31 Temmuz 2015

HDP, Kandil'i dinlediği kadar Barzani'yi dinleyebilse...

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani, geçtiğimiz günlerde gündeme dair yazılı bir açıklama yaptı. "Şahsi düşüncelerim" diye nitelendirdiği açıklamalarında Barzani, PKK'nın son eylemlerine, Türkiye'nin hava operasyonlarına, HDP ve çözüm sürecine de değindi.

Barzani'nin ülke meselelerine dair açıklamalarını okuduğunuzda, 80 vekil ile parlamentoda temsil hakkı elde etmiş bir siyasi partinin izlediği siyasetin anlamsızlığı ve gereksizliği daha net ortaya çıkıyor. Sorsanız Barzani'nin bu açıklamasına HDP cephesinin muhtemel cevabı 'E çıkarlar adamı böyle konuşturur' olacağı olabilir. Fakat HDP'nin gündeme dair tehlikeli ve sorumsuz düşünce ve tavırları konusunda Barzani gibi düşünen milyonlar var bu ülkede. O nedenle Barzani'nin Türkiye'nin meselelerine ilişkin ettiği sözleri bütünüyle 'çıkar' için yaptığına yorumlamak pek insaflı olamaz.

Barzani, 'Türkiye, barışçıl çözüm için olumlu adımlar attı' derken 'çıkarları' için gerçeği çarpıtmış mı oluyor gerçekten? Ya da 'HDP, 7 Haziran seçimlerinde elde edilen başarının ağırlığını bilemedi' dediğinde yanlış laf mı ediyor?

Peki, PKK'nın hem silahların gölgesinde yarattığı 'Dağ İktidarı'nı bırakmamak hem de bölgedeki kadirbilmez oyunlardan aklınca bir şeyler çıkarmak için çözüm süreci boyunca bin dereden su getirmesini 'gurura kapılmak ' veya 'gurur sarhoşu olmak' olarak değerlendirilmesi haksız bir itham mı?

HDP'nin ister silahların korkusuyla ister isteyerek adeta Kandil'in emri altına girmesi ve sivil siyasetin gerektirdiği sorumlulukları üstlenmemesi, AK Parti'nin çözümü başarıya ulaştırmak için gösterdiği çabaları ortadan kaldırabilir mi?

Bol bol halkların kardeşliğinden ve barıştan bahsederken pratikte tersi işlerin yapılıyor olması Barzani'nin 'Savaşın hiçbir kazanımı olmaz' tespitinin HDP'ce henüz tam olarak idrak edilmediğini gösteriyor. Sürekli tekrarladıkları gibi gerçekten 'barışçı' olsalardı onca zamanın çatışmasızlık ortamında bütün imkânları sivil siyasette etkinleşmek için kullanmazlar mıydı?

Barzani'nin AK Parti'nin hakkını teslim etmesinin aksine, HDP'nin Kürt sorununun çözümünde AK Parti'nin yaptığı bütün çalışmaları küçümsemeye, yok saymaya, değersizleştirmeyi seçmesine ne demeli? AK Parti iktidarından önce 'Kürt ve Kürdistan' isminin, Kürtlere ait bütün işaretlerin yasak olduğunu, yaşatılan ahlaksız acıları Barzani bilirken HDP bilmiyor mu?

'Yaptığımız uzun uğraşlar sonucu Sayın Öcalan'ın da barış görüşmelerinin ana taraflarından biri olmasını sağladık. Bu, büyük bir ilerlemeydi. Çünkü AK Parti'den önceki hükümetlerin Sayın Öcalan'la nasıl muamele ettiklerine ve ne gibi hakaretlerde bulunduklarına şahit olmuştuk" derken Barzani yalan mı söylüyor?

Kandil ile bir olup haysiyetsizce Öcalan'ı devre dışı bırakacak bir vefasızlık sergilemekten rahatsızlık duymayan HDP yönetiminin buna 'hayır diyebilme şansı var mı? Asla. Ama kalkıp Barzani'nin 'bütün engellere rağmen Türkiye devleti, Öcalan ve HDP'nin, bu sürecin yürütücüleri olduklarını deklare etti' sözlerini sürekli reddetmeyi siyaset sayabiliyor.

HDP, sonucu pek hayırlı olmayan özensiz bir politika ile Türkiye gündemini oyalarken Barzani,  sorumluluk taşıyan bir lider olduğunu gösterip "PKK'ya uzun soluklu hareket etmeleri için defalarca kez mektup gönderdim. Çünkü barış uzun bir süreçtir. Başarı için uzun zamana ihtiyaç var" dediğini de ekliyor.

Aynı şekilde HDP, PKK'nın 90'lı yıllarda derin devletin kirli metotlarla her gün cinayetler işlemesine doğru dürüst bir tepki vermezken, Barzani bir kez daha liderliğini gösterip ve PKK'nın bu kez nasıl bir duvara çarptığının uyarısını yapıyor ve 'onlara şunu söyledim. İki polisin öldürülmesiyle Türkiye yok olmaz. Bugün, en büyük imkân oluşmuştur. Seçim sandıkları, kalem, diyalog, siyaset ve barışçıl yöntemlerle devam edin. Çünkü bu yollarla elde edilecek büyük kazanımlar, silahla elde edilemez' diyebiliyor.

Bizlerin başından beri 'Türkiye'nin acil sorunları çözmek için en ideal koalisyon' diye nitelendirdiğimiz HDP ile AK Parti koalisyonunu da 'Türkiye, Kürtler ve Ortadoğu için büyük bir kazanım olur' olarak değerlendiriyor Barzani. Peki Kürtlerin tarihinde gördükleri en büyük 'fırsat' konusunda sivil siyasete soyunduğunu söyleyen HDP ne yapıyor? Ne hikmetse gündemine dahi alma gereği duymuyor.  

Barzani, PKK yönetiminin silah zoruyla büyük bir yanlış yaptığını ve silahlı mücadelenin terk edilmesi konusunda Öcalan'ı ve HDP'yi yetkisiz kıldığına dikkat çekerken 'bölgede hali hazırda büyük savaşlar var. Gereksiz ve sonuçsuz yeni savaşlara ihtiyacımız yok" diyor haklı olarak. Yani HDP'nin korkudan veya gönüllü kıymetini bilmediği barışın önemine vurgu yapıyor.

Sırtını dayamakla övünen vekillerin göremediği veya görmek istemediği gerçeğe de dikkat çekip PKK'nın sürekli 'Kürdistan bölgesinin içişlerine ve Kürtlerin yaşadığı bölgelere müdahale eden bir 'ceberut devlet' gibi davrandığını da ekliyor Barzani. Ağzından özgürlük, barış, kardeşlik düşürmeyen HDP'lilerin iktidar olduklarında nasıl yöneteceklerine 'örnek' olarak gösterdiği Rojava'da (Kuzey Suriye) PKK'nın ne türden bir baskı kurduğunu ve kendisi dışındaki kesimlere nasıl siyaset yapma hakkı tanımadığını da dillendiriyor.

Açıklamasının bütününe bakıldığında bizim şımarık ve değerbilmez HDP'li yöneticilerin aksine yaşadığı zor hayat deneylerinden doğru şeyler çıkarabilmiş bir lider olduğunu gösteriyor Barzani.

Sonuç olarak kazayla bir fazla vekil çıkarsa AK Parti-CHP Koalisyonunda Ana Muhalefet partisi olacak HDP'lilerin Barzani'den öğreneceği çok şey var. Peki, öğrenebilirler mi? Hepsinin değil ama bir kısmının öğrenmeye başladığına ve Barzani'nin haklı çağrısına uyacaklarına benim inancım var. Göreceğiz.