14 Eylül 2023

Doğu Türkistan sorunu: Unutulan bir insanlık krizi

Doğu Türkistan, Türkistan coğrafyasının bir parçası olup, Türk kültürünün ve İslam medeniyetinin önemli bir merkezi olarak tarihsel açıdan büyük bir değere sahiptir. Ancak, son yıllarda bu bölge Çin'in işgali ve zulmü altında yaşamaktadır. Bu makale, Doğu Türkistan'daki insan hakları ihlallerini, kültürel soykırımı ve bölgeye yönelik uluslararası duyarsızlığı ele alarak, bu soruna dikkat çekmeyi amaçlamaktadır.

 

Doğu Türkistan'ın Tarihsel ve Kültürel Önemi

 

Doğu Türkistan, Türk kültürünün ve İslam medeniyetinin önemli bir merkezi olarak tarihsel olarak büyük bir öneme sahiptir. Bu bölge, İslam alimleri, filozofları ve bilim adamları yetiştirmiş, Türk kültürünün gelişimine katkı sağlamıştır. İbn-i Sina, Buhari, Yusuf Yas Hacip, Kaşgarlı Mahmut, Tirmizi, Mevlana Celaleddin-i Rumi, El Harezmi, Farabi, El Biruni, Hoca Ahmet Yesevi, Kadızade Rumi, Uluğ Bey ve Muhammed Bahaddin Nakşibend gibi önemli şahsiyetler Doğu Türkistan'da yetişmiş ve İslam medeniyetini beslemişlerdir.

 

Ayrıca, Türkistan'dan Osmanlı Türk topraklarına birçok kültürel, sanatsal ve bilimsel etkileşim yaşanmıştır. Türk mimarisi, Türkistan'da gelişip Anadolu'ya geçmiş, müzik aletleri ve sanat dalları Türkistan'dan Osmanlı'ya taşınmıştır. Osmanlı İmparatorluğu, Türkistan'daki medreselerden ilham alarak kendi medrese sistemini kurmuş ve bu medreselerde hem dini hem de dünyevi ilimler öğretilmiştir.

 

Doğu Türkistan'ın Çin İşgali ve Zulmü

Ancak, Doğu Türkistan bugün Çin'in işgali altındadır ve bu işgal ciddi insan hakları ihlallerine yol açmıştır. 1949 yılından bu yana, Müslüman Türkler bu bölgede asimilasyon politikalarına maruz kalmaktadır. Doğu Türkistan'da yaşayan Müslümanların dinlerini özgürce yaşamaları engellenmektedir. Camiye gitmek, oruç tutmak ve İslam'ı öğrenmek yasaklanmıştır.

 

Özellikle son yıllarda, Çin hükümeti Doğu Türkistan'da Müslümanları hedef almış, işkenceler, keyfi tutuklamalar ve kültürel soykırım uygulamıştır. 1990 yılında Zeydin Yusuf liderliğinde bir ayaklanma yaşandı ve binlerce Müslüman katledildi. 5 Nisan 1990'da binlerce Müslüman öldürüldü. Ayrıca, Kadir gecesinde ibadet eden Müslüman kadınlara saldırılar gerçekleşti ve binlerce kişi öldürüldü.

 

Çin'in Doğu Türkistan'da yürüttüğü asimilasyon politikaları ve zulmüne karşı dünya sessiz kalmaktadır. Sadece İsveç ve Norveç, Çin'den kaçan Müslümanları mülteci olarak kabul etmektedir. Türkiye ise maalesef bu hakkı vermemektedir. Bu sessizlik ve duyarsızlık, Doğu Türkistanlıların çektiği acıları daha da derinleştirmektedir.

 

Doğu Türkistan'ı Unutmamak ve Çözüm Önerileri

Doğu Türkistan sorunu, unutulmuş bir insanlık krizi olarak karşımızda durmaktadır. İslam dünyası, bu soruna duyarsız kalmamalı ve çözüm bulmak için çaba göstermelidir. İşte bu sorunun çözümüne yönelik bazı öneriler:

 

1.    Halkın ekonomik, siyasi, beşeri ve kültürel durumunun iyileştirilmesi gerekmektedir.

2.    İslam ülkeleri, Doğu Türkistan'da ticari temsilcilikler açmalı ve iş adamlarını karşılıklı ticaret yapmaya teşvik etmelidir.

3.    Çin'den yapılan ithalatta, Doğu Türkistanlıların çalıştığı kurumlara ve fabrikalara öncelik verilmesi istenmelidir.

4.    İslam ülkeleri, Doğu Türkistan'da konsolosluklar açmalı ve bölgede İslami örgütlerin bürolarını kurmalıdır.

5.    İnsan hakları alanında faaliyet gösteren organizasyonlar, Doğu Türkistan'daki insan hakları ihlallerini dünya kamuoyuna duyurmalı ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu'na sunmalıdır.

 

Sonuç

 

Doğu Türkistan, tarihsel ve kültürel açıdan büyük bir değere sahip olan bir bölgedir. Ancak, Çin'in işgali ve zulmü altında yaşamaktadır. İslam dünyası, bu soruna duyarsız kalmamalı ve Doğu Türkistanlıların çektiği acıları unutmamalıdır.