Durmak

-Ruzname; Kelime Günlüğü'nden-

 

“Dur”

Trafik ve uyarı levhalarında yoğun kırmızı ile belirtilen yazı veya işaret...

Emir; şartsız ve bahanesiz…  

Görüldüğü yerde büyük ihtimalle bir sorun ya da bir zaruret var.

Karmaşayı düzenlemek ve mevcut sorunları gidermek için kullanılan “dur” işaretini gördüğümüzde durmalıyız.

Ama boşuna olmamalı, neden durdurulduğumuzu bilmek önemli. Faydalı bir iş için olsa bile, ne kadar sürecektir; bilmek isteriz.

Durma hâlinin başladığı andan itibaren rutin darmadağın olmuş demektir. Sıradanlık yerini düzenin değişmesinden doğan bir telaşa bırakır. Belki endişeye, tedirginliğe... Duran için ya hareket edenler sorunludur, ya kendisi. Gelip geçenlerle mesafeyi ayarlayamaz olur. Çünkü mesafe inisiyatifi, hareket edenlerindir. Benimsemek ve uzlaşmak da öyle...

Durma tercih değil mecburiyet olduğunda, tüm hızıyla kan deveranı devam edip dünya bir şeyler yapmanızı beklerken anları durdurmak, dondurmak zor gelebilir. Ardından başlayan şiddetli düşünme hâli belirir. Durdurulmuş inisiyatifin sabit olmayan, olmadığı anlaşılmayan tek hareketi düşünmektir.

Oysa “durmak hayırlı” demiş Efendimiz. Karmaşanın ve fitnenin ortasında durmayı öğütlemiş. Velhasıl koşacaksan kendi kalbine koş diyor, başkalarınınkine değil. Öyle ise karmaşada durmak gerek. Zaten maharet durmada değil durdurmada, yani durmayı başlatmada… Durdurulması gerekenler, ruhu kirleten tüm cüretkâr ve küstah girişimler olduğunda, iradenin söz sahipliğini keşfetmesi ve özgürleşmesi mümkün.

Durma anında, mesafeler değilse bile seçimler belirlenir. Durma anı; durulma anı.

Bugünlerde bireyin özgürlüğü dil, din ve ırk için sınıflandırılmada daralırken; para, meslek ve yaşam standartlarında zafer arayışı özgürlük etiketlerini de günden güne yıpratıyor. Bütün yalnızlığının içinde milliyetinin niteliklerini sorgulayıp “aynı”ları taşa tutarken ayrışmanın vaat ettiği “ayrı dünya” hevesi yıpranan ve yıpratan kalabalıklara gebe.

Sorun modernleşmekte mi? Dünyanın modernleşme miktarı ve dağılımında mı?

Karanlık kuytuları, terk ettikleri ve şatafatının ardına gizlediği zindanlarıyla ne kadar modern?

Dünyayı şekillendiren ve düşüncesine malzeme yapan zamane insanının;

İnsan olma sorunları mı var?

İhtimallerden mi, gerçeklerden mi kaçıyor?

İhtimalleri gerçeklerle mi karıştırıyor?

Savurup attığı eski giysilerini giymeye mi utanıyor?

Belki de bu yüzden hep konuşmak, her şeyle ilgili fikrini söylemek istiyordur.

İhtiyacının karşılığı, her konu da fikri olabilmesi mi; kendisini tanıması mı?

Görülebilen en belirgin gerçeklerden biri, modern insanın kendine odaklı yaşayışı. Dünya üzerindeki belirginliği ve belirleyiciliğini, kendine konsantre olması yoluyla başarabileceğini düşünür. Buraya kadar sorunsuz görünse de modern insanın ertelediği düşünme konusu; dünyanın kendindeki yeri...

Dünyayı yorumlama ve kendi içinde anlamlandırma düşüncesinden kaçındıkça, durmayan, durdurulmayan, durulmayan bir varlığa dönüşüyor insan ve bunun geçici de olsa hoşuna giden bir yanı var. Yaptıklarının diğer insanlar ve dünya üzerindeki etkisini kavrayamayacağı körlüğe rağmen…  

Böylesi tafralar yüzünden her gün bir şey yapmaktan vazgeçenler ve duranlar değil, korkanlar ve haksızlığı umursamayanlar.

Dünyanın en çok okunan haberlerine bakınca “duyarsız zamanelik” ile yüzleşebiliriz.

Ülkeler rejim değiştiriyor, parçalanıyor ve yok oluyor. Diğer taraftan hayat her hâliyle, eğlencesinden “ödün vermeden” devam ediyor. Üstelik felaketlerden önceki hâllerine çok benziyor. Hiçbir doğal, insani ya da teknolojik felaket bu rutini bozamıyor. “Dur” ikazları yok edilmiş, korkmanın mayası bozulmuş, endişe yer değiştirmiş.

Tercihli olarak durmaya ihtiyacımız var. Yüce bir tavsiyenin izinde, tasarrufları rutinden çekip kopartabildiğimiz bir eyleme...

Çılgına dönmüş klakson seslerinin arasındaki faydasız alışkanlıkları terk etmeye ihtiyacımız var.

Durduğumuz yerden ardımıza, yanımızdakilere, yoldaki beklentilerimize, bizi ayakta tutan enerjinin kaynağına, olması gerekip olmayanlara, bulunması gerekip bulunmayanlara, gecikmişlere, kıssaların hisselerine, paranın ticarileştirdiği ilmin tesirsizliğine, hırslara, inanışlara, beyhudelere, faniliğe, vaat edilmiş huzurun müttefiklerine, gerçeği görünenden doğruyu hakikatten ayıran inceliğe, çokbilmişliğin mutlak yenikliğine dönüp bakmaya ve bütün bunların neresinde durduğumuzu anlamaya ihtiyacımız var.

İyi niyetle durmak ve durulmak, yolda yürümenize ve hatta koşmanıza da engel değildir.

***

Künye: Durmak, hareketsiz durumda olmak; nesnesiz İşlemez olmak, çalışmamak; nesnesiz bir yerde bir süre oyalanmak, eğlenmek, eğleşmek; nesnesiz dinmek, kesilmek; nesnesiz varlığını sürdürmek; nesnesiz var olmak; nesnesiz beklemek, dikilmek; nesnesiz yaşamak; nesnesiz kalmak; nesnesiz bir yerde olmak veya bulunmak;  nesnesiz ara vermek anlamlarına gelir. (TDK Türkçe Sözlük)