31 Ekim 2015

Hırsızların kardeşliği Selam-Tevhid dosyasından çıktı!

Bu kadar net bir fotoğraf bile önünde dururken, 24 saat sonra sandığa gittiğinde kime evet diyeceğini hala düşünecek misin? Bu kadar hırsızın ve arsızın, eli kanlı terör örgütü PKK'nın siyasi ayağı olan HDP'nin bulunduğu bir listede, bunların hep birlikte saldırdığı noktaya evet demenin aynı zamanda MEMLEKET MESELESİ olduğunu söylemeye gerek var mı?

Fetullahçı Terör Örgütü'nün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dahil bir çok üst düzey devlet görevlisi ve siyasetçi ile gazeteciyi eklemleyerek kumpasa dönüştürdüğü Selam-Tevhid-Kudüs soruşturması(!) kayıtlarını inceleyen savcılar ilginç bir bilgiye ulaşmış.

Daha ilginci olan ise, bu bilginin, 2011 yılındaki OdaTV soruşturma tapeleri olması. Soruşturma fezlekesine yansımayan tapeler, gazeteciler Ahu Özyurt ile Mehmet Faraç arasındaki konuşmalardan ibaret.

Konuşmada, LGBT mensuplarından Paralel Örgüte, DHKP-C militanlarından MLKP üyelerine hemen her kirli yapının canlı kalkanlığına soyunan CHP Milletvekili Mahmut Tanal ile 2011'deki milletvekili adaylığını “dosya hırsızlığına” borçlu olan CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin'in “çok özel ilişkisini” açığa vuran diyaloglar yer alıyor. Diyaloglarda, Gürsel Tekin'in Kadıköy Belediyesi'ndeki yolsuzluk dosyasına ilişkin delillerin Yargıtay'da ‘yok ettirmesi' sayesinde milletvekili olduğu anlatılıyormuş.

İşte Ahu Özyurt ile Mehmet Faraç arasındaki diyalogda Mehmet Faraç'ın dile getirdiği iddialar:

150 Bin dolara dosya hırsızlığı

“O Fetullahçıların Mahmut, Muhammed Çakmak, partiye ne faydaları var! 59 il başkanı yokken listede onun ne işi var? (Gürsel Tekin) Tanal'ı niye listeye koydu? Tanal'ın yardımcısı Öznur Arslan, avukat, gitmiş o çalmış, mahkeme belirlemiş bunu. Yargıtay'daki odacılar mı, mübaşirler mi tespit etmiş hepsi de... Ünal Tanık dedi ki; ‘Biz Gürsel Tekin'in avukatlarının Yargıtay'dan dosya çaldığını belirledik. Gürsel bize dava açtı. Mahkeme geçen hafta sonuçlandı. Bizim doğru olduğumuz kanıtlandı. Lehimize sonuçlandı. Dosyayı çalan Öznur Arslan, Mahmut Tanal'ın bürosunda çalışan avukat' dedi. 150 bin dolar rüşvet verdiler. Yargıtay'da bu dosyayı çalmak için bir saat anlattılar.”

Evvela bu diyalogda geçen konunun bir numaralı muhattabı olarak, iddialar beni şaşırtmadı. Çünkü o dosya hırsızlığı meselesini yargı üzerinden ispatlayan bizzat ben oldum.

Sonradan Fetullahçı Terör Örgütü'nün algı operasyonlarının en önemli internet portalına dönüşen rotahaber sitesinde yazdığım bir yazıda, Gürsel Tekin'in Yargıtay'da olan ve onanması durumunda milletvekilliği yolunun kapanacağı ceza dosyasının içinin Mahmut Tanal'ın ofisinde çalışan genç bir avukatça boşaltıldığını, maksadın seçimler öncesi muhtemel onamayı engellemek ve sonrasında da dosyayı zaman aşımıyla ortadan kaldırmak olduğunu iddia etmiştim.

Bütün ayrıntıları ile gün ve saat vererek aktarmıştım olayı. Bunun üzerine Gürsel Tekin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na yalan ve iftira başvurusunda bulunmuştum. Savcılık sorgusunda iddiamın arkasında durmuş uzlaşma teklifini kabul etmemiş ve konunun Yargıtay'dan sorulmasını talep etmiştim.

Ankara Basın Savcılığı da, Yargıtay'a bir yazı yazarak bu iddialarımı sormuştu. Yargıtay'dan gelen cevapta da, “yazımda dile getirdiğim tarih ve saatte, dosyanın Mahmut Tanal'ın ofisinde çalışan bayan avukatça ‘incelenmek' üzere talep edildiği, dosyada usul ve esastan temyiz incelemesinde karar vermeyi engelleyecek evrak eksikliklerinin tesbit dildiği” yer almış ve aleyhimde başlatılan soruşturmada takipsizlik kararı verilerek, Gürsel Tekin'e ait ceza dosyasındaki evrakların boşaltılmasına dair farklı bir soruşturma başlatılmıştı.

Yani Ünal Tanık'ın diyalogda aktarılan “bizim doğru olduğumuz kanıtlandı” iddiasının hikayesi bu. Ve o Ünal Tanık, bugün o dosya hırsızları ile aynı safta ülkede Cumhuriyet tarihinden bugüne yapılan yatırımların toplamını 50'ye 100'e katlayan AK Parti ve kadrolarını hırsızlıkla suçluyor.

Bakın başka bir ayrıntı daha var. O dönem, benim çabalarımla ispatlanan bu hırsızlıkla ilgili Fetullahçı Terör Örgütü'nün en çok satan gazetesi Zaman, haber ambargosu uygulamıştı. Bu gazetenin sonradan Başbakanlık Muhabirliğine getirilen ismine haberi neden görmediklerini sorduğumda, Gürsel Tekin ve Mahmut Tanal'ın CHP'deki kilidi açan önemli isimler olduğunu o nedenle gazete yönetiminin haberi görmediğini söylemişti. Oysa Mahmut Tanal o dönem Silivri'de jandarma darp eden Ergenekon savunucuları içerisindeydi. O dönem, dosya hırsızlığı ile ilgili açılan soruşturmanın, garip bir şekilde kapatılmasından, o hırsızlıkla milletvekili yapılan Gürsel Tekin'in CHP içindeki Paralel kilit olarak tanımlanmasına herşyin tesadüf olmadığı bugün daha net ortaya çıkıyor.

Bugün, o dönem Mahmut Tanal ile Gürsel tekin üzerinde yoğunlaşan “dosya hırsızlığı” şüphesini yazdığım rotahaber ve sahibi Ünal Tanık ile bu hırsızlığı görmeyen, soruşturmanın kapatılmasında etkili olan Fetullahçı Terör Örgütü, Mahmut Tanal ve Gürsel Tekin gibi isimlerle dolu CHP'yle ve onlarla aynı koronun içerisinde olmaktan imtina etmeyen, Başkanlık Divanı tam da o dönem FETÖ prodüksiyonu olan porno kasetlerle dizayn edilen MHP'yle aynı safta AK Parti'yi hırsızlıkla suçluyor.

Bu kadar net bir fotoğraf bile önünde dururken, 24 saat sonra sandığa gittiğinde kime evet diyeceğini hala düşünecekmisin? Bu kadar hırsızın ve arsızın, eli kanlı terör örgütü PKK'nın siyasi ayağı olan HDP'nin bulunduğu bir listede, bunların hep birlikte saldırdığı noktaya evet demenin aynı zamanda MEMLEKET MESELESİ olduğunu söylemeye gerek var mı?

Bu topraklar üzerinde oynanan oyun büyük. Ve bu oyunu bozmak için bir oy'un yetiyor. Tıpkı şeytanı defetmek çin bir duanın yettiği gibi...