12 Ağustos 2016

Hala her birinin birer Enes Kanter olabileceğini düşünemiyorlar…

Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli devlete çöreklenmiş FETÖ üyesi memurlar için ‘tehlike arz etmiyorsa bir kısmı kalabilir' demişti. Ardından 'gri memurluk' önerisi konuşulmaya başlandı.

Bakanlar Kurulu'nda yapılan bir öneriye göre hakkında ihbar yapılan memurlar ‘çok şüpheli', ‘şüpheli' ve ‘az şüpheli' olarak sınıflandırılacaklar.

İhbarın yanında sağlam delilleri olanlar soruşturma sonucuna göre memurluktan atılacaklar. Hakkında ihbar yapılan ama sağlam delilleri olmayan az şüpheliler ise bakanlık birimleri tarafından 'gri memurluk' kapsamında 3-4 yıl yakın takibe alınacaklar. O süre içinde FETÖ ile bağlantısı tespit edilenler memuriyetten atılırken olmayanlar tekrardan memurluğa alınacaklar.

İtiraf etmeli ki tarihin en devasa faziletsiz temizliği bu, kolay olmayacak.

O yüzden temizlikle uğraşanı rahatlıkla aymazlığa ve kullanışlı aptal konumuna itebilecek düşünce ve öneriler konusunda dikkatli olmak gerekiyor.

Evet, vicdanlı hiç kimse adaletin ve hukukun askıya alınmasını istemez. Aklı başında hiç kimse defalarca yapılan ‘kurunun yanında yaşın yanması' yanlışına rıza göstermez.

Fakat söylenenlerin en başta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ‘zalime karşı gevşeklik göstermek mazluma yapılmış bir ihanettir' sözlerindeki kararlılıktan uzak olmasını garipsediğimizi de söylemeliyiz.

FETÖ ile mücadeleyi sulandıracak, hafife aldıracak her açıklama ve önerinin memleketi yeni bir aymazlığa iteceği korkusunu taşıyoruz.

Adalet, hakkaniyet ve hukuk kadar ciddiyet, kararlılık ve FETÖ temizliğinin yapılma sebebini unutmamanın önemini kavlimizce vurgulamamız ondan.

Kimseyi direkt Fettullahçı Terör Örgütü elemanı olmakla veya olanı karartmakla ve kriptolaşmakla suçlamasak da, bu işlerle uğraşanların nasıl bir örgütle ve hangi karakterde insanlarla mücadele ettiklerini pek bilmediklerini söylemek istiyoruz.

En önemli karakterleri akla hayale gelmeyecek yalan ve takiye olan terör örgütü mensuplarıyla ilgili iyi niyetle de olsa böylesi öneri ve açıklamalar yapabilenlerin baş edebilmesi mümkün değil çünkü.

Düşünsenize anlaşılması zor taktiklerle itirafta bulunduklarında, suçlarını yalandan kabul ettiklerinde, af dilediklerinde hangi gri memuriyetlik veya çok, orta, az şüphelilik durumu kalabilir ortada?

Her şeyi her şeye karıştırarak kafaları karıştırmak FETÖ'cülerin en iyi yöntemlerinden biri, hala öğrenemedik mi?

Yani ciddiyet, kararlılık, netlik kadar bu işe koyulacakların ‘insan sarrafı' olması da ‘çelik gibi' sinirlerinin olması da olmazsa olmazlardan. Hatta psikolojiden, insan davranışlarından, psikiyatriden anlamaları da şart.

Mesela merak ediyorum, temizliğe koyulanların kaç tanesi Enes Kanter'in ailesine yazdığı mektubu okudu? Enes'in ruh haline dair kim ne anladı?

Bu ülkede milyonlarca insanın havsalasının alamayacağı paralarla oynarken ‘‘vefalı, fedakâr insanların gözyaşlarıyla büyüttüğü ‘Hizmet Hareketi' için bir Enes değil, bin Enes feda olsun” diyebilenleri,  devletten temizlemeye koyulanlar ne kadar insan sarrafı acaba?

‘Rabbim benim ömrümden alsın, her saniyesini yiğit hocama versin. Hizmet yolunda cennetim feda olsun, cehennemlere güler geçerim' diyecek kadar beyni ve yüreği işgal edilmiş Eneslerle uğraşacakların hangisinin sinirleri çelik gibi?

Basketbol oynadığı NBA'nın takımlarından Oklahoma City Thunder'ın 2016 yılı için tam 17,5 milyon dolar ödediği bir çocuk açıktan bunları diyorsa, ‘aman haksızlık etmeyelim' denilen memurlar kendilerini deşifre etmemek için neleri diyebilir, bilen var mı?

Koca bir servete ve kariyere sahip bir çocuk, psikolojik vakalığı tescillenmiş bir meczuba ömrünü kolayca adayabiliyorsa, karşınızda af dileyerek, ağlayarak, yalvararak bin tane yalan edebilen memur takımını düşünün.

Dini motifli Kültlerin, örgütlerin tuzağına düşmüşlerin ne vereceği tepkileri, ne söyleyecekleri yalanları, ne oynayabilecekleri rolleri, ne yapabilecekleri kötülükleri tahmin etmek her babayiğidin işi değildir, ferasetsizce açıklama ve önerilerde bulunanlar önce bunu iyi bellesinler.

Kanlı bir işgali organize edebilecek kadar gözü dönmüş biri için ‘vazgeçersem Allah canımı alsın' diyen Enes gibi, devleti saran memurların çoğunun da kendilerini liderlerine çoktan adamış olabileceklerini akıllarından çıkarmasınlar.

İtiraf edeyim ki şu naçizane önerilerde bulunsam da hâlen ‘bir asker nasıl olurda kendi ülkesini bombalar, insanları tanklarla ezer?' sorusunu sorabilen bîhuş siyasetçi ve memurların varlığında benim umudum çok az.

Bunca yaşanandan sonra bile hala bu soruyu sorabilenlerin, FETÖ'cü her memurun Enes Kanter gibi kendini davasına adayabileceğini görebilmesi mümkün mü?

Allah memleketin yardımcısı olsun.