Filistin vakfı Başkanı Zeki Abdullah İbrahim Ararawi: 'Akan şehit kanları uyanışa vesile olur inşaAllah'
Filistin’de tüm dünyanın gözü önünde katliam gibi bir savaş var. Dünya üzerindeki vicdan sahibi kitle ayağa kalkarken maalesef bu duruma kör ve sağır olanlar var. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve kurmayları ilk günden beri büyük bir diplomasi içindeler. Akan kanın durması ve büyük bir barışın olması için uğraşıyorlar.
Gazze de yaşananları iyi bilen ve takip eden Filistin Vakfı Başkanı Zeki Abdullah İbrahim Ararawi süreci ve son durumu konuştuk.
Bize
Filistin’de ki son durumu anlatabilir misiniz?
Öncellikle verdiğiniz bu ehemmiyetten ötürü sizlerden
Allah razı olsun. Şunu da özellikle belirtmek isteriz ki Filistin davası sadece
Filistinlilerin davası değildir. Dünya üzerinde ki müslümanların davası olmalıdır.
Günümüzde yaşananları günümüzün meselesiymiş gibi
bakmamak lazım. Burada uzun yıllardır mücadelesi verilen bir dava vardır. 70
yıldır bu zalim ve diktatör rejim müslümanlara fiziki ve manevi olarak
saldırılarını devam ettirmektedir. İşgallerini sürdürdükleri gibi ahlaken
asimile etmeye yozlaştırmaya çalışıyor. Müslüman çocukların üzerinde her türlü
kötülüğü yürütüyorlar. Aynı zamanda sürekli öldürüyorlar ve sürgünlere
gönderiyorlar. İşkenceler gerçekleştiriyorlar.
Mescidi
Aksaya yönelik saldırılar sabırları taşırdı değil mi?
Tüm kötü muamelelerine rağmen Mescidi Aksaya’a yönelik
işgal politikaları kesinlikle görmezden gelinemez, affedilemez ve kabul
edilemez. Bununla birlikte oradaki uzun yıllardır kadınların ve çocukların
öldürülmesi ve birçok kötülüklere maruz kalması affedilemez bir durum.
Elbette anlatılan tüm bu durumların karşılığında
Müslümanların da adım atması gerekiyordu. Ve bunun dışında da kardeşlerimizin
içeriden almış oldukları bilgiler vardı. İsrail tüm gücüyle kardeşlerimize
saldıracaktı. Bu çok net bilgiydi. Böyle bir durumun yaşanacağını bekliyorduk.
Müslümanlar onların beklemediği bir anda daha önce davranmış oldu.
Dünya
bizlere yapılanları görmezden geliyor
Şimdi burada yıllar boyunca şehit düşmüş, öldürülmüş ya
da hayatını kaybetmişlerin dışında İsrail zindanlarında 5 binden fazla esir var
ve bunlar suçlu esirler değil sırf Filistinli olduklarından dolayı tutuklanan
esirlerdir. Bu durum yıllardır açık açık olmasına rağmen dünyadan çok fazla ses
çıkmadı. Zindanlarda 50 yıldır esir olarak kalanlar var. Onca yıldır
kalmalarına rağmen ne sesleri duyuldu ne de görüldüler. Bu büyük bir zulümdür.
Birkaç gündür 250 ye yakın İsrail esiri oluştu. Hemen dünya ayağa kalktı. 2007 yılından beridir de Filistin zaten bir
cezaevi gibiydi. Tamamen etrafı çevrilmiş bir açık cezaevi gibi. Bir tarafı
işgal güçleri tarafından tutulmuş kapatılmış diğer tarafı da işgal güçlerine
tabii olan onlara hizmet eden kurum ve kuruluşlar tarafından kontrol ediliyor.
Gazze’den
hepimizi üzen haberler, görüntüler geliyor.
Burada tüm Müslüman kardeşlerden istediğimiz dualarını
eksik etmesinler. Yapabilecekleri konularda ne yapabiliyorlarsa onu yapsınlar.
Bunun dışında özellikle şunu da söylemek isterim.
Savaş nasıl başladı, nasıl gelişti, nasıl ilerledi bunu
da iyi düşünsünler. Bu durum iyi okunması lazım. İyi okunmasa yanlış yorumlar
yapılabilinir.
O
kadar gizli bir saldırı nasıl gerçekleşti?
Bu savaş Filistinliler tarafından atılması gereken bir
adımdı. Onlar zaten bize saldıracaklardı. Kardeşlerimiz kendi imkanlaryla
hazırlıklarını yaptılar atağa geçtiler. Oradaki kardeşlerimiz olur mu olmaz mı
diye bir düşünceye takılmadılar. Allahın yardımına sığındılar. Biz
yapabildiğimiz kadarıyla sorumluyuz. Güçlerimizin denk olmadığını biliyoruz.
Ama Allahın yardımı olduğunu da biliyoruz. Herkesin bahsettiği o duvarın
aşılamaz olduğunu hiç düşünmediler. Sinyallere, teknolojik silahlara rağmen
yapıldı. Bu Allahın bir rahmetiydi.
Kozmik
odalarına girilmiş oldu
Kardeşlerimiz tüm dünyanın yattığı saatlerde çok gizli
bir atağa katlılar. O kadar gizli ki görevli asker bile bilmiyor. Karadan,
havadan, denizden bir anda önceden belirlenmiş noktalara roket saldırısı
yaptılar. Bu noktalar kesinlikle halkın olduğu noktalar değildi. Karakollar ve
stratejik merkezlerdi. Bu noktalarda 10 bin İsrail askeri vardı. İlk saatlerde
ciddi dokümanlar ele geçirildi. Ajanların listeleri de ele geçirildi. Kimler
muhbirleştirilmiş hepsi var. Yani kozmik odalara girildi. Bu ajanlık
faaliyetlerini yürüten kurumlar da ortaya çıktı. Kim bunları eğitiyor, kim
takip ediyor, kim koordine ediyor hepsi ortaya çıkmış oldu. Saldırılarda çok
asker esir alınmış oldu. Bundan kimsenin haberi yoktu. Karşı tarafın
yöneticileri bütün bunları haberlerde görmüş oldu. Kardeşler muazzam bir akılla
ve stratejiyle hareket etmişlerdi. Ve kimsenin haberin olmadan yapıldı. İsrail
burada çok özel askerlerini kaybetti. İsrail en çok buna bozuldu.
Burada kesinlikle rahmani desteği göz ardı etmemek
lazım. O kısıtlı imkanlarla bütün bunları yapabilmek Allahın takdiridir.
O
gün oraya giden tüm askerler hafızdı
Şunu Müslümanların bilmesini isterim o gün oraya giden
tüm mücahitlerimiz tümü hafızdı. Özel seçilmişlerdi. Hepsi Kur’an-ı biliyor ve
yaşıyordu. Orada şehit düşen Hamza isminde bir hafızımız operasyona çıkmadan
bir saat önce anne babasına geliyor ve tam olarak bilmiyorum ama bizleri göreve
göndereceklerini hissediyoruz ama ne olduğunu bilmiyoru diyor. Babası ne olursa
olsun bizim başımızı öne eğdirme diyor. Annesi saçlarını tarıyor, güzel kokular
sürüyor, güzel elbiseler giydirerek gönderiyor.
Rahmani
bir destek olduğuna inanıyoruz
Doğruluğundan, ilminden sözünden emin olduğumuz bir
kardeşimiz anlatıyor. Silahımdan bir kurşun çıkmasına rağmen 10 ayrı yerden ses
çıkıyordu diyor.
Yine bir kardeşimiz de ben ömrümde hiç elime bomba
almamışken attığım her bomba düştüğü yerin haricinde çok farklı yerleri de
tahrif ediyordu diye anlatıyor. Yine sözündün devamında şöyle diyordu. Sanki
bizden önce birileri alana girmiş ve hepsini dövmüş ve talan etmiş gibiydiler.
Biz burada inanıyoruz ki Allahın melekleri bize yardım etmişti. Biz buna
yürekten inanıyoruz. Biz o gün bu şekilde muvaffak olduk.
Kudüs
Filistin’in başkenti olmaya devam edecek mi? Mescidi Aksa’da Cuma namazı
kılınmaya devam edecek mi?
İnşallah. Başta şunu dememiz lazım. Zafer Allahın
elindedir. Onu hakketmek için çaba göstermemiz lazım. Bu konu da ayeti kerime
de Allahın vaadi var. Buna inanıp iman ediyoruz. Mescid-i Aksa kurtuluşa
ermeyince kıyametin kopmayacağını bildiren hadisler var. Hatta biran gelecek ki
taşlar, ağaçlar arkamızda Yahudi var diye seslenecek. Allahın izniyle bu
hadislere inancımız tam. Ayet ve hadisler bize müjde veriyor.
Bu
İslam ile küffarın savaşıdır
Burada bizler Müslüman olarak dirayetli durmamız lazım.
Güçlü durmamız lazım ki müjdeye erişebilelim. Hiçbir şey sebepsiz olmaz. Bunu
da bilmemiz lazım. Gazze de 2,5 milyon Müslüman karşı taraftaki 2,5 milyar insanla
mücadele edemez. Karşı tarafın olduğu gibi Müslümanların da birlikte hareket
etmesi lazım. Bu İslam ile küffarın savaşıdır. Bütün Müslümanlar bu şuurda
olması lazım. Burada küffarın başı İsrail’dir. Müslümanlarda bir olursa Kudüs
Filistinin başkentki olmaya devam ettiği gibi Mescid-i Aksa’da da namaz
kılınmaya devam eder. İnşallah yakında hep birlikte Mescid-i Aksa’da namaz
kılarız.
Allah tekrar sizden razı olsun. Şunu tekrar etmek
istiyorum. Gazze’de ki kardeşlerimize, Allah güç, kuvvet, sabır versin. Sizin
nezdinizde Türk halkına şükranlarımızı sunuyoruz.
Akan
şehit kanları uyanışa vesile olur inşallah
Son olarak şunu demek istiyorum. Biz Müslüman
insanlarız. Kadere hayr ve şerre inanıyoruz. Allah her insanı yaratmandan önce
ölüm saatini de belirlemiştir. Gazzede şehid olanlar savaş olmasa da o vakit ve
saate öleceklerdi. Bunlar farklı sebeplerle olabilirdi. Allah onlar için şehitlik
makamını seçmiş. Onlara bir kayıp olarak bakmamak lazım. Onlar dünya
imtihanlarını başarıyla tamamladılar. Bu insanlar kan dökerek can vererek
inşallah Müslümanların uyanışına vesile oldular.
Festival
yapan guruba saldırı düzenlendi algısı doğru mu?
Kesenlikle böyle
bir şey söz konusu bile değil. Böyle bir durum asla ve asla hiç yaşanmadı. Bunu İsrail saldırılarının altını doldurmak
ve dünyaya bir gerekçe sunmak adına yaptı. Saldırılarını meşrulaştırmak için
Hamas, kadın ve çocuk öldürüyor algısını yaydı. Böyle bir imaj çizmeye çalıştı.
Hamas kesinlikle her hangi bir festivale saldırmadı. Sonradan zaten böyle bir şeyin olmadığı
ortaya çıkan görüntülerden de anlaşılmıştır.
Dünya
Müslümanlarının ilgisini nasıl görüyorsunuz. Protestolar, mitingler yapılıyor
bu yeterli mi sizce?
Tabii ki. Az evvelde dediğim gibi Filistin de
yaşananlar sadece Filistinlilerin meselesi değil. Yine altını çizerek
söylüyorum tüm müslümanların meselesidir. O şekilde hareket edilmesi gerekir.
Böyle bakacak olursak Müslüman ülkelerde yapılan eylemler, mitingler, protestolar
bizlere güç verdiği gibi sevindiriyor fakat tam istediğimiz düzeyde değil.
Gazze’de müslümanlar bir bedel ödüyorsa bütün bir ümmet olarak da böyle bir
bedeli göze almamız lazım. Çünkü bu savaş apaçık belli ki islama ve müslümanlaradır.
Burada beklentilerimiz ümmetin de karşımızdaki düşman toplulukların bizlere
davrandığı gibi bir olmaları gerekir. Onlar öyle davranıyorlar. Onlar
kendilerini gizlemeden saklamadan açık açık bütün platformlarda
saldırabiliyorlar. Vuracağız, dağıtacağız, Gazze’yi yıkacağız gibi kelimeleri
çok rahat sarf edebiliyorlar. Bütün desteklerini verdikleri gibi bunu fiiliyata
dökebiliyorlar. Tüm dünya Müslümanları olarak bizim de yapmamız lazım. Dünya
kamuoyunda büyük bir baskı oluşturmamız lazım. Öyle bir baskı oluşturmamız
lazım ki bu durum Gazzeli Müslümanlara bir can suyu gibi olmalı. Karşı taraf tüm platformlarda çalışma
yapıyor. Medyanın her türlüsünde bizlerde sesimizi yükseltmemiz lazım. Kimin
hangi alanda uzmanlığı varsa o alanda çalışmalı ve sesi gür çıkmalı. Filistin’de
yaşanlar gündeme getirilmelidir. Yeni yeni sesimiz çıkmaya ve gürleşmeye
başladı. Artarak devam etmeli. Allahın izniyle çalışmak isteyen tüm kardeşler uzak
demeden dünyanın her tarafından desteklerini bir şekilde verebilirler. Gazze ve
Kudüs davasını kendilerine dava edinmeleri gerek. Bu yükü sadece Filistin
halkına yüklemek yetmez yetmiyor da.
Cumhurbaşkanımız
Recep Tayyip Erdoğan ve tüm hükümet adeta çırpınıyorlar. Bu ilgiyi nasıl
görüyorsunuz?
Bizim Türkiye devleti ve halkıyla kardeşliğimiz yeni
bir şey değil. Yıllara dayanan bir kardeşliğimiz ve dostluğumuz Osmanlıdan kalma ortak bir bağımız var.
Filistin her zaman R.Tayyip Erdoğan için kırmızı çizgi olmuştur. Bunu gayet iyi
biliyoruz. Bu bize büyük bir güç katıyor. Bunu da açık açık dünya ya
duyurmuştur. Uluslar arası arenada en güçlü ses Erdoğan’ın sesidir. Açıkça belli ki İsrail ve ABD’nin hedefi
İslam, müslümanlardır. Burada savunma adına daha güçlü bir duruş sergilemek
gerek. ABD Başkanının Türkiye’ye karşı sarfettiği sözleri ve politikaları
bellidir. Hepimiz duyduk. Adamlar açıktan oynuyor.
Birde şunu belirtmek lazım Amerika Filistin için attığı
adımlarda rezil oldu. Bu durumu Türkiye ve diğer müslüman ülkeler iyi
değerlendirmeli diye düşünüyorum.
Emine
Erdoğan hanımefendi Filistin’de ki yetim ve yaralı çocukların Türkiye’ye
getirilmesi çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu tür adımlar yabancı olduğumuz adımlar değil. Sayın
Emine Erdoğan’ın eşi gibi kendisinin de
Filistin’e karşı olan sevgisine ve ilgisine şahitlik ediyoruz. Eşinden
geri kalan bir yanı yok. Ne zaman Filistin için bir çalışma olacaksa en başta
görüyoruz. Geçtiğimiz yıllarda Meryem isminde yaralı bir kızımızı tedavisini
yaptırmak için getirmiştik “Hepimiz Meryemiz” adında burada programlar yapılmıştı.
Düzenlenen programda açılış konuşmasını da Emine hanım yapmıştı.
Filistinli
ve dünya üzerinde ki sanatçılar, gazeteciler, yazarlar, şairler de
desteklerinden memnun musunuz? Bu günlerde biraz daha yüksek perdeden
sesleniyorlar?
Filistinli veya İslami ve insani hassasiyet taşıyan
sanatçılar, gazeteciler, şair, yazarlar, siyasetçilerin seslerini yükseltmesi
hem bizleri hem halkımızı sevindiriyor ve yüreklendiriyor. Onların bu
destekleri davaya bir hizmettir. Değişik alanda hizmet veren sanatçılar ülkelerinde
bizlere destek verdiler. Güfteler yazıldı, besteler yapıldı. Ezgiler, marşlar
üretildi. Şiirler, yazılar yazıldı. Gazeteci arkadaşlar yaşananları dünya
gündemine göstermek, duyurmak için çalışıyorlar. Çoğu bu yolda can verdi. Tüm
ailesini kaybeden bir gazeteci kardeşimiz acısını bastırarak görev yerine döndü
ve olayları can pahasına aktarmaya devam ediyor. Karşı taraf bu konuda daha
başarılı ama çok şükür Müslümanlarda bu alanda sesleri yükselmeye başladı.
Sosyal medyayı iyi kullananlar da bu yolda çok iyi hizmet veriyorlar. Allah
hepsinden razı olsun. Hep birlikte bir savaş veriyoruz.
Elhamdülillah. Böyle bir bilinç oluşmaya başladı. Bu
nasipten bereketten faydalanmak gerek. Gerek siyasi alanda, gerek bilim, sanat,
spor, kültür ve ticaret alanında susmamak ve haklı davanın arkasında durmak
lazım. Gazze’de ki müslümanların buna çok ihtiyaçları var.
Bu
aşamalarda Filistin Vakfı olarak sizler neler yapıyorsunuz?
Filistin Vakfı kurulduğundan bu yana bütün çalışması
Filistin için oldu. Gerçekleştirdiği çok sayıda projemiz var. Sağlıkta, eğitimde,
tarımda, kalkınma da ve birçok alanda çalışmalar yapıyor. Şu aşamada Filistin
için en büyük çalışmaları yapan bir kuruluşuz elhamdülillah. Genelde kalıcı ve
yararlı projeler yapmaya çalışıyoruz. Bir örnek verecek olursak zeytin ağacı
projesi. Filistin de diktiğimiz binlerce zeytin ağaçları orada ki müslümanların
hem tüketimi hem kalkınması için büyük faydalar sağladı. Açtığımız kuyular en
zor zamanlarda ilaç gibi geldi. Çünkü İsrail suları ve kanalları kesti. Bu
aşamada bizim kuyular imdada yetişmiş oldu. Özellikle acil yardım çalışmalarına
ağırlık verdik. Sıcak yemekten tutunda, gıda kolilerine, yakıtlara, acil
hastane malzemelerine kadar ihtiyaç var. Sağlıkta, eğitimde ve birçok alanda
her türlü çalışmalarımız devam ediyor ve etmeye devam edeceğiz. Bu aşamada çok
sayıda sivil toplum teşkilatlarının da desteğini görüyoruz.
Türkiye’de
ki sivil toplum teşkilatlarıyla koordine misiniz?
Tabii ki Türkiye’de ki sivil toplum kuruluşlarıyla
yakın temastayız. İlişkilerimiz iyi bir seviyede ilerliyor. Özellikle İslami
hassasiyeti olan kuruluşlar Filistin’le ilgili çalışmalarını kesintisiz devam
ettirdiler. Bazı büyük kurumların bizzat Filistin’de Gazze’de temsilcilikleri
var. Çalışmaları kesintisiz devam ediyor.