03 Şubat 2019

Eğitimde çözüm ama “nasıl”? – 2

TIKANMA NOKTALARI VE İHTİYAÇLAR

O harika neslin yetiştirilmesinin önündeki engeller neler? Aşılması için nelere ihtiyaç var? Bu dert, bu medeniyetin ve insanlığın dertleriyle dertlenen herkesin, aslında “Ben insanım!” diyen herkesin derdi. Diğerlerinin de derdi ama şimdilik farkında değiller. Ama rahmetli anacığımın tâbiriyle, “Başları lâhit ağacına değmeden” anlayacakları yok gibi gözüküyor kimilerinin.

Tespit, teşhis doğru olmadan tedavi olmayacağı malum... İşte bam teli hükmünde tıkanma noktaları ve ihtiyaçlara örnekler:

Düşünce üretme kısırlığı, düz mantık, kuru, kısır ezberci anlayış ve taklide karşı özgün düşünce üretimleri ve çok yönlü düşünce ihtiyacı…

Hayatın her alanında bütün buluşların arkasında özgün düşünce üretimleri var.

En çarpıcı örneklerinden biri; geleceğin Fatihi olan 21 yaşındaki bir gencin karadan gemi yürütme fikri. Kostantîniyye kilidini çözmüş, tarihin akışını, çağı değiştirmiş.

Matematiğin temeli 0'ın bulunuşu, televizyonun, internetin keşfi… Sayın sayabildiğiniz kadar… Can alıcı noktayı yakalayan bir cümle, bir kelime, tek bir hareket akışı değiştirebilir. Tarihte ve günümüzde örnekleri olduğu gibi…

Bu mesele, eğitimde -ki eğitim, hayatın her alanını etkiler- insanlık tarihinin en güzel medeniyeti adına, özde ve şekilde çözümler ister.

Kur'ân'da bine yakın yerde insanları düşünmeye davet eden, bütün insanlığa gönderilen Peygamberi “Akıl en büyük nimettir” diyen, “Faydasız ilimden Allah'a sığınırım!”, “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır.”, “İki günü birbirine eşit olan kimse zarardadır.” diyen, sürekli kendini aşmayı hedef olarak gösteren bir medeniyetin mensupları, medeniyetlerinin kıymetini bilmeye başladığı anda bu mesele çözülmeye başlar.

Birileri Ferrari ile ya da daha hızlı bir arabayla size fark atsa da, bu ruh ve anlayışla üreteceğiniz uçaklar, füzeler ya da bulacağınız daha başka yollarla; hızla arayı kapatıp öne geçebilirsiniz…

Yalnız, ezber konusundaki kafa karışıklığında yapılması gereken tespitler, söylenmesi gereken sözler var. Karşı olunması gereken, her türlü ezber değil; kuru, kısır ezberci anlayıştır.

Örnek verecek olursak; Fuzûlî'nin Su Kasîdesi' veya Yunus'un o güzelim şiirlerini tercüme ederek, sadeleştirerek veya açıklayarak aynı tadı verebilir, aynı gücü ve güzellikleri koruyabilir misiniz? Açıklamasını yap, şiiri kaldır, yok et. Bu doğru olur mu?.. Ya da Şekspir'in eserlerini tercüme ederek aynı özellikleri koruyabilir misiniz? Ya da yeri geldiğinde kullanmak üzere ezberlenmesi gereken özgün sözler ve formüller yok mu?.. Buna hemen hemen her alandan sayısız örnekler gösterilebilir. Yani, mantığını ver, güzelliklerini, özelliklerini anla, anlat; ne yaparsan yap, o sınırlar içinde o eseri ifade edemiyorsun ki…

Demek ki, daneyle samanı karıştırmamak gerek. Sürü anlayışıyla -modaya kapılır gibi- kapılıp gitmek değil, toptan kabul ya da red değil; düşünüyor gibi yapmak değil; gerçekten düşünmek, hakikat terazisinde, akıl ve kalple tartmak gerek meseleleri, yeni yanlışlara yol açmamak ve doğru adımlar atabilmek için.

Bir ülke ve medeniyet için, taklitle gerçek bir çözüm olamayacağını açıklamak izahtan vareste diye düşünüyorum.

Evet, düşünce üretme kısırlığı, düz mantık, kuru, kısır ezberci anlayış ve taklide karşı ihtiyaç; özgün düşünce üretimleri ve çok yönlü düşünce ihtiyacıdır…

 

“AKTİF CİDDİYET!”

“Çözüm nerede?” demeyin. Soruyu soranlar, cevabını dinleyecek “aktif ciddiyet” ve “sabr”ı gösterir, yani gerçekten isterse, yani gereğini yapmak için harekete geçmeye hazırsa ya da talipse çözüm sanıldığı kadar zor değil.

Bu medeniyette o güç fazlasıyla var. Mesele, işin ciddiyetinin ve bu medeniyetin gücünün farkında olmak!..

Gönülden selam, sevgi, saygı, dua ve dua taleplerimle!..