07 Kasım 2023

Filistin vakfı Başkanı Zeki Abdullah İbrahim Ararawi: 'Akan şehit kanları uyanışa vesile olur inşaAllah'

 Filistin’de tüm dünyanın gözü önünde katliam gibi bir savaş var. Dünya üzerindeki vicdan sahibi kitle ayağa kalkarken maalesef bu duruma kör ve sağır olanlar var. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve kurmayları ilk günden beri büyük bir diplomasi içindeler. Akan kanın durması ve büyük bir barışın olması için uğraşıyorlar.

ahmet.jpg

Gazze de yaşananları iyi bilen ve takip eden Filistin Vakfı Başkanı Zeki Abdullah İbrahim Ararawi süreci ve son durumu konuştuk.

Bize Filistin’de ki son durumu anlatabilir misiniz?

Öncellikle verdiğiniz bu ehemmiyetten ötürü sizlerden Allah razı olsun. Şunu da özellikle belirtmek isteriz ki Filistin davası sadece Filistinlilerin davası değildir. Dünya üzerinde ki  müslümanların davası olmalıdır.

Günümüzde yaşananları günümüzün meselesiymiş gibi bakmamak lazım. Burada uzun yıllardır mücadelesi verilen bir dava vardır. 70 yıldır bu zalim ve diktatör rejim müslümanlara fiziki ve manevi olarak saldırılarını devam ettirmektedir. İşgallerini sürdürdükleri gibi ahlaken asimile etmeye yozlaştırmaya çalışıyor. Müslüman çocukların üzerinde her türlü kötülüğü yürütüyorlar. Aynı zamanda sürekli öldürüyorlar ve sürgünlere gönderiyorlar. İşkenceler gerçekleştiriyorlar.

ahmet dur.jpg

Mescidi Aksaya yönelik saldırılar sabırları taşırdı değil mi?

Tüm kötü muamelelerine rağmen Mescidi Aksaya’a yönelik işgal politikaları kesinlikle görmezden gelinemez, affedilemez ve kabul edilemez. Bununla birlikte oradaki uzun yıllardır kadınların ve çocukların öldürülmesi ve birçok kötülüklere maruz kalması affedilemez bir durum. 

Elbette anlatılan tüm bu durumların karşılığında Müslümanların da adım atması gerekiyordu. Ve bunun dışında da kardeşlerimizin içeriden almış oldukları bilgiler vardı. İsrail tüm gücüyle kardeşlerimize saldıracaktı. Bu çok net bilgiydi. Böyle bir durumun yaşanacağını bekliyorduk. Müslümanlar onların beklemediği bir anda daha önce davranmış oldu.

Dünya bizlere yapılanları görmezden geliyor

Şimdi burada yıllar boyunca şehit düşmüş, öldürülmüş ya da hayatını kaybetmişlerin dışında İsrail zindanlarında 5 binden fazla esir var ve bunlar suçlu esirler değil sırf Filistinli olduklarından dolayı tutuklanan esirlerdir. Bu durum yıllardır açık açık olmasına rağmen dünyadan çok fazla ses çıkmadı. Zindanlarda 50 yıldır esir olarak kalanlar var. Onca yıldır kalmalarına rağmen ne sesleri duyuldu ne de görüldüler. Bu büyük bir zulümdür. Birkaç gündür 250 ye yakın İsrail esiri oluştu. Hemen dünya ayağa kalktı.  2007 yılından beridir de Filistin zaten bir cezaevi gibiydi. Tamamen etrafı çevrilmiş bir açık cezaevi gibi. Bir tarafı işgal güçleri tarafından tutulmuş kapatılmış diğer tarafı da işgal güçlerine tabii olan onlara hizmet eden kurum ve kuruluşlar tarafından kontrol ediliyor.

Gazze’den hepimizi üzen haberler, görüntüler geliyor.

Burada tüm Müslüman kardeşlerden istediğimiz dualarını eksik etmesinler. Yapabilecekleri konularda ne yapabiliyorlarsa onu yapsınlar. Bunun dışında özellikle şunu da söylemek isterim.

Savaş nasıl başladı, nasıl gelişti, nasıl ilerledi bunu da iyi düşünsünler. Bu durum iyi okunması lazım. İyi okunmasa yanlış yorumlar yapılabilinir.

O kadar gizli bir saldırı nasıl gerçekleşti?

Bu savaş Filistinliler tarafından atılması gereken bir adımdı. Onlar zaten bize saldıracaklardı. Kardeşlerimiz kendi imkanlaryla hazırlıklarını yaptılar atağa geçtiler. Oradaki kardeşlerimiz olur mu olmaz mı diye bir düşünceye takılmadılar. Allahın yardımına sığındılar. Biz yapabildiğimiz kadarıyla sorumluyuz. Güçlerimizin denk olmadığını biliyoruz. Ama Allahın yardımı olduğunu da biliyoruz. Herkesin bahsettiği o duvarın aşılamaz olduğunu hiç düşünmediler. Sinyallere, teknolojik silahlara rağmen yapıldı. Bu Allahın bir rahmetiydi.

Kozmik odalarına girilmiş oldu

Kardeşlerimiz tüm dünyanın yattığı saatlerde çok gizli bir atağa katlılar. O kadar gizli ki görevli asker bile bilmiyor. Karadan, havadan, denizden bir anda önceden belirlenmiş noktalara roket saldırısı yaptılar. Bu noktalar kesinlikle halkın olduğu noktalar değildi. Karakollar ve stratejik merkezlerdi. Bu noktalarda 10 bin İsrail askeri vardı. İlk saatlerde ciddi dokümanlar ele geçirildi. Ajanların listeleri de ele geçirildi. Kimler muhbirleştirilmiş hepsi var. Yani kozmik odalara girildi. Bu ajanlık faaliyetlerini yürüten kurumlar da ortaya çıktı. Kim bunları eğitiyor, kim takip ediyor, kim koordine ediyor hepsi ortaya çıkmış oldu. Saldırılarda çok asker esir alınmış oldu. Bundan kimsenin haberi yoktu. Karşı tarafın yöneticileri bütün bunları haberlerde görmüş oldu. Kardeşler muazzam bir akılla ve stratejiyle hareket etmişlerdi. Ve kimsenin haberin olmadan yapıldı. İsrail burada çok özel askerlerini kaybetti. İsrail en çok buna bozuldu.

Burada kesinlikle rahmani desteği göz ardı etmemek lazım. O kısıtlı imkanlarla bütün bunları yapabilmek Allahın takdiridir.

O gün oraya giden tüm askerler hafızdı

Şunu Müslümanların bilmesini isterim o gün oraya giden tüm mücahitlerimiz tümü hafızdı. Özel seçilmişlerdi. Hepsi Kur’an-ı biliyor ve yaşıyordu. Orada şehit düşen Hamza isminde bir hafızımız operasyona çıkmadan bir saat önce anne babasına geliyor ve tam olarak bilmiyorum ama bizleri göreve göndereceklerini hissediyoruz ama ne olduğunu bilmiyoru diyor. Babası ne olursa olsun bizim başımızı öne eğdirme diyor. Annesi saçlarını tarıyor, güzel kokular sürüyor, güzel elbiseler giydirerek gönderiyor.

Rahmani bir destek olduğuna inanıyoruz

Doğruluğundan, ilminden sözünden emin olduğumuz bir kardeşimiz anlatıyor. Silahımdan bir kurşun çıkmasına rağmen 10 ayrı yerden ses çıkıyordu diyor.

Yine bir kardeşimiz de ben ömrümde hiç elime bomba almamışken attığım her bomba düştüğü yerin haricinde çok farklı yerleri de tahrif ediyordu diye anlatıyor. Yine sözündün devamında şöyle diyordu. Sanki bizden önce birileri alana girmiş ve hepsini dövmüş ve talan etmiş gibiydiler. Biz burada inanıyoruz ki Allahın melekleri bize yardım etmişti. Biz buna yürekten inanıyoruz. Biz o gün bu şekilde muvaffak olduk.

Kudüs Filistin’in başkenti olmaya devam edecek mi? Mescidi Aksa’da Cuma namazı kılınmaya devam edecek mi?

İnşallah. Başta şunu dememiz lazım. Zafer Allahın elindedir. Onu hakketmek için çaba göstermemiz lazım. Bu konu da ayeti kerime de Allahın vaadi var. Buna inanıp iman ediyoruz. Mescid-i Aksa kurtuluşa ermeyince kıyametin kopmayacağını bildiren hadisler var. Hatta biran gelecek ki taşlar, ağaçlar arkamızda Yahudi var diye seslenecek. Allahın izniyle bu hadislere inancımız tam. Ayet ve hadisler bize müjde veriyor.

Bu İslam ile küffarın savaşıdır

Burada bizler Müslüman olarak dirayetli durmamız lazım. Güçlü durmamız lazım ki müjdeye erişebilelim. Hiçbir şey sebepsiz olmaz. Bunu da bilmemiz lazım. Gazze de 2,5 milyon Müslüman karşı taraftaki 2,5 milyar insanla mücadele edemez. Karşı tarafın olduğu gibi Müslümanların da birlikte hareket etmesi lazım. Bu İslam ile küffarın savaşıdır. Bütün Müslümanlar bu şuurda olması lazım. Burada küffarın başı İsrail’dir. Müslümanlarda bir olursa Kudüs Filistinin başkentki olmaya devam ettiği gibi Mescid-i Aksa’da da namaz kılınmaya devam eder. İnşallah yakında hep birlikte Mescid-i Aksa’da namaz kılarız.

Allah tekrar sizden razı olsun. Şunu tekrar etmek istiyorum. Gazze’de ki kardeşlerimize, Allah güç, kuvvet, sabır versin. Sizin nezdinizde Türk halkına şükranlarımızı sunuyoruz.

Akan şehit kanları uyanışa vesile olur inşallah

Son olarak şunu demek istiyorum. Biz Müslüman insanlarız. Kadere hayr ve şerre inanıyoruz. Allah her insanı yaratmandan önce ölüm saatini de belirlemiştir. Gazzede şehid olanlar savaş olmasa da o vakit ve saate öleceklerdi. Bunlar farklı sebeplerle olabilirdi. Allah onlar için şehitlik makamını seçmiş. Onlara bir kayıp olarak bakmamak lazım. Onlar dünya imtihanlarını başarıyla tamamladılar. Bu insanlar kan dökerek can vererek inşallah Müslümanların uyanışına vesile oldular.

Festival yapan guruba saldırı düzenlendi algısı doğru mu?

 Kesenlikle böyle bir şey söz konusu bile değil. Böyle bir durum asla ve asla hiç yaşanmadı.  Bunu İsrail saldırılarının altını doldurmak ve dünyaya bir gerekçe sunmak adına yaptı. Saldırılarını meşrulaştırmak için Hamas, kadın ve çocuk öldürüyor algısını yaydı. Böyle bir imaj çizmeye çalıştı. Hamas kesinlikle her hangi bir festivale saldırmadı.  Sonradan zaten böyle bir şeyin olmadığı ortaya çıkan görüntülerden de anlaşılmıştır.

Dünya Müslümanlarının ilgisini nasıl görüyorsunuz. Protestolar, mitingler yapılıyor bu yeterli mi sizce?

Tabii ki. Az evvelde dediğim gibi Filistin de yaşananlar sadece Filistinlilerin meselesi değil. Yine altını çizerek söylüyorum tüm müslümanların meselesidir. O şekilde hareket edilmesi gerekir. Böyle bakacak olursak Müslüman ülkelerde yapılan eylemler, mitingler, protestolar bizlere güç verdiği gibi sevindiriyor fakat tam istediğimiz düzeyde değil. Gazze’de müslümanlar bir bedel ödüyorsa bütün bir ümmet olarak da böyle bir bedeli göze almamız lazım. Çünkü bu savaş apaçık belli ki islama ve müslümanlaradır. Burada beklentilerimiz ümmetin de karşımızdaki düşman toplulukların bizlere davrandığı gibi bir olmaları gerekir. Onlar öyle davranıyorlar. Onlar kendilerini gizlemeden saklamadan açık açık bütün platformlarda saldırabiliyorlar. Vuracağız, dağıtacağız, Gazze’yi yıkacağız gibi kelimeleri çok rahat sarf edebiliyorlar. Bütün desteklerini verdikleri gibi bunu fiiliyata dökebiliyorlar. Tüm dünya Müslümanları olarak bizim de yapmamız lazım. Dünya kamuoyunda büyük bir baskı oluşturmamız lazım. Öyle bir baskı oluşturmamız lazım ki bu durum Gazzeli Müslümanlara bir can suyu gibi olmalı.  Karşı taraf tüm platformlarda çalışma yapıyor. Medyanın her türlüsünde bizlerde sesimizi yükseltmemiz lazım. Kimin hangi alanda uzmanlığı varsa o alanda çalışmalı ve sesi gür çıkmalı. Filistin’de yaşanlar gündeme getirilmelidir. Yeni yeni sesimiz çıkmaya ve gürleşmeye başladı. Artarak devam etmeli. Allahın izniyle çalışmak isteyen tüm kardeşler uzak demeden dünyanın her tarafından desteklerini bir şekilde verebilirler. Gazze ve Kudüs davasını kendilerine dava edinmeleri gerek. Bu yükü sadece Filistin halkına yüklemek yetmez yetmiyor da.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve tüm hükümet adeta çırpınıyorlar. Bu ilgiyi nasıl görüyorsunuz?

Bizim Türkiye devleti ve halkıyla kardeşliğimiz yeni bir şey değil. Yıllara dayanan bir kardeşliğimiz ve dostluğumuz  Osmanlıdan kalma ortak bir bağımız var. Filistin her zaman R.Tayyip Erdoğan için kırmızı çizgi olmuştur. Bunu gayet iyi biliyoruz. Bu bize büyük bir güç katıyor. Bunu da açık açık dünya ya duyurmuştur. Uluslar arası arenada en güçlü ses Erdoğan’ın sesidir.  Açıkça belli ki İsrail ve ABD’nin hedefi İslam, müslümanlardır. Burada savunma adına daha güçlü bir duruş sergilemek gerek. ABD Başkanının Türkiye’ye karşı sarfettiği sözleri ve politikaları bellidir. Hepimiz duyduk. Adamlar açıktan oynuyor.

Birde şunu belirtmek lazım Amerika Filistin için attığı adımlarda rezil oldu. Bu durumu Türkiye ve diğer müslüman ülkeler iyi değerlendirmeli diye düşünüyorum.

Emine Erdoğan hanımefendi Filistin’de ki yetim ve yaralı çocukların Türkiye’ye getirilmesi çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu tür adımlar yabancı olduğumuz adımlar değil. Sayın Emine Erdoğan’ın eşi gibi kendisinin de  Filistin’e karşı olan sevgisine ve ilgisine şahitlik ediyoruz. Eşinden geri kalan bir yanı yok. Ne zaman Filistin için bir çalışma olacaksa en başta görüyoruz. Geçtiğimiz yıllarda Meryem isminde yaralı bir kızımızı tedavisini yaptırmak için getirmiştik “Hepimiz Meryemiz” adında burada programlar yapılmıştı. Düzenlenen programda açılış konuşmasını da Emine hanım yapmıştı.

Filistinli ve dünya üzerinde ki sanatçılar, gazeteciler, yazarlar, şairler de desteklerinden memnun musunuz? Bu günlerde biraz daha yüksek perdeden sesleniyorlar?

Filistinli veya İslami ve insani hassasiyet taşıyan sanatçılar, gazeteciler, şair, yazarlar, siyasetçilerin seslerini yükseltmesi hem bizleri hem halkımızı sevindiriyor ve yüreklendiriyor. Onların bu destekleri davaya bir hizmettir. Değişik alanda hizmet veren sanatçılar ülkelerinde bizlere destek verdiler. Güfteler yazıldı, besteler yapıldı. Ezgiler, marşlar üretildi. Şiirler, yazılar yazıldı. Gazeteci arkadaşlar yaşananları dünya gündemine göstermek, duyurmak için çalışıyorlar. Çoğu bu yolda can verdi. Tüm ailesini kaybeden bir gazeteci kardeşimiz acısını bastırarak görev yerine döndü ve olayları can pahasına aktarmaya devam ediyor. Karşı taraf bu konuda daha başarılı ama çok şükür Müslümanlarda bu alanda sesleri yükselmeye başladı. Sosyal medyayı iyi kullananlar da bu yolda çok iyi hizmet veriyorlar. Allah hepsinden razı olsun. Hep birlikte bir savaş veriyoruz.

Elhamdülillah. Böyle bir bilinç oluşmaya başladı. Bu nasipten bereketten faydalanmak gerek. Gerek siyasi alanda, gerek bilim, sanat, spor, kültür ve ticaret alanında susmamak ve haklı davanın arkasında durmak lazım. Gazze’de ki müslümanların buna çok ihtiyaçları var.

Bu aşamalarda Filistin Vakfı olarak sizler neler yapıyorsunuz?

Filistin Vakfı kurulduğundan bu yana bütün çalışması Filistin için oldu. Gerçekleştirdiği çok sayıda projemiz var. Sağlıkta, eğitimde, tarımda, kalkınma da ve birçok alanda çalışmalar yapıyor. Şu aşamada Filistin için en büyük çalışmaları yapan bir kuruluşuz elhamdülillah. Genelde kalıcı ve yararlı projeler yapmaya çalışıyoruz. Bir örnek verecek olursak zeytin ağacı projesi. Filistin de diktiğimiz binlerce zeytin ağaçları orada ki müslümanların hem tüketimi hem kalkınması için büyük faydalar sağladı. Açtığımız kuyular en zor zamanlarda ilaç gibi geldi. Çünkü İsrail suları ve kanalları kesti. Bu aşamada bizim kuyular imdada yetişmiş oldu. Özellikle acil yardım çalışmalarına ağırlık verdik. Sıcak yemekten tutunda, gıda kolilerine, yakıtlara, acil hastane malzemelerine kadar ihtiyaç var. Sağlıkta, eğitimde ve birçok alanda her türlü çalışmalarımız devam ediyor ve etmeye devam edeceğiz. Bu aşamada çok sayıda sivil toplum teşkilatlarının da desteğini görüyoruz.

Türkiye’de ki sivil toplum teşkilatlarıyla koordine misiniz?

Tabii ki Türkiye’de ki sivil toplum kuruluşlarıyla yakın temastayız. İlişkilerimiz iyi bir seviyede ilerliyor. Özellikle İslami hassasiyeti olan kuruluşlar Filistin’le ilgili çalışmalarını kesintisiz devam ettirdiler. Bazı büyük kurumların bizzat Filistin’de Gazze’de temsilcilikleri var. Çalışmaları kesintisiz devam ediyor.