15 Ağustos 2016

FETÖ, esir kalpler ve tutsak zihinler ordusu…

Birçok insan gibi siyasetçi ve bürokratlar da 15 Temmuz'un bir milat olduğuna dair açıklamalar yaptılar.

Temkini elden bırakmadan, FETÖ'ye dönük geçmiş aymazlıkların gayri terk edileceğine yorumlamaya çabaladım onların o milat açıklamalarını. Bir de bu türden melun örgütlerin palazlanmasını sağlayan onca yanlış yaklaşım ve uygulamalardan vazgeçileceğine tabii ki.

Lakin kanlı bir kalkışmanın ardından henüz bir ay geçmeden yapılan yeni açıklamalar, sergilenen görüntüler işin hafife alınırlığının devam edeceği kuşkusuna itiyor beni.

Milat nitelendirmelerinin de zamanın tozu dumanında, milletin ruh haline uysun niyetine söylendiği düşüncesi güçleniyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı yalnızlaştıran aymazlığı yeniden hissettiren durumlara şahitlik yüreğimi ‘yine mi?' sorusunun dehlizlerine çekiyor maalesef.

Bilinçli bilinçsiz edilen laflar, FETÖ'nün nasıl bir karabasan, müritlerinin nasıl bir kaybolmuşluk ve adanmışlık içinde olabileceklerinden bihaber olunduğunu hissettiriyor.

Oysa insan aklını ve duygularını hedef alan yoğun ve uzun beyin yıkama ve doktrinleştirme çalışmalarından geçti ‘tehlike arz etmiyorsa bir kısmı kalabilir' dediğimiz o parlak, zeki ve altın çocuklar.

FETÖ'ye yakasını kaptırdıkları andan itibaren her memur, iş adamı, yazar, gazeteci binlerce saat süren seansların sonunda adeta birer insan posası haline getirildiler.

Örgütün ilgisi dışındaki dünyaya tırnak ucu kadar da olsa fayda olasılığı sıfırlanmış, örgütün dünyasında dâhiyane birer abi-abla, bizim dünyamızda ise yaşayan zombilere dönüştürüldüler.

O yüzden eğer ardında FETÖ'nün müritlerini saklamak, onları kriptolaştırmak gibi bir art niyet yoksa FETÖ'nün tezgâhından geçen insanları kazanmaktan bahsedenlere sormak lazım ‘içine şeytan kaçmış kaç beden kurtardınız ki o beylik lafları edebiliyorsunuz.'

Onlar, ne ‘ha' deyince ellerini kolların sallayıp örgütü terk edebilecek öz benliğe sahipler gayri ne de normal insanlar gibi hatalarını dakikasında anlayıp, af dileyebilecek kadar doğru düşünme yetisine.

Ölüm de öldürmek de, lider ve örgüt için her şeyden vazgeçmek de onlar için parmağınızı tıklatmak kadar basit bir şey. Henüz 24'ünde 17,5 milyon dolar yıllık maaş alan Enes Kanter de mi açmıyor gözlerini?

Onlar öyle programlandılar, öyle yetiştirildiler.

Acı ama gerçek bu.

Yakalandıklarında itirafları da af dilemeleri de pişman olup, ağlayıp dövünmeleri de her daim kuşkuyla karşılanmalı, defalarca çapraz sorgulardan geçirilmeliler. Çünkü tüm benlikleri alınan o insanların bedenlerine yerleştirilen, kurtulmak ve kurtarmak için sınırı olmayan yalan ve takiye karakteri.

Beyin yıkama ve doktrinleştirme konusundaki bilgi ve deneyimler, bu tarikatları ve kültleri özellikle eğitimli ve rasyonel insanlar üzerinde inanılmaz ölçülerde etkili kılan üstünlükleri.

O güçlü ve etkileyici beyin yıkama seansları yüzünden, altın pilotlar hepimize bir korku filmini andıran 15 Temmuz'un kanlı ritüel ve eylemlerini bir oyun algısında yapabildiler.

Askerlere üzerlerine gelen silahsız, korumasız insanlara ateş emrini veren komutanlar o yüzden öldürdükleriyle selfie çekecek kadar rahattılar.

***

Sosyologların ve psikologların Kültler veya ‘Yeni dini gruplar' olarak tanımlamayı tercih ettikleri FETÖ türü oluşumlar bizde cemaat veya tarikat isimlerini aldıkları için maalesef insanlarımızca gerçek kimlikleriyle değerlendirilemiyorlar.

Din kisvesi altında art niyetlerini rahatça gizleyebilenlerin, makul ve zeki insanların zihinlerini adeta emip boşaltabilen hangi şeytani yeteneklere ve güce sahip olabileceklerini kestiremiyorlar.

Tuzaklarına düşmüş kişilerin güçlü bir vantuz misali nasıl benliklerine ait ne varsa söküp aldıklarını ve geriye topluma faydası olmayacak tamtakır bedenler bırakmış olabileceklerini anlayamıyorlar.

O yüzden durumun vahametini bilip, bilmeden tarihin en zor ve gerekli işini sulandıracak açıklamalar yapıyor, uygulamalar önerebiliyorlar zaten.

Lakin bunlar, FETÖ'ye mürit, fedai, kurban, ölüm makinesi, kullanışlı maşa olanların nasıl umutsuz vakalara dönüşmüş olabileceklerine dair onca bilimsel veri ortadayken, özellikle siyasilerin ve bürokratların aymazlık ölçüsünde açıklamalar ve öneriler yapmalarının sebebi olamaz elbette.

Evet, eğer 15 Temmuz onlar için gerçekten bir milat ise FETÖ'nün bir esir kalpler ve tutsak zihinler ordusu olduğunu anlamanın miladı olmalıdır her şeyden önce.

Aksi halde bu gerçekten habersiz her laf, öneri, tavır, bilinçli olarak FETÖ'cüleri gözden kaçırmaya çabalayanların ekmeğine yağ sürüp, cehennemi bir örgütün varlığını sürdürmesine sebep olacak. Bizden hatırlatması…