Hüsn ü Aşk'ı arayanlar Şeyh Gâlib'in dil şehrine gitsinler
Prof. Dr. Halûk İpekten’in Şeyh Gâlib’in beyitlerini şerh ettiği “Şeyh Gâlib” kitabından gönlüme on sekizinci asrın Mevlevî Dedesinin dil şehrinin sevdası düştü. Kalp yoluyla gitmeye niyet ettiğim bu şehrin hususiyetlerini tasvir etmenin cezbesini yaşıyorum. Beşir Ayvazoğlu’nun “Kuğunun Son Şarkısı” dediği, yâni aşk ve muhabbet medeniyetimizin son şarkısı “Hüsn ü Aşk”’ ın şairi Gâlib Dede’nin dil şehri ilâhî aşk ve muhabbet şehridir.
BU ŞEHİRDE GAYRET, SABIR VE
MUHABBET VAR
Modern
dünyanın inançsız ve muhabbetsiz şehirlerinde mutsuz olanlar, kalbine ilâhî
aşkın düşmediğinden şikâyet edenler ve hüsn ü aşk’ı arayanlar Şeyh Gâlib’in dil
şehrine gitsinler. Bu şehirde ilâhî aşk ve hüsn (cemâl) var. Hüsn, Allah’ın
(c.c.) esmasıdır. İlâhî aşk, mecazî aşk gibi akıl ve mantık işi değildir.
Mevlânâ, Şems ve Şeyh Gâlip gibi gönlü vahdete açılmış âşıkların işidir.
Gayret, sabır, çaba, ismet, muhabbet, kalp kalesi, sühan ve mâna bahçesi bu
şehrin diğer mekânlarıdır.
Bu şehir
aynı zamanda söz, yâni şiir ülkesidir. Hz. Mevlânâ’nın dil şehrinde olduğu
gibi, söz dudakla, yâni harfsiz anlatılır. Şeyh Gâlib’e göre bu şehrin ilk
temelini Hz. Mevlânâ ve Şems Hz.leri atmışlardır. Ulu zatlara göre bu şehir bir
tekkedir. Tekkeye duhûl eden kemâle erer. Bakır giren altın olur. Makam mevki,
zengin fakir farkı yoktur. Tekkenin tozu toprağı iksir kadar değerlidir.
SOHBET VE DOSTLUK BU ŞEHRİN HAYAT
TARZIDIR
Temeli
atılan bu şehri Şeyh Gâlib “Hüsn ü aşk” ülkesine çevirmiş. Adına “aşk ve
sohbetin” yapıldığı, “tanışıklığın”, “dostluğun” yürürlükte olduğu şehir demiş.
Bu hususiyetinden dolayı bu şehirde “ah” vardır. Âşıkların çektikleri ahlar
ateştir. Bu ilâhî ateş, yâni “ah” ilâhî Sevgili’ye ulaşma çabasıdır. İlâhî
Sevgili’ye erişmek için belâ semtine varmak, yâni ızdırap çekmek lâzım. Belâ
semti Elest bezmidir. Allah aşkına bu çileler sonucunda varılır.
BU ŞEHİRDE HERKES İLÂHÎ AŞK
SARHOŞUDUR
Bu şehirde
herkes ilâhî aşk sarhoşudur. Sarhoşluktan, yâni ulvî cezbeden geri kalmak
istemezler. Bâzan ilâhî sıtma nöbetine tutulurlar. Sıtma nöbeti gurbete düşme
tehlikesidir ki, ilâhî sarhoşluğun geçmemesi için gayret ederler. Şeyh Gâlib
bile zaman zaman vahdetten ayrılıp dünyaya geldim, yâni gurbete düştüm, diye şikâyet
eder.
Gayret edene
gayb âlemine yolculuk vardır. Bu yolculuğa çıkanlara Ankâ kuşu refakat eder.
Ankâ görünmeyen, fakat gözünde perde olmayanlara görünen ilâhi bir kuştur. Bir
adı da Hümâ’dır, yükseklerden uçar, devlete ve ulvî zenginliğe ulaştırır.
Himmet göğünün hümâ’sı bu şehirde yaşayanların kalbindedir ve ona ulaşanlar
bahtiyardır.
MUMUN ATEŞİNDE PERVÂNE OLMAK
İSTEYEN BU ŞEHRE GİTSİN
Bu şehirde
yaşayanlar mum gibidir. Mum ilâhî aşka tutulmuş âşıkın mâşûkudur. Mumun maddesi
insanın bedeni alevi de insanın yüzüdür. Dumanı, saçları ve fitili canıdır.
Pervâne muma âşık. Mumun etrafında dolaşıp durur. Konuşmadan hâl diliyle aşkını
anlatır ve ona kavuşmak için kendini mumum ateşine atıp yok eder. Yandığında
ışık saçar ve kıvranır. Kıvranma ulvî ızdıraptır. Izdırap insanı olgunlaştırır.
BÜLBÜL VE GÜLÜN AŞKINDAN FEYZ
ALINIR BU ŞEHİRDE
Bülbül ve
gülün aşkından feyz almak için dahi gidilir bu şehre. Bu âşık ve mâşukun
nazları ulvî saadet kavuşturur insanı. Bülbül güle âşıktır. Çok konuşur, feryat
eder. Aşkını öterek, yâni feryatlarla anlatır. Gül sevilen bir mâşûktur. Vahyi
dinleyen kulak ve muhterem bir çiçek olmasıyla Hazret-i Peygamber Efendimiz’e
benzetilir. Gül bahçesi ateştir bu şehirde. Âşık olan daima ateş içinde yaşar.
Âşıkın kalp gözüne ateş olarak görünür gül. Bu sebeptendir ki bu şehrin göğü
âşıkların âhıyla dumanlı ve kıvılcımlıdır. Fuzûlî’nin “Gül kâsidesi”ni
hatırlayınız.
Bu şehrin
her yanı aynadır. Burada yaşayanların gönül aynaları daima temiz olur. Gönül
aynası temiz olanlara vahdetin yüzü akseder. İlâhî Sevgili’nin muhabbetinin
gönüllere yansıması için gayret ederler Gönül bu gayret neticesinde ilâhî
aynada görünmeye çalışır.
BU ŞEHİRDE KALP DİYARINA YOLCULUK
YAPILIR
Bu şehirde
yaşayanlar Gayret’le birlikte Kalp diyarına yolculuk yaparlar. Kalp,
“mârifet ve irfanın, keşf ve ilhamın, yâni Allah’ın evidir. Kalbe doğru
yolculuk yaparken kuyuya düşebilirsiniz. Hızır Aleyhisselâm da denilen Sühan
isimli kelâm ve söz sahibi mihmandârın tavsiyesi ile “İsm-i Âzam’ı”, yâni
Allah’ın en güzel isimlerinden bâzılarını okuyup kuyudan kurtulursunuz. Kuyu,
ümitsizlik ve matem yuvası olan karanlık bir şehirdir. Bu şehirde yaşayanlar
kuyuya düşmemek için dikkatli olmalıdırlar.
Hâsıl-ı
kelâm; modern dünyanın ruhsuz ve kalpsiz şehirlerinde bunalanlar ve gönül
şehrini arayanlar Yûnus’un, Mevlânâ’nın, Fuzûlî’nin dil şehrine vardıktan sonra
Gâlib Dede’nin dil şehrini de ziyaret etmeli, hattâ yerleşmelidirler. (ilbeyali@hotmail.com)