28 Ocak 2018

Hoca Efendi Kartelâsı -2

Hoca Efendi Kartelâsı Yazının ilk bölümünü gazeteye teslim etmeden iki gün önce Kurşun Kalem'e ait köşede “Tarikatleri MİT kontrol ediyor” başlıklı yazı yayınlandı. Yazıda, Ali Rıza Demircan'ın Habertürk'den Kübra Par'a verdiği mülakatta serddettiği bu cümlenin hak ettiği aks-i sedayı bulamadığına dikkat çekiliyordu.  Okuyunca keşke  gerçekten ve sadece MİT kontrol edebiliyor olsaydı dedim. MİT'in bizim olduğu ve zamanla daha çok millileşeceği ümidine sahibiz sonuçta.

Oysa ben daha feci bir ahvâlden kaygılıyım. Ne bileyim, mesela Şirinevler'de peydahlanan ve müritlerinin sürekli Abdulkadir Geylani'yle görüştüğüne  inandığı, süfli işlere müptela, avam  bir  şeyhin kurduğu nâkib-ul eşraf derneğinin bile merkezi Londra olabiliyorsa, farklı ülkelerin  pasaportlarını taşıyan sâmi ve anglosakson kökenli karanlık adamlar  kâh Ürdünlü bir seyyid, kâh Afganistan'dan gelen kadiri şeyhi, kâh Libya'dan gelen büyük evliya olarak  bu yapıları sık sık ziyaret ediyor, para ve evrak alış verişleri yapabiliyorsa aklıma MİT'den önce MI6 gelir, MOSSAD gelir, CIA yahut  kesişim kümesi elemanı Mohammed Dahlan gelir. Hâni şu 15 Temmuz kalkışmasının planlanmasını yapan çekirdek ekip içinde bulunduğu söylenen, Gezi Parkı ve benzeri eylemleri tertipleyen Otpor'la beraber Sırbistan vatandaşlığı titri almış, Yaser Arafat'ın katili meşhur Mohammed Dahlan'dan söz ediyorum.

Eğer bir adam Türkiye'yle darbe ve işgal planları yapacak ve uygulamaya koyacak kadar ilgiliyse içeride irtibatta olduğu yeteri kadar enstrüman biriktirmiş ya da onun adına temin edilmiş olmalı değil midir sizce de? Biraz daha açmaya çalışayım...

Küresel tahakküm mahfilleri ya da emperyalizm, Türkiye'nin keskin bir bağımsızlaşmayla tüm ulusların haysiyet duygusunu kışkırtan bir meydan okuyucu ve tarihsel nizam dokuyucu odak olmaya evrilişini durduramayınca, içeride kara günler için stokladığı irili ufaklı tüm partner yapılarını harekete geçirdi. Gemi onlar için batıyordu ve filikalarını denize indirmek zorunda kaldılar, can simidi ya da yeleği, neleri varsa şimdi denize döküyorlar. Kalkışma, komplo, darbe, uluslar arası mahkeme kartlarını okuttular ama acil çıkış kapıları açılmadı. Türkiye içinde kendi dinlerine ve medeniyet değerlerine düşmanlaştırılıp batı değerlerinin gönüllü yanaşmalığı yaptırılabilen  kitle %30'a  ancak ulaşıyor ve artık onlar üzerinden sonuç alınamıyor. Deneyebilecekleri tek bir seçenek kaldı. Geriye kalan, milli kimliğine ve mukaddeslerine karşı duygusal sadakatleri kırılamayan %70 içinden muhalefet devşirerek, istiklal ve meydan okuma sürecinin muharriki ve taşıyıcı aklı olan Ak Parti ve liderinin karşısına dikmek. Yâni Türkiyeyi Batı adına sömürgeleştiren, kendi milletinin dinini ve tezahürlerini devletin aklına düşman tanımlamasıyla kodlayan değnekçileri tasfiye eden Ak Parti ve Tayyip Erdoğan'ın karşısına, yine “din adına” muhalefet eden ebleh bir güruh çıkarılıyor.  Kurşun Türkiye'nin yükselişine sıkıldıktan sonra tetiği çeken ister  bir frenk marabası olsun ister kendini dindar ve vatansever zanneden bir ahmak, düşmanlarımız için fark etmez. Onlara gereken sadece hedeflerinin üzerine yönelecek yaylım ateşi...

Devlet-i âli'nin ömrünü uzatmak, İslam Ümmeti'ni kurtarmak için ilk olarak Abdulhamit'den kurtulmak gerektiğine inanan “dindar” eblehleri sakın unutmayın. Hazreti Ali'yi “din gayretiyle” şehit eden haricinin alnı sabahlara kadar kıldığı teheccüd namazıyla nasır tutmuştu. Artık teyakkuz zamanındayız.

Gölge oyununa kanmayın! Düne kadar PKK ve DEAŞ'ın  birbirleriyle savaştığına inanıyordunuz değil mi? İşte el ele ve birbirleri için savaşıyorlar. Bugüne kadar da aslında her biri diğerine ne gerekiyorsa onu sağlayan, yani coğrafya, mevzi, oy, meşrûiyet, kamuoyu desteği temini için, kolektif öngörüyü karikatürleştiren savaş görünümlü bir çiftetelliyi döktüre döktüre oynadılar. Sadece Türkiye'ye karşı savaşırken gerçekler!

Türkiye'deki cemaat ve tarikatlerin, hoca efendilerin, onların uzam ve eksenlerinde yer alan nice vakıf ve derneğin çok büyük bir kısmının teşekkül sebebinin ve nihâi gâyelerinin din olmadığını göreceksiniz. Tıpkı rol modelleri ve ortak idolleri olan FETÖ gibi!  Aynı onlar gibi bunlar da damarlarımıza saplı bir şırıngadan zerk için sahiplerinden bir işaret, sahipleri de  altın bir vuruş için en kıyıcı ânı beklemekteler.