Dünyada iziniz, mahşerde yüzünüz olsun
28 Aralık 2022 Çarşamba günü Niğde Ömer Halisdemir üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Recep Çiçek hocanın nazik davetine icabet vesilesiyle Niğde’deydim.
Niğde,
benim şahit şehirlerimden biri. Bendeniz okuduğum ve görev yaptığım şehirlerimi
bu şekilde nitelendiriyorum.
5
yıl Ulukışla merkez Kışla Cami’nde, 2 yılda Niğde Merkez Özbelde Hatipoğlu Cami’nde
olmak üzere tam 7 yıl Niğde’de müezzin-kayyımlık(ümmeti uyandırma memurluğu yaptım)
Bu
süre zarfında Niğde’de çok sayıda sadık dost edindim. Asla unutamayacağım güzel
hatıralar biriktirdim.
İşte
bundan dolayı mevsimin kışlığına, Niğde’nin soğukluğuna aldırmadan Recep Çiçek
hoca’nın davetine düşünmeden icabet ettim. İyi ki de etmişim. Niğde’de biraz soğuk
aldım. Fakat aldığım soğuğun kat kat fazlası Niğde’de bulunmaktan haz ve keyif
aldım.
Modern
yaşam tarzının, pandeminin, pahalılığın yıkmaya kast ettiği dostluklara bu vesileyle tekrar can suyu
vermiş olduk.
Niğde
aynasında gördüm ki zaman insanı ve mekanı acayip bir şekilde değiştiriyor. Niğde aynasında geçmişime gittim. Adeta
2005-2012 yıllarını anbean yeniden yaşadım.
Niğde’de
hareketli, bereketli ve muhabbetli bir gün
geçirdim.
Sevgili
Nihat Altıparmak hocam ile gecenin ilerleyen saatlerine kadar sohbet ederek, hasret
giderdik.
Değerli
Numan Yiğit hocamla tekrar görüşmek bana çok iyi geldi.
Niğde’deki
gören gözüm Merhum Necati Kuruçay amca’nın evladı Murat Kuruçay hocamla hasbihal
ederek, vefanın sadece İstanbul’da bir semt adı olmadığını görmek ve göstermek doğrusu beni epey mutlu etti.
Damak
Lahmacun’un sahibi gönül insanı Bünyamin beyin her zaman olduğu gibi mertliği
ve cömertliği üzerindeydi.
Kilim
Çayevi’nde Metin kardeş dem nöbeti tutmayı
sürdürüyordu.
Özbelde
Hatipoğlu Cami’nde eskimez cemaatime Sabah namazı kıldırmanın yaşattığı güzel duyguları anlatmama kelimeler
kifayet etmez.
Evet,
Niğde’de dopdolu bir gün geçirdim. Nitekim beklenen an geldi.
Saat
15.30’da Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Konferans
Salonundaki yerimizi aldık.
Dostlarımızın
sıcaklığı bize Niğde’nin soğukluğunu unutturuverdi.
İslami
İlimler Fakültesi’nin Niğde’ye rengini verdiğini ve şehre varlığını
hissettirdiğini görmek beni epey sevindirdi.
Fakülte
talebelerinin çıkardığı ‘’Medrese Dergisi’’ ve hocalarının emek mahsulü ‘’Niğdeli Alimler’’ kitabı
beni hayli heyecanlandırdı.
Hepsi
birer pırlanta mesabesindeki gençleri karşımda görmek ise bu heyecanımı resmen
doruğa çıkardı.
İslami
İlimler Fakültesi öğrencileriyle gerçekleştireceğimiz hasbihale dekan yardımcılarıyla,
hocalarıyla, fakültenin tam kadro ilgi göstermesi de bence son derece
kıymetliydi.
Program
Kur’an-ı kerim tilavetiyle başladı.
Daha
sonra Fakülte Dekanı Prof.Dr.Recep Çiçek
hoca misafirlerini ve öğrencilerini selamladı.
Şimdi
söz sırası‘’Dünyada iziniz olsun, mahşerde yüzünüz olsun’’ cümlesinin içini
doldurmak üzere bendenize geldi.
Sözlerime
başlarken, Recep Hocam başta olmak üzere programa emek veren ve katılan herkese
teşekkür ettim. Sonra Niğdeli yıllarımdan ibretli hatıralar aktardım.
Ardından
özetle gençlere şunları söyledim:
‘’Gençler,
sizler İslami İlimler Fakültesi öğrencilerisiniz ‘İslami ilimler’ denince ilk olarak akla tefsirin ,hadisin, fıkıhın ve
siyerin gelmesi Aman ha sizi bütün ilimleri İslami görmekten alıkoymasın.
Mahmut
Toptaş Hoca’nın ifade ettiği gibi esasen bütün ilimler İslami’dir.
Sadece
atanmışlardan olmak için değil, adanmışlardan olmak için de gayret gösterin.
İnsanı
onaracak konuşmalar yapın. Sesinizi değil, sözünüzü yükseltin. Bunun için bir
davanız olsun,bir duanız olsun,bir yuvanız olsun. Bütün insanlığı kucaklayacak bir teklifiniz
olsun. Teklifinizin tebliğcisi ve temsilcisi olabilmek için vargücünüzle çalışın. Unutmayın ki herbiriniz bütün insanlığa birer gönül doktoru
olmaya namzetsiniz. İnsanlığın, ümmetin
ve milletin hamurunu siz yoğuracaksınız. İnkara bir daha çıkamayacağı bir kuyu
kazıp, üzerine iman bayrağını dikecek olan da sizlersiniz.
Bunun
için insanı, zamanı ve mekanı dikkatli okuyun. Meydanı tanımadan meydan okumaya
kalkmayın.
Bu
toprağın insanıyla, bu toprağın irfanı arasında kalın bir duvar değil muhkem
bir köprü olun.’’