08 Ekim 2017

Gözden kaçırmayalım

Erdoğan geçtiğimiz günlerde yaptığı bir konuşmada bağımsızlık referandumu yapan Kuzey Irak ve Barzani'ye hitaben şöyle demişti.

“Yarın bir gün global bir kriz olur, bu güçler çeker giderler biz bu bölgede baş başa kalırız.” 

Cümleyi hatırladığımız kadarıyla yazdık ama mealen böyle söylemişti. Nedense cümlenin birinci kısmında sarf edilen “global kriz” meselesi pek kimsenin dikkatini çekemedi. Biz yine bu konuya girmeyeceğiz ama şunu not etmek istedik. Yaz tatili sonrası dünya borsalarında geri dönüşün başladığı Eylül ve Ekim ayı ile birlikte dünya diplomasi ve çatışma trafiği takip edilmesi zor bir hal aldı. Düşmanlar dosta, dostlar düşmana dönüşüverdi.

Cumhurbaşkanı'nın üstü kapalı olarak değindiği global (muhtemelen ekonomik kriz demek istedi) kriz konusunu atlayıp direk çatışma alanına geçelim.

Malumunuz yazın başında bir Katar krizi patlamış ve bu ülke Arap komşuları tarafından ablukaya alınınca yardımına Türkiye ve İran yetişmişti.

1

Ardından bu kez İran meclisi saldırıya uğramış ve saldırıyı IŞID üstlenince her fırsatta Suriye'de Türkiye'yi suçlayan İran'ın Dışişleri bakanı soluğu Ankara'da almıştı.

2

Ardından bu kez de elinde nükleer silah olan dünyanın tek Müslüman ülkesi Pakistan'ın başbakanı FETÖ tipi bir mahkeme darbesiyle görevinden alınmıştı.

3

Domino taşlarının teker teker nasıl devrilmeye çalışıldığı anlaşılsın diye kronolojiyi veriyoruz. Bu olaydan bir süre önce ise Amerika , Asya'nın ve yeni İpek yolu güzergahının en önemli noktalarından biri olabilecek Afganistan'ın üzerine bir atom silahına en yakın (güçteki) bombayı bir gün ansızın bırakıvermişti.

 4

Aynı Amerika üç gün önce Pakistan'ı tehdit etti.

5

“ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Joseph Dunford önceki gün ABD Senatosu Silahlı Hizmetler Komitesi'nde yeni Afganistan stratejisi hakkında senatörlerin sorularını yanıtladı. Dunford, Pakistan istihbarat teşkilatını (ISI) hedef alarak “terör gruplarıyla ilişkisi bana göre ortada” ifadesini kullandı. Dunford'un izinden giden Savunma Bakanı Jim Mattis, “Pakistan hükümeti ve ordusu terörle mücadele ederken başına buyruk davranan ISI (Pakistan istihbaratı) kendi politikalarını yürütüyor” suçlamasını yöneltti. (…)  Pakistan istihbaratına karşı diğer seçeneklere başvurmadan önce Trump yönetiminin Pakistan'la Afganistan'da çalışmayı “bir kez daha” deneyeceğini söyleyerek gözdağı veren Mattis …”

Yani ABD açıktan “bizim stratejimize uyacaksın, kendi başına hareket edemezsin” diyor.

Diğer yandan İran ile varılan nükleer anlaşmanın bozulacağı sinyalleri veriliyor.

6

Trump kendince bu tehditleri bir üst seviyeye çıkardı.

 

7

Suudi Arabistan Rusya ve ABD'de bahşiş dağıtır gibi füze alımları yapıyor.

8

Herkes hesaplar şaştı sanarken, ABD'den gelen haber hesapları şaşırtıyordu.

9

ABD, Suudi Arabistan'a 15 milyar dolar değerinde Bölge Yüksek İrtifa Hava Savunması (THAAD) füze savunma sistemi satışına onay verdiği ve konuyla ilgili olarak Kongreyi bilgilendirdiği belirtildi. Kongrenin itiraz etmemesi halinde söz konusu satışın önünde herhangi bir engel kalmayacak. Rusya'ya giden ilk Suudi Arabistan Kralı olma ünvanına sahip Kral Selman, Putin'le görüşmesinde önemli bir karara imza atmış ve Rusya'dan S-400 füze savunma sistemi almaya karar vermişti. (07.10.2017)

10

Sanki yaz yeterince sıcak geçmemiş gibi ABD ve İsrail'den aldığı akılla Kuzey Irak'ta herkese rağmen Barzani'nin referandum yapması işler iyice çığırından çıkıyordu.

11

Burada bir hatırlatma yapalım.

Amerikalı emekli general Wesley Clark 2007 yılında yaptığı ifşaatlarda şöyle diyordu:

Beş yıl içinde yedi ülkeyi ele geçireceğiz: Irak, Suriye, Lübnan, Libya, Somali, Sudan, İran…"

Generalin söyledikleri çok önemli olduğu için biraz detaylı olarak aktaralım:

“2002'de Kongre'deki tanıklığımda uyardığım konu şuydu: "Eğer bir devlet hakkında endişelenmek istiyorsanız, bu Irak değil, İran olmalıdır". Ancak bu hükümet ve yönetimimiz, Irak için endişelenmek istedi, İran için değil.Nedenini biliyordum çünkü 11 Eylül'ün hemen ardından Pentagon'daydım. 11 Eylül'den 10 gün sonra, Pentagon'a gidip Savunma Bakanı Rumsfeld ve yardımcısı Wolfowitz'i gördüm. Müşterek Karargah'ta daha önce benimle çalışanlara sadece merhaba demek için alt kata indim. Generallerden biri beni içeri çağardı. "Efendim, gelip benimle bir kaç dakikalığına konuşmalısınız" dedi. "Peki, ama çok meşgulsünüz" dedim. " Hayır, hayır" dedi. "Irak'la savaşa girmeye karar verdik".Ya 20 Eylül ya da o sıralardaydı. "Irak'la savaşa mı gireceğiz? Neden?" dedim. "Bilmiyorum" dedi, "Bana kalırsa başka ne yapacaklarını bilmiyorlar". "Peki, Saddam'ı El-Kaide'ye bağlayacak her hangi bir bilgi bulmuşlar mı" diye sordum. "Hayır, o konuda henüz bir şey yok, sadece Irak'la savaşa girmek konusunda karar almış durumdalar" dedi. "Sanırım teröristler konusunda ne yapacağımızı bilmiyoruz ancak iyi bir orduya sahip olduğumuzdan hükümetleri indirebiliriz. Tek sahip olduğun malzeme bir çekiçse, tüm sorunlar birer çiviymiş gibi görünmeli" dedi. Birkaç hafta sonra onu tekrar görmek için gittim, o sıralar Afganistan'ı bombalıyorduk. "Hala Irak'la savaşa girme durumunda mıyız" diye sordum. "Daha da kötüsü" dedi. Masasına uzandı, bir kağıt aldı. 'Bunu az önce yukarıdan aldım' -Savunma Bakanı'nın ofisinden anlamına geliyordu- 'Beş yıl içinde, Irak'la başlayan sonrasında Suriye, Lübnan, Libya, Somali ve Sudan'la devam edip İran'la bitecek yedi ülkeyi nasıl ele geçireceğimizi anlatan bir not.' "Gizli mi" diye sordum. "Evet efendim"dedi. “

O gün bugündür bu ülkelerin başına gelenleri  burada sıralamaya gerek yok. Lübnan ve İran haricinde hepsi halledildi. Aynı general 2015 yılında bir başka ifşaatta bulunuyordu.

12

Siz bu ifşaatı Şii- Sünni savaşı olarak anlayın.

Sıranın kendisine geldiğini anlayan İran, Katar krizi sonrası yumuşayan ilişkiler sonrasında Kuzey Irak krizi ile birlikte Türkiye ile anlaşma yolunu seçiyor ve olayın farkında olduğunun haberleri medyaya yansıyordu.

13

Tıpkı İran gibi Türkiye'de bu ölüm kalım savaşının farkındadır ve yazın sıcak günlerinde bu farkındalığın mesajı verilmiştir. 

 14

Peki Türkiye Kuzey Irak ve Suriye ile meşgulken Ortadoğunun mikrop ülkesi neler planlamaktadır. Son yazılarımızda bu konuya değinmiştik:

15

İsrail: Bölgede yanan her ocak zaten onlar için bir kazançtır. Bunun üzerine herkes burada meşgul iken Golan tepelerini işgal edebilecektir ve altındaki petrol yataklarına el koyabilecektir.”

16

ABD'nin ekonomik çöküşü hakkında defalarca yazı yazdığımız için bu konuya tekrar girmeyelim ama Pasifik bölgesinde olanları da atlamayalım ve daha önce kullandığımız iki üç haberi tekrar hatırlatalım:

17a

18

19

ABD'nin bu tehditlerine ise Çin dolaylı yoldan Kuzey Kore üzerinden cevap veriyordu.

20

İki gün önce ise milyarder Salinas, dünya ekonomik sisteminde devrim yapılmak üzere olduğunu ve bunun ABD'yi dizlerinin üzerine çökerteceğini söylerken herhalde Trump'ın savurduğu son tehditler daha bir anlam kazanmaktaydı.

21

Ama bomba haber bu kez IMF başkanından geliyor ve adeta ABD Doları'nın sonuna işaret ediyordu.

 23

İşte bu şartlarda Türkiye İdlib harekatını başlattı.

22

Global ekonomik krizin patlaması öngörülen Ekim ayında