Fukarayı korurdu, saymadan verirdi -KALIR BİR-
Hani’’kara haber tez ulaşır’’derler ya!
Evet,
yine öyle oldu. Kara haber tez ulaştı. Adeta elim ayağıma dolaştı. Tarsus Hal
Camii İmam-hatibi Yılmaz Karaman hocam’ ’Mustafa Güney ağabey sizlere ömür’’ dediğinde
kahvaltı sofrasındaydım. Bir anda gözlerim buğulandı, kelimeler boğazımda
düğümlendi, adeta elimden, ayağımdan can kesildi.
‘’
İnnalillahi ve İnna İleyhi Raciun’’ayetini okuduktan sonra şairin şu dizeleri
döküldü dilimden:
‘’Gelir
bir bir, gider bir bir, kalır bir
Gelen
gider, giden gelmez, kalır bir’’
-HEY
GİDİ GÜNLER-
Mustafa
Güney Ağabeyin vefat haberi beni yıllar öncesine götürdü.
Evet,
28 Şubat’ın o sisli ve puslu atmosferinde 2000 yılına doğru endişeli adımlarla
yürüdüğümüz günlerdi. Rüzgar çok sert bir şekilde karşıdan esiyor. Bizi sallasa
da savuramıyordu. Çünkü biz o günlerde el ele, gönül gönüle, omuz omuzaydık. Hepimiz
birimiz, birimiz hepimiz için yaşardık. Birbirimizi birgün görmesek duramazdık.
O günlerde aramıza henüz makam, mevki, servet ve şöhret duvarları örülmemişti. O
günlerin Tarsus’u bir başka güzeldi. Caminur mahallesinde bulunan Abacı İşhanı
fikri, siyasi ve kültürel hareketliliğin merkezi,tahammül ahlakı ve birlikte
yaşama kültürünün mektebiydi.
Abacı
İşhanı üçüncü katında bir yer vardı: ’’Mizan Tavukçuluk’’
Mizan
Tavukçuluk tam bir cazibe merkeziydi. Burası sadece bir şirket değildi. Bir
ilim meclisi,bir dostlar kıraathanesi, bir siyaset akademisi ve bir gönül
sofrasıydı.
İşte
vefatı ile sevenlerini ve sevdiklerini derin bir teessüre gark eden Mustafa
Güney ağabey de bu mekanın sahibiydi.
-SERTTİ,MERTTİ,CÖMERTTİ-
Karadeniz’den
Akdeniz’e, Rize’den Tarsus’a göç eyleyerek zamanla sadece Tarsus’un değil
Çukurova Bölgesi’nin hatta Türkiye’nin sayılı iş adamları arasına giren Mustafa
Güney ağabey sert mizaçlı bir kişiydi.
Fakat
söz konusu fukara olduğunda Mustafa Güney ağabeyin dili ve yüreği son derece
yufka ve yumuşak idi. Fevkalade mert idi. İçi ile dışı arasında hiç mesafe
yoktu. İşine geldiği gibi değil, içinden geldiği gibi konuşurdu.
Mustafa
Güney Ağabeyin cömertliği dillere destan idi. Hiç mübalağa etmiyorum, o tam bir
infak kahramanıydı. Gariban dostu, fukara babasıydı. İhtiyaç sahiplerine
kasası, kesesi ve sofrası ardına kadar açıktı.
Nice
iller gezdim, nice zenginler gördüm fakat Mustafa Güney ağabey gibi hayırseveri
pek görmedim.
ESTERGON
KALESİ GİBİYİM
Mustafa
Güney ağabey sıradan bir iş ve siyaset
adamı değildi. Bilakis o son derece sıradışı bir karaktere sahip halis mulis
bir dava adamıydı.
Hak
bildiği yolda hiçbir engel onu yıldıramadı. Kendisini hep dertli, gayretli, ümitli
ve istikametli görmüşümdür. Bu özelliklerinden dolayı etrafına hep pozitif
enerji verirdi. Ülkemizin ve şirketinin hayli zor günler yaşadığı o kriz
günlerinde bile kendisine ‘’Nasılsınız?’’ diye soranlara hep şu cevabı verirdi:
‘’Estergon
kalesi gibiyim,elhamdülillah’’
Mustafa
ağabey aynı zamanda çok nüktedan bir
kişiydi. Ülkemizin 2001 yılında yaşadığı derin ekonomik krizi tek cümle ile
şöyle özetlemişti:
‘’Hava
soğuk, ateş zayıf’’
Mustafa
Güney ağabeyin ülke çapında tanınan bir işadamı olmasına rağmen kendisini sık
sık yalın ayak tavukçu olarak nitelendirmesi de onun mütevaziliğine güzel bir
örnek olsa gerek. Bir türkü tutturur, herşeyi unuttururdu. Mustafa Güney ağabey
ile yıllarca bir arada bulunduk. Kendisini birgün olsun hüzünlü görmedim. O her
zaman güler yüzlü, neşeli ve şakacıydı. Bulunduğu meclislerde can sıkıcı
olaylar ve tartışmalarla ne zaman tansiyon yükselecek olsa Mustafa Güney ağabey
o güzel sesiyle bir Karadeniz türküsü tutturur, herkese her şeyi unuttururdu.
KİMSEYİ
AYIRMADI
Evet,
Mustafa Güney ağabey geleceği geleneğinde gören bir siyaset adamıydı. Yani onun
bu manada bir görüşü ve duruşu vardı, fakat o kesinlikle bütün Müslümanları bir
bütün olarak düşünür, hiçbir vakıf, dernek ve cemaati yanımızda yada karşımızda
diye bölmezdi, ayırmazdı. Mizan tavukçuluğa bütün İslami dergi ve gazeteler
gelirdi. Mustafa Güney ağabey İslam’a hizmet eden herkese gücü nispetinde
destek olurdu. Onun bu engin ufku bütün hayırseverlere örnek olacak bir kıvamda
bulunuyor
HAFIZLARA
HASTAYDI
Mustafa
Güney ağabeyin hiç unutamayacağım yönlerinden biri de alimlere olan hürmeti ve
hafızlara olan hayranlığıdır. O ticari hayatının sekteye uğradığı döneme kadar
etrafından ilim adamları ve hafızları biran olsun eksik etmedi. Bu hususta
dönemin Tarsus Özel Bahşiş ve Merkez Kur’an kurslarında uzun yıllar müdürlük
yapan Ahmet Sarman hocamın anlatacağı
hayli hatıra olduğu kanaatindeyim.
AMEL
DEFTERİ AÇIK KALACAK
Evet,
her fani gibi Mustafa Güney ağabeyinde ömür kitabı ölüm mührü ile mühürlenerek
kapandı. Fakat şahitliğimiz odur ki İnşallah amel defteri hep açık kalacak. Ne
mutlu ona ki sayısız camii, kuran kursları ve imam hatiplerde tuğlası var. Babalık
ettiği fukaradan aldığı duası var, gök kubbede bıraktığı hoş bir sedası var.
Muhterem
başkanım, değerli ağabeyim!
ALLAH
rahmet eylesin. Menzilin mübarek, mekanın cennet olsun. Biz senden razıydık, Rabbimde
senden razı olsun. Rabbim senin gibi hayırsever dava adamlarını başımızdan ve
yanımızdan eksik etmesin.