19 Ağustos 2016

Haşhaşi benzetmeleri FETÖ’nün işine yarıyor…

Haşhaşiler örneğinden başka bir örnek veremiyoruz FETÖ'yü tanımak ve tanımlayabilmek için.

Elbette ‘devlete ihanet etmek' vurgusunu öne çıkarmak adına yapılıyor bu.

Lakin amacı ve işlevselliği açısından kısmen benzerlikler olsa da ne Fettullah Gülen ile Hasan Sabbah'ı ne de Haşhaşaşiler ile FETÖ'cüleri birbiriyle kıyaslamak doğru bir yöntem olarak gözükmüyor. Sürekli böyle bir kıyaslamanın tekrarına düşmek, Gülen ve FETÖ lehine toplumsal algıları güçlendirecek bir dezavantaja bile dönüşebilir üstelik.

Devlete ihanet temelli bir benzerlikten hareketle yapılan karşılaştırmaların doğru ve yanlışlıkları üzerine uzun uzun konuşmak mümkün.

Lakin buna çok da gerek yok aslında. Çünkü görünen köy kılavuz istemez cinsinden her şey ortada. Biraz kafa yormalar neden bu benzetmelerin FETÖ denilen cehennemi örgütün yararına işleyeceğini göstermeye yetiyor.

Basitçe bir iki noktaya değinelim. Tarih bize Hassan Sabbah'ın padişahlığı kafasına taktığını ve bu uğurda Büyük Selçuklu Devleti'ni yıkıp emeline ulaşmak istediğini söylüyor. Bu emeline dair mücadelesini de hep açıktan yapıyor.

Oysa Fettullah denen vaka öyle mi? Yeryüzünde hiç bir insanın yapamayacağı denli sinsiliği, sahteliği, herkesi sınırsız yalan ve takiyelerle kandırması bile onun farklılığını çıkarıyor ortaya.

Üstüne Gülen'in ne padişahlıkla yetinme gibi bir göz tokluğu var ne de Sabbah misali kendi özgünlüğünün ve bireyselliğinin şekillendirdiği bir hedefi ve yöntemi. 

Benzer hata Hasan Sabbah'a fedai olanlarla FETÖ'ye mürit olanların karşılaştırılmasında da var. Hâlbuki üyelerin neyi, ne zaman, neden yapmaları gerektiği konusunda sergiledikleri karakterler ve izledikleri yöntemler birbirinden çok farklı.

Öyle ki Haşhaşilere katılan gençlere, öldükten sonra cennet vaat edilmesi hususu, beyin yıkama ve doktrinleştirme hususunda FETÖ türü bir örgütün uyguladığı zihin işgal metotları karşısında çocuk oyuncağı kalacak cinsten. Üstüne cennet vaadi, çok iyi biliniyor ki dinsel söylem ve kisve ile toplumsal etkinleşmeyi kafaya takmış birçok oluşumun en bilindik vaatlerinden.

Haşhaşilerin devletin içine sızıp, makam ve mevkilerle devleti ele geçirmek gibi sürdürülebilir bir taktikleri de yok. Onlar kendi dünyaları içinde bir kahramana(!) yakışacak şekilde fedai olarak yetiştiriliyorlar.

Vakti zamanı geldiğinde verilen görev gereği hedeflerini öldürdükten sonraki tavırları da takiye ve yalanı rehber edinmiş korkak ve sinsi FETÖ'cülerinkinden daha onurlu. Hedeflerini öldürdükten sonra orada kendi ölümlerini beklemeye başlıyorlar, tıpkı bugünün canlı bombaları gibi. FETÖ'cülerin onur ve kahramanlık konusunda karakterlerinin ne olduğu ise 15 Temmuz'da yeterince görüldü.

Şu iki nokta dahi FETÖ'yü Haşhaşilerle, Gülen'i Hasan Sabbah ile kıyaslamanın gerçekçi bir yöntem olmadığını gösteriyor bize. Üstüne dediğim gibi, bu karşılaştırmayı sürekli tekrarlamanın insanların bilinçaltlarını FETÖ'ye ve Fettullah'ın lehine yanlış biçimlendirebileceği de ortada.

***

Eğer FETÖ'nün örgütlenme, etkinleşme, genişleme yöntemlerini tarihte birilerine benzetmek gerekiyorsa bence seçilecek örnek Haşhaşiler değil Cizvitler olmalıdır.

Aynı şekilde Fettullah Gülen kişiliğinde birisinin benzetileceği kişi, öyle ya da böyle ordusuyla birlikte savaşma cesareti ve yiğitliği kadar bilgi ve entelektüelliğiyle bilinen Hasan Sabbah değil, sinsilik ve sahteliği karakter edinmiş Cizvit tarikatının kurucusu Ignacio de Loyola'dır.

Cizvitleri ve FETÖ'cüleri kendilerine gelene kadar görülen benzer tarikatlardan ayıran farklardan olan, kendi örgüt yapılarındaki ortak yanların mucidi ve kurgulayıcısı bu kişidir. Örgüt üyelerinin her zaman göze batmadan her türlü toplum içerisinde, aynı düzeyde ve uyum içerisinde yaşayarak hedefe ulaşma fikri İgnocio'dan esinlenerek verilmiştir Gülen'e.

Böylece FETÖ de tıpkı Cizvitler gibi kurulduğu ilk günden itibaren inanılmaz bir hoşgörü, sevgi ve saygı takiyesiyle daima insana yatırım yaparken kısa vadeli hedefler yerine hep uzun vadeli hedeflere yönelmiştir. Zaten Cizvitleri ve FETÖ'cüleri çok kısa sürede yaşadıkları dünyanın en sinsi ve en tehlikeli siyasi ve ekonomik gücü haline getiren özellik, onların insana yapılan yatırımın önemini kavramışlıklarıdır.

Açtıkları eğitim kurumlarıyla devletten (kiliseden) destekler almaları, mevki ve makam hedefleri, misyonerlik faaliyetleri, dünya çapında yaygın örgütlenme ağları neredeyse birebir birbirine benzer.

Sızma ve yerleşme çalışmalarını gizledikleri süre boyunca her ikisi de hükümetleri, din ve devlet adamlarını, bürokrat ve memurları, esnaf ve işadamlarını, aydın ve entelektüel çevreleri etkileri altına almayı başarmışlardır.

Lafın özü, FETÖ'nün amacı ve o amaca ulaşmak için izlediği yalan ve takiye politikalarının ilham kaynağı Doğu kaynaklı Haşhaşşiler değil, Batı kökenli Cizvitlerdir.

Amerika'da hala ortaya çıkıp, kalpleri ve zihinleri tutsak alan Kültlerinin ve Yeni Çağ Cemaatlerinin başarılı beyin yıkama metotlarının mucidi de bu Cizvitlerdir.

Hem FETÖ'yü iyi tanımak hem ona karşı doğru stratejiler geliştirmek hem de elde olmadan onun etkinleşmesine izin vermemek için benzetmeleri doğru yapmak önemli bir ayrıntıdır. Biline.