Alnından öptüğün herkes, öptüğün yerden yedi kurşunu...

“Bizim için terör örgütü değildir. Kendi vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşumdur” diye tanımladıkların, bu ülkenin toprak bütünlüğüne ve milli egemenliğine kastetti.

“İyi çocuklar” diye kucakladıkların, askere polise izbe yerlerden mermi saydırdı, hala da saydırıyor.

Dün “örgüt” dediklerinle, vatana ihanetleri ve casuslukları çarşaf çarşaf soruşturma dosyalarına girmeye başladığı gün kanka oldun.

Eskiden iktidara giden yolda askeri vesayetin postallarını açık ve alenen yalardın, şimdi terör örgütlerinin mekaplarından buluyorsun aynı lezzeti!

Gün oluyor Esed aşkın depreşiyor, gün oluyor Rusçuluğun harmanlaşıyor yüreğinde.

Bu ülkeye, bu millete, bu ülkenin birliğine, bu milletin huzuruna ve bu devletin egemenliğine ve bağımsızlığına kasteden kim varsa hepsiyle aynı saftasın.

Öyle ki; Türkiye'ye şu ülke saldırsa o ülkeyle aynı safta olacağını beyan eden alçağı “yedirmeyeceğiz” diye bağrına bile bastın.

Ve ilginç olan; bütün bu haltları yerken yüzün bile kızarmıyor. Bunun sebebi, yüzüne şekil veren kasları besleyen genlerindeki bozukluk mudur anlamadım gitti.

Peki sen kimsin ve nesin be adam?

Ülkene düşman olanlara dost, dost olanlara düşmansın.

Her fırsatta, “Cumhuriyetin kurucu iradesini temsil ettiğini” yineliyorsun ya hani; cumhuriyeti kuran zatın, kurucu iradeye, ihaneti meşrulaştıran genetik müdahalede bulunduğunu mu kastediyorsun yoksa?

Değilse, “Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir” diyen bir kurucu liderin izinden gittiği iddiasında olanların, apış arasına kurulan kumpasla lider olmayı sindirecek kadar karektersizleşmesini nasıl izah edeceğiz?..

Onun, “Egemenlik hiçbir sebep ve şekilde terk ve iade edilemez, emanet edilemez” dediği bir yerde, o egemenliği tehdit eden, o egemenliğe kast eden başı bozuk çeteleri, “Kendi vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşum” diye kutsayacak kadar “karektersizleşmesini” neyle açıklayacağız?

Sahi kimsin sen kim; izah et...

Mustafa Kemal'in, “Türk milleti istiklalsiz yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır” dediğini unutup, bu milletin istiklal ve istikbaline kastedenlerle iş tutarken sen hangi milletten hangi neseptensin?

Utandığın yok biliyoruz ama korkmasan, o küf tutmuş yüreğin tir tir titremese ya Afrin'de ya Cezire'de belki Kandil'de ya da Bayrampaşa'da, “iyi çocuklar”, “vatanı için mücadele eden kahramanlar”, “çiçek çocuklar” dediklerinle bu milletin istiklaline ve istikbaline kurşun sıkacak, bomba atacak, hendek kazacaktın. Peki hangi ara ve bu kadar nasıl körelttin vicdanını?

Nasıl bir gen haritasından türemesin ki; bunca düşmanlığı zerre yüzün kızarmadan sergileyebildin...

Ve sana bel bağlayan senden yana tercih kullananlar...

Hangi ara bu milletin bağrından bu kadar hain türedi...

Sahi bu ülkede hain sayısının ihanetin sayısını katladığı bir utanca hangi vakit eriştik biz?

Oysa bu topraklar, “Ben bir karış dahi olsa vatan toprağını satmam, zira bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim de bu toprakları ancak aldığı fiyata verir. Çünkü bu topraklar kanla alınmıştır, kanla verilir!” diyen Sultan Abdülhamid Han gibi şanlı ecdadın emanetiydi; hangi ara böylesine kirlendi?

zihnicakir@gmail.com

@zihnicakir