23 Aralık 2017

Haşere!

-Ben bu kibri nerede görsem tanırım-

Zabıta memurunu mendebur bir kibirle tokatlayan daire başkanı milletin yeni Türkiye rüyasını iğfal etti. Görüntüleri dönüp dönüp bir daha seyrettim. Her defasında şunu hissettim; hepimizin hayatı kirletildi. Hepimizin yaşama sevinci ve yarına dair umutları hoyratça kundaklandı! Bu rezilliğin arka planında sadece bir haşerenin iradesi olduğuna  inanmıyorum.  Ben bu nefreti, nerede görsem tanırım...

Bu nefret ve bu kibir 15 temmuz'da tankların içindeydi. Tankların içine sinenlerle, tankların üzerine çıkanların savaşı bitmedi, devam ediyor. 15 Temmuz'da can veren şehitler ve milyonlar çocuklarına  hiç kimsenin haysiyetlerine dokunamayacağı, böyle aşağılık manzaralarla karşılaşmayacağı gerçek bir vatan bırakmak için evlerinden çıkmıştı. Onların kanının üzerine kurulmuş bir vaşak, sadece arslan gövdesindeki bir ceylan çaresizliğini değil, bir babayı, kocayı, evladı, kardeşi, dostu parçaladı. Bütün bir kavmin izzetini yaraladı.

Belediye başkanı görüntülerdeki zorbanın görevinden alındığını ve hakkında idari soruşturma açıldığını duyurdu. Esas sorun şudur; görüntülenemeseydi ya da görüntüler bu kadar hızlı yayılmasaydı, infial izdihama dönüşmeseydi ne olacaktı?  Bu soruya artık hem teskin edici hem inandırıcı bir cevabın verilebilmesi mümkün değil. Çünkü bundan sonra herhangi bir yetkilinin ân itibariyle ekranlarda kurduğu  tumturaklı cümlelerin, yarın ekranın diğer yarısına söylediklerinin tam tersini uygulayan bir Tayfun Karali benzerliğiyle tekrar düşmeyeceğinden hiç kimse emin olamaz.

Ne kadar adil ve temiz olursanız olun, iktidar olduğunuzda güç ve makam peşindeki en aç, en hasis, en sinsi ve en değersiz insanların saflarınıza hücum etmesine engel olamazsınız. Buna ister bala üşüşen sinekler deyin, ister ava üşüşen akbabalar...  Sizi, en küçük makam ve unvan için bile birbirini çiğneyen ve “ben- ben” diye bağrışan onursuz talipler arasından birini seçmek zorunda bırakan kurulu düzeneği değiştirin önce! Hangi parti olursa olsun, hangi kurumda bulunursa bulunsun, “ben-ben” diye bağırma ve tepinme sürecinden kendi benzerlerini çiğneyerek çıkmamış, kaç belediye başkanı, milletvekili ya da bürokrat vardır.  Halbuki peygamberimiz, amcası Abbas'ın istediği makamı, “biz bir makama talip olana o makamı vermeyiz” diyerek reddetmişti.

2019 Seçimlerine kadar bizi öfkelendirecek ve anlamlandırmakta güçlük çekeceğimiz  pek çok hadiseyle karşılaşacağımızı biliyorum. Toplumda memnuniyetsizlik ve güvensizlik duygusunu yaymak için gerçek, yalan ya da her ikisi karıştırılarak oluşturulmuş pek çok kurgu, kitlesel duygu durumumuzu değiştirmek için kullanılacak. 2018 Yılı amirler eliyle kamu personelinin bezdirilmesi, kendisini güvensiz ve değersiz hissetmesi, yıldırılması için örgütlü olarak çalışıldığı,  kanun ve sözleşmelerle edindiği yasal haklarını kullanmalarını zorlaştıran uydurma kuralların ihdas edildiği bir yıl olacak. Özellikle Ak Partili belediyeler ve vatandaşların yüz yüze hizmet aldığı tüm kamu kuruluşlarına bu operasyonla yüklenilecek. Bu memnuniyetsizlik ve kaygının hizmet alan vatandaşa çıkarılacak zorluklarla karşılıklı olarak arttırılacağından ve öfkeyi çoğaltacağından eminler.

Kamudaki bürokrat ve yöneticilerin kariyer haritaları kronolojik olarak tahlil edilmedi. FETÖ Kültünden habersiz nefes bile alınmamış kurtarılmış kurumların mâlum dönemlerinde oralara atanmış, terfi etmiş, stratejik teşkilat ve akademilerin yönetim kurullarında paralel şekilde görevlendirilip üye yapılmış haşerelerle kaynıyor bürokrasi, siyaset ve belediyeler. 15 Temmuz'da ruhları tankların içindeydi.  Üniformalı olmadıkları için saklanmaları çok kolay oldu. Aslında gözlerini kapatınca görünmediklerini sanacak kadar komik ve açıktalar. Anlaşılmaz olan yetkililerin onları  gerçekten göremez olmaları. Bürokrasinin kariyer kronolojisi üzerine kısa bir çalışma yapılmış olsaydı ne böyle planlar yapabilirlerdi ne de Türkiye böyle çirkinliklerle karşılaşırdı.

Bunların hepsini Tayyip Erdoğan'ın tek başına yapmasını beklemiyorsunuz değil mi?