Hamdık o gece piştik büyüdük olgunlaştık
O geceden yani 15 Temmuz gününden beri halk meydanlarda. Sanatçılar,
siyasetçiler, yazarlar, şairler, öğretmenler, öğrenciler, anneler, babalar,
torunlar, nineler, dedeler meydanlarda.
Sevgili abım Mehmet Nuri Yardım'ın dediği gibi Çocuklar genç oldu,
gençler olgunlaştı, olgunlar bilgeleşti. Bebeklerimizin askerliği erken
başladı.
Mehter kulağımıza daha bir anlamlı gelmeye başladı. Hele sözleri rahmetli
şairimiz Dilaver Cebeci'ye bestesi Mustafa Yıldız Doğan'a ait olan o
muhteşem eser hepimizin sığınağı oldu.
“Türkiye çayırının ortasında olmak ne güzel”
Çok sevdiğim değerli dostum şair ve yazar Bülent Parlak bir paylaşımında
bu konuyu nasıl anlatıyor:'Bugün bana bir mesaj geldi. Telefonuma.
Muaz'dan. Muaz Kutlubay'dan. Aynen aktarıyorum'.
"Abi bugün yaşadığım birşeyi seninle paylaşmak istiyorum. Ben Kürt'üm
biliyorsun. 22 yaşımdayım ve hayatımda ilk defa bugün bir düğünümüzde
'ölürüm Türkiyem şarkısı çaldı ve bütün salon hep birlikte eşlik etti.
Keşke o anı görseydin. Türkiye kelimesi içimde öyle başka bir yerde
duruyor ki şimdi. Sanki bu kelime önceden uzaktan baktığımız bir sadece
yeşil bir çayırdı, şimdi çok yakınız ve çayırda ki çiçekleri seçebiliyoruz,
koklayabiliyoruz, koparıp birbirimize uzatabiliyoruz gibi.
Sanki gecenin en karanlık anından fecire geçtik. Allah ne büyük, ne güzel.
Türkiye çayırının ortasında olmak ne güzel."
Mustafa Yıldızdoğan'ın hepimize çok ama çok sevdirdiği Dilaver Cebeciye
ait olan bu güzel şiirin sözlerini gelin bir daha hatırlayalım.
Baş koymuşum Türkiyemin yoluna/ Düzlüğüne yokuşuna ölürüm.
Asırlardır kıratımı suladım / Irmağının akışına ölürüm Türkiyem
Sevdalıyım yangın yeri bu sinem/Doksan yıldır hep çile çekmiş ninem/
Pınarlardan su doldurur Eminem/ Mavi boncuk takışına ölürüm Türkiyem.
Düğünüm derneğim halayım barım/ Toprağım ekmeğim namusum arım/
Kilimlerde çizgi çizgi efkarım/ Heybelerin nakışına ölürüm Türkiyem.
“Söz konusu vatansa, gerisi teferruat”
Her fırsatta söylediğimiz meşhur bir sözümüz var bizim “Söz konusu
vatansa, gerisi teferruat” diye. Onun öylesine slogan diye söylemediğimizi
vatanın taşına toprağına, tankın paletine, tüfeğin namlusuna, uçağın
kanadına silinmez kalemlerle yazdık.
Bu darbe bize çok şey öğretti aynı zamanda. Halkın vatan sevgisini,
demokrasi aşkını, vatan uğruna dil, din, ırk ve siyasi görüşü anında bir
yana bırakarak tek yumruk olmayı öğretti. Bu darbe bize hepimize,
önyargının bir insanı gerçek anlamda tanımadan eleştirmenin,
itibarsızlaştırmanın, ne kadar yanlış olduğunu adeta yüzümüze haykırdı.
Bu darbe bize, eğitimin önemini hem de altını kalın çizgilerle çizerek
öğretti. Eğitimi birilerinin uhdesine terk edilemeyeceğini bir daha
unutmamak üzere adeta alnımızın ortasına yazdı. Kültürün, sanatın boş
işler olmadığını biraz acıtarak öğretti bize. Bu darbe bize hepimize
çocukların, gençlerin her şeyden daha öncelikli olduğunu, onların asla ama
asla ihmal edilmemesi gerektiğini tüm hücrelerimize kadar kazıyarak
nakşetti.
Biz birlikte Türkiyeyiz. Biz bu toprakları birlikte vatan eyledik. Elbette
vatanımızı da birlikte savunacağız. Meydanlarda oluşan bu güzel ruhu
koruyalım. Siyasette, politika da geldiğimiz son noktayı güzel ülkemizin
bekası için daim kılalım.
Hande Fırat'a çok şey borçluyuz
15 Temmuz gecesi çok sayıda isim kahramanlaştı. Kadınlar arasındaki
kahramanlardan ben bir ismi burada zikretmek istiyorum. Türkiye ona çok
şey borçlu. CNN Türk'ten Hande Fırat'tan bahsediyorum. Meydanlar halk
ile dolduysa burada Hande Fırat hanım payı çok büyüktür.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile telefon üzerinden canlı
yayın yapması benim gözümde darbenin ilk kırılma anıdır. Hande Fırat'ı ve
onun nezdinde o gece dik duran tüm medya mensubu arkadaşlarımı canı
gönülden tebrik ediyorum.
“Darbeyi onaylayarak “demokrat” olmanın imkânı yoktur
O günden beri gazetelerde, dergilerde televizyon ve radyolarda çok şey
yazıldı söylendi. Beni okuduğum bir yazının ortalarında ki bir paragrafı çok
etkiledi. Besim F. Dellaloğluna ait o paragrafı siz değerli okuyucularımla
paylaşmak istiyorum.
“Darbeyi onaylayarak “demokrat” olmanın imkânı yoktur. Bütün iyi şeyleri
“devrim” sonrasına ekleyerek, o ana kadar her şeyi mubah saymak, genç
bir rockçının “Önce birkaç popüler müzik albümü yapayım, tanınınca kendi
istediğim müziği yaparım” demesine benzer. Ne yapıyorsak oyuz ! Hayat
hiçbir zaman o rockçıya istediği müziği yapma fırsatı vermeyecektir. Hayat
yerine kapitalizm mi demeliydim? Toplumla konuşmadan, onu ikna
etmeden elde edilmiş iktidarların çoğunun sonu hüsran olmuştur.”
Bin yazardan ortak tepki
ESKADER ve TYB İstanbul Şubesi'nin organizasyonuyla 1000 yazarın
imzasıyla darbeye karşı tepkisini birlikte ortaya koyması kamu oyunda
büyük takdir topladı.
15 Temmuz Millet Stüdyosu
TRT'den yapılan yazılı açıklamada, 15 temmuz gecesi darbe
metninin zorla okutulduğu stüdyonun isminin, “15 Temmuz Millet
Stüdyosu” olarak değiştirilmiş olduğu duyuruldu.
Bir Teşekkür de Türkcel'e
O gece her kesim üzerine düşen vazifeyi tam anlamıyla yerine
getirdi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın video konferans yoluyla
telefonla halka seslenmesi ise dönüm noktası oldu.
Bu sürecin görünmez kahramanları arasında yer alan Turkcell de o
gece darbeci asker ve subaylara SMS yollayarak teslim olmaları
yönünde çağrıda bulunmuş. Türkcel aynı zamanda kendi abonelerine
hediye iletişim paketi gönderdi.
Halil İnalcık hocamızı kaybettik
Hocaların hocası ünlü Tarihçimiz Halil İnalcık'ı kaybettik. 100 yaşında vefat
eden İnalcık'ın kızı Günhan İnalcık hastane önünde yaptığı açıklamada,
“Türkiye için büyük bir kayıp. Çok emek vermiş, çok öğrenci yetiştirmiş bir
insandı benim babam. Şimdi anlıyorum ne büyük bir kayıp olduğunu.
Türkiye'ye, tarihimize çok büyük hizmet vermiş, bir sürü yanlışı düzeltmiş
bir insan” diye konuştu. Hoamıza Allahtan rahmet diliyorum.