Gelecek nesli kim düşünüyor?
Hep bize okullarda öğretilen nedir? Çocuklar, gençlik bizim geleceğimizdir. Bir toplumun geleceğini o toplumun gençlerine bakarak tahmin edebilirsiniz.
Peki, biz "geleceğimize yatırım yapıyoruz" diyerek
aslında neye yatırım yapıyoruz? Yoksa banka hesaplarına mı yatırım yapıyoruz :
Hele şu kredi borcunu bitireyim. Hele çocukların her birine hem Türkiye'de hem
de Belçika'da bir ev alayım diye mi uğraşıyoruz?
Eğer öyleyse biz sadece stokculuk yapıyoruz.
Allah (CC) ile yüz
yüze gelmemiz muhakkaktır.
Bu karşılaşma gerçekleştiğinde *Rabbim benim dört evladım
vardı, hepsine de birer daire aldım, banka hesaplarına da şu kadar euro
yatırdım" dediğimiz zaman Rabbimiz bize "hmm İyi, aferin. İyi
yapmışsın, hadi gir cennete" mi diyecek....
Sizce....
Çok değerli anne babalar
Belçika'da sizlerle iç içe beş yıl geçirdim. Sokak sokak özellikle
Liege, Ghent, Brüksel, Charlereoi şehirlerini gezdim. Çayınızı, çorbanızı içtim
ve aile yapısını yakından gördüm. Genelleme yapmak istemem ama görünen manzara
hiç de iyi değil.
Brüksel'de, özellikle yabancıların ağırlıkta oldukları
mahallelerin sokakların bu tüplerden geçilmediği bazı makalelerde, gazete
haberlerinde yazıyor. Bizim gençlerimiz
de dahil, genel olarak gençler bu gaz tüpü uyuşturuculuğuna batmış durumda.
Acil çözüm nedir? Acil çözüm manevi eğitime önem vermektir.
Sevgili anne ve babalar! Gelin çocuklarımıza manevi
terbiyenin önemini anlatalım. Onlara zaman ayıralım. Para nasılsa kazanılır ama
bir evlat zehirlendikten sonra, yitirildikten sonra nasıl tekrar kazanılır.
Çocuklarımızı örnek insanlarla tanıştıralım, günümüze kadar
gelen Mevlana, Nasreddin Hoca, Hacı Bektaş-i Veli, Hacı Bayram Veli, Aziz
Mahmud Hüdayi Hazretleri gibi pek çok insanın hayatına dokunmuş (dokunmaya
devam eden) o gönül dostlarını anlatalım. Anlatanları dinletelim.
Sizleri de haklısınız. Yokluktan geldiniz, bir tahta bavulla
geldiniz. Ama artık bunlar geride kaldı.
Bunları unutmayacağız ama geleceğe de bakacağız. Zira, artık kaç nesil büyüdü ve buralı oldu.
İşte birkaç öneri:
-Çocuklarımızın okullarına gidelim sınıf öğretmenleri ile
konuşalım, tanışalım, yüzümüz gülsün.
-İkram edelim. Unutmayın Hz Peygamber (s.a.v.) ikram ediniz,
ikram kişinin kalbini yumuşatır diyor.
- Özellikle babalar, erkek ve kız ayrımı yapmadan
çocuklarınızla dolu dolu vakit geçirin. Az da olsa dolu dolu olsun 1 saat olsun
her çocuk için ve yüzüne bakarak konuşun. Beraber ortak etkinlik yapın.
-Çocuklarımız günde 10 dakika sesli Türkçe kitap okusunlar.
Sonra Fransızca(veya Flamanca/Almanca)
konuşsunlar sesli kitap okusunlar ki kelimeler hafıza da kalsın. Konuştukları
dil ne Türkçe ne de yaşadıkları ülkenin dili. Her birinden biraz aşure gibi dil
olmaz.
- Manevi eğitime önem verelim dedik. Nasıl? Onlarla birlikte
her hafta bir manevi önderi tanıyalım. Ülkemizde yetişen gönül adamlarından
Yunus Emre, Eminr Sultan gibi yüzlerce örnek olmuş insanlar var. Hatta sevgili
anne babalar sizler hangi şehirde doğdu iseniz Türkiye'de o şehrin manevi
önderini de tanıtın. Çorum'da sahabeleri G.Antep'de Şahinbeyi, K.Maraş'da
Ukkaşe hazretlerini. Konya'da Sadrettin Konevi, Manisa'da Ahmed Şemseddin
Marmaravî, gibi.
Kısaca değerli kardeşlerim bu satırları yazarken içim
yanıyor sizin gibi. Sizin çocuklarınız da benim çocuklarım. Liege'de Kare denen
sokağı biliyorsunuz. Oradan geçerken gördüklerim çok üzücü.Gelin bu yazıyı
okuyan siz değerli kardeşlerimiz biraz düşünelim beraber, bende dahil elimden
geleni yapıyorum. Sizinle birlikte gücüm yettiğince de hazırım çözüm için.
Aslında çözüm basit. Daha çok vakit geçirmek ve çocuklarımıza SENİ SEVİYORUM
demek...
Hesabına para yatırmak değil. Seni sen olduğun için
seviyorum demek.