01 Temmuz 2015

İÇ VE BÖLGESEL TEHDİDİN 'ALTINI ÇİZME' DEĞİL 'ÜSTÜNE GİTME' ZAMANI!

En kritik MGK toplantılarından biri daha gerçekleştirildi. Ülkeyi çevreleyen kuşatma ikliminin milli güvenliği ve toprak bütünlüğümüzü tehdit ettiğine vurgu yapılan MGK bildirisinde, terör örgütleriyle mücadelede kararlılığın da "altı çizildi".

Ama zannedersem artık "altını çizme" değil "üstüne gitme" dönemindeyiz, geç bile kaldık buna. Çünkü "kardeşlik duygusu ve bir arada yaşama iradesini zayıflatarak ülke genelinde vatandaşların güvenliği ve hayat hakkını ortadan kaldırmayı hedefleyen" PKK, son çıkışıyla iyiden iyiye küstahlaştı.

Türkiye'nin toprak bütünlüğünü tehdit eden Kuzey Suriye'deki başıbozuk Kürt çetelerin başına buyruk davranışları ve demografik yapıyı değiştirme eylemlerine yönelik askeri müdahale ihtimaline karşı, Kandil'den yapılan açıklama tehdit doluydu.

PKK elebaşılarından Murat Karayılan, Türkiye'nin, toprak bütünlüğünü tehdit eden  Kürt Devleti girişimlerine karşı kendini savunma planına, iç savaş tehdidiyle karşılık verdi. 

Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Suriye'nin kuzeyinde, Reyhanlı'ya kadar uzanan hatta oluşturulan Kürt koridoruna müdahale etmesi durumunda karşılık vereceklerini söyleyen Karayılan, "Eğer onlar Rojava'ya müdahale ederlerse biz de onlara müdahale ederiz; o zaman Türkiye'nin tümü bir savaş sahasına dönüşür" ifadelerini kullandı.

Devlet aklı bu açık tehdidin bedelini ödetecek bir formülü muhakkak düşünüyordur. Kendi sınırlarının güvenliğini tehdit eden kontrolsüz Kürt çetelerinin, koridor ve kanton girişimlerine karşı uluslararası hukuka dayalı hakkını kullanma planı, içeride çıkarılacak bir iç savaş tehdidi ile karşılık buluyorsa, sınır güvenliğinden önce iç güvenliği sağlamak kaçınılmaz.

Türk Silahlı Kuvvetleri, Hiç gecikmeden, Kuzey Irak Bölgesel Kürt yönetimi ile koordineli olarak Kandil ve unsurlarını yerle yeksan etmeli.

Bu hareket gerçekleştirilmeden, Suriye'deki terör unsurları ve kontrolsüz Kürt çetelerin oldu bitti oyununa müdahale etmenin içerideki yansımaları ağır olabilir.

Bu noktada Türkiye'nin elindeki en önemli koz ise Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi...

PKK ve PYD'nin Barzani yönetimiyle uzun zamandır devam eden restleşmesi malum.

Kuzey Irak petrollerinin Türkiye üzerinden pazara açılması planını engellemek isteyen ABD, İngiltere ve İsrail, kontrolsüz Kürt çeteleri eliyle Barzani yönetimini hedef aldı.

Yakın bir zaman once PKK ve PYD'nin Barzani'ye yönelik tehditlerini, otorite çatışması olarak okumamak gerek. İşte bu noktada Türkiye ile Barzani yönetimi arasındaki işbirliği, Kuzey Suriye ve Rayhanlı'ya kadar uzanan hattaki oldu bittinin önünü kesmek için önemli bir hamle olabilir.

Kuzey Irak'ta Barzani yönetimi ve Peşmergenin Kuzey Suriye'de de Türkiye'nin kapsamlı bir harekete girişmesi, ABD-İngiltere ve İsrail'in tüm planlarını alt üst edebilir.

Barzani ile yürütülecek koordinasyon, Kandil'deki terör kamplarının ve örgüte bağlı unsurların imhası için de kolaylaştırıcı bir etken olabilir. Hava saldırısından kaçan terör gruplarının kara harekatıyla imhası, Türkiye'ye yönelik açılmak istenen cephe sayısını da aza indirgeme açısından önemli bir hamle olur.

4 saati aşan MGK toplantısından sonra yayınlanan bildiride, "Güney komşularımızdan Suriye'de cereyan eden hadiseler etraflıca değerlendirilmiş, muhtemel tehditler ele alınmış, sınırlarımızda alınan ilave güvenlik tedbirleri üzerinde durulmuştur. Bölgede yaşayan sivil halkı hedef alan terör saldırıları ile bölgenin demografik yapısının değiştirilmesine yönelik eylemlerden duyulan endişe dile getirilmiştir" ifadeleri, Türkiye'nin kapsamlı bir askeri operasyon seçeneğini masaya yatırdığını gösteriyor.

Böyle bir endişenin ortadan kaldırılması ulusal güvenlik sorunu iken, buna ne askerin keyfiyetle seyirci kalmasını ne de siyasilerin çekince göstermesini tarih affetmez.

Haliyle; içeride her ne kadar siyasi bir belirsizlik söz konusu olsa da devletin devamlılığı esasının en önemli ayağı olan öz savunma refleksini devreye sokacak kurumlar ellerini çabuk tutmalı.

Türkiye'nin, Kuzey Suriye'deki tehditkar gelişmelerin önünü kesmek için başlatacağı askeri harekatın hedefi de sadece DAEŞ da olmamalı. Bölgeyi DAEŞ unsurlarından temizlerken kontrolsüz Kürt çeteleri de imha edilmeli. Aksi halde ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin yürüttüğü alan temizliğinin ötesine geçmez bu harekat. O alan temizliğinin ise PKK/PYD/YPG unsurlarının işini kolaylaştırdığı gözardı edilmemeli.