım uygulamıştır. 1990 yılında
Zeydin Yusuf liderliğinde bir ayaklanma yaşandı ve binlerce Müslüman
katledildi. 5 Nisan 1990'da binlerce Müslüman öldürüldü. Ayrıca, Kadir
gecesinde ibadet eden Müslüman kadınlara saldırılar gerçekleşti ve binlerce
kişi öldürüldü.
Çin'in
Doğu Türkistan'da yürüttüğü asimilasyon politikaları ve zulmüne karşı dünya
sessiz kalmaktadır. Sadece İsveç ve Norveç, Çin'den kaçan Müslümanları mülteci
olarak kabul etmektedir. Türkiye ise maalesef bu hakkı vermemektedir. Bu
sessizlik ve duyarsızlık, Doğu Türkistanlıların çektiği acıları daha da
derinleştirmektedir.
Doğu
Türkistan'ı Unutmamak ve Çözüm Önerileri
Doğu
Türkistan sorunu, unutulmuş bir insanlık krizi olarak karşımızda durmaktadır.
İslam dünyası, bu soruna duyarsız kalmamalı ve çözüm bulmak için çaba
göstermelidir. İşte bu sorunun çözümüne yönelik bazı öneriler:
1.
Halkın ekonomik,
siyasi, beşeri ve kültürel durumunun iyileştirilmesi gerekmektedir.
2.
İslam ülkeleri,
Doğu Türkistan'da ticari temsilcilikler açmalı ve iş adamlarını karşılıklı
ticaret yapmaya teşvik etmelidir.
3.
Çin'den yapılan
ithalatta, Doğu Türkistanlıların çalıştığı kurumlara ve fabrikalara öncelik
verilmesi istenmelidir.
4.
İslam ülkeleri,
Doğu Türkistan'da konsolosluklar açmalı ve bölgede İslami örgütlerin bürolarını
kurmalıdır.
5.
İnsan hakları
alanında faaliyet gösteren organizasyonlar, Doğu Türkistan'daki insan hakları
ihlallerini dünya kamuoyuna duyurmalı ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları
Komisyonu'na sunmalıdır.
Sonuç
Doğu
Türkistan, tarihsel ve kültürel açıdan büyük bir değere sahip olan bir
bölgedir. Ancak, Çin'in işgali ve zulmü altında yaşamaktadır. İslam dünyası, bu
soruna duyarsız kalmamalı ve Doğu Türkistanlıların çektiği acıları
unutmamalıdır.