23 May 2017

Güzel şeyler oluyor

Geçtiğimiz hafta içinde Güneydoğuda önemli iki buluşma gerçekleşti. İlki Çarşamba günü başlayıp Pazar gününe kadar devam eden Konya sivil toplum buluşmalarıydı ki bu yıl 14. Sü Mardin de 81 ilden gelen STK'larla gerçekleştirildi. Bu programa eski Başbakanlardan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu da katılmıştı.  İkinci önemli program ise Diyarbekir'in fethi programı idi, Oda Diyarbakır da hafta sonunda Diyarbakır İl müftülüğü, Diyarbakır STK Fetih Platformu ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin ortak çalışmasıyla gerçekleştirildi. Bu programında ana konuğu bölgede ciddi manada karşılığı olan, bölge halkının kendisine değer verdiği bir kişilik olan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez hocaydı.

İlk programın iki günlük kısmını Milat gazetesi Genel Yayın yönetmenimiz Serdar Arseven'le beraber takip ettik. Bu programla ilgili yazıyı Cuma günü yazmayı düşünüyorum- kısmet olursa-Ben bölgenin nabzı açısından Diyarbekir'in fethini daha ehemmiyetdar buluyorum.

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, Diyarbekir'in fethinin ehemmiyetini Görmez hocadan dinlemek onu dinlemeye gelen herkesi gözyaşlarına boğdu.  Malumunuzdur Hoca son dönemde İslam coğrafyasının yetiştirdiği en önemli alimlerden, hadisçilerden biri, Onu dinlerken sahabe iklime gitmemek olanaksız. Diyarbekir'in fethinin 1378. Yılı vesilesiyle görkemli Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kongre merkezi salonunda İslam Medeniyetinde üç önemli tarihin olduğunu kaydeden Görmez hoca, “İslam medeniyetinde üç önemli tarih vardır. Birisi Diyarbakır'ın kapılarını İslam'a açtığı yıl 639 yılı, diğeri 1071 Malazgirt  zaferi, bir diğeri ise 1453'te Peygamber müjdesine nail olan Fatih öncülüğüne  İstanbul'un kapılarını İslam'a açmasıdır. Diyarbakır fethi Malazgirt Zaferinin önünü açmıştır. Malazgirt Zaferi İstanbul'un fethinin önünü açmıştır” diye konuşurken yanımdaki amcanın “Allahu Ekber” nidası hala kulaklarımda…

Hoca, “Bugün Diyarbakırlı kardeşlerimizin mutluluk günüdür. Eğer Diyarbakır bugünün kendisi için ne kadar önemli olduğunu bilse Diyarbakır'da yaşayan her kardeşimiz bugün bayram yapar. Çünkü bugün Diyarbakır'ın fetih günü. Diyarbakır'ın kalbini, surlarını, kapılarını İslam'a, sevgili Peygamberimizin rahmet mesajlarına açtığı gün. Allah ebediyete kadar İslam'dan bizi ayırmasın. İslam, Diyarbakır'ın ruhu, özü, mayasıdır. Hep birlikte Diyarbakır'ın bu ruhunu, kalbini daima ayakta tutmalıyız. Diyarbakır'ın fethi, İslam medeniyeti için, İslam tarihi için önemli bir gündür. Peygamberimizin vefatından yedi yıl sonra Ulu camide Hz. Peygamberin arkadaşlarının secdeye gitmesi Diyarbakır için tarihi bir öneme sahiptir.” Dediğinde artık millet kopmuş gidiyordu. Salondaki diğer programdan ziyade tüm şehirde iki gün boyunca Hocanın sözleri konuşuluyordu. Öyle ki, programdan sonraki gün sabah namazında İslam âleminin 5. Haremi Şerif-i olan Diyarbakır Ulu Camiye giderken gecenin 3.30'unda trafiğin bu denli tıkanabileceğini hiç tahmin edemezken, alana yaklaşık 2 km uzakta ancak aracımızı park edecek bir yer bulabildik. İnsanlar birçoğumuzun sadece Mekke ve Medine de rastladığı bir sabah namazı kalabalığı oluşturmuştu. Hoca o naif sesiyle sabah namazını kıldırdı, dua kabillinde bir hitap yaptı, namaza gelenlerle tek tek musafahalaştı, çorba ikramı yapan belediye görevlilerini ziyaret etti. Camiden çıkan halkın uzun çatışmalı süreçten sonra böylesi bir moral depolaması ve başta Diyarbakır İl Müftüsü Burhan İşliyen hoca olmak üzere emeği geçenlerin böylesi bir programı tertip etmiş olması Nebiler ve Sahabeler kenti Diyarbekir'in asli hüviyetine kavuşması noktasında müthiş bir hizmetti, aslında.

Gece bölgenin kanaat önderleri ve iş adamlarıyla bir araya gelen Görmez hoca Diyanet'in son yıllardaki faaliyetlerini anlattı. Özellikle bazı bölgelerde yapılan Kur'an hizmeti ve Haiti de yapılan hizmetler birçoğumuzun gözyaşlarının yavaşça süzülmesine vesile oldu. O katılaşmış kalplerden böylesi yaşların akması inanın gelecek için ümit var olmamıza vesile oldu.

Hoca ardında ne olur en kısa sürede bir daha gelin dilekleriyle Diyarbekir'den ayrılırken şehre hoş bir Sâdâ bıraktı.

Biz de Diyarbakır ve bölgenin fethini başka bir yazıya bırakalım inşallah…

Güzel şeyler oluyor, yeter ki güzelliği görmek isteyelim…

Selam ile efendim…