08 May 2018

İmar nasıl olmalı

İmar faaliyetlerini inşaat hakkı kazanmak için değil mamur etmek için gerçekleştirmeliyiz.

Bunun için de kanaat etmeyi, sebat etmeyi ve şükretmeyi öğrenmeli ve uygulamalıyız.

Hırstan ve haksız kazançtan uzak durmalıyız.

Çalışmadan geçinmenin adaletsizliğini, mülk fazlasından ev kirası almanın haksızlığını, ev sahibi olmak için faizli kredilere bulaşmanın yanlışlığını iyice idrak etmeliyiz.

İslam'ın adalet anlayışı gereği servete değil ranta karşı olduğunu bellemeliyiz.

Komşusu kira ve kredi sarmalında boğuşurken faiz ve kira geliriyle semiren bizden değildir sözünü kulağımıza küpe yapmalıyız.

İmtihanda soru çalmak ile torpil ve kayırma sonucu fazladan inşaat hakkı elde etmenin aynı şekilde haram olduğunu herkese bildirmeliyiz.

Kamu arazisi çevirmenin, komşusunun yolunu, güneşini ve manzarasını kesmenin, izinsiz bina yapmanın toplumsal adaleti bozduğunu, Allah'ın hoşuna gitmediğini iyice beyinlerimize ve kalbimize nakşetmeliyiz.

Tüm bu bilgiler ve ön kabuller ışığında daha müşahhas şeyler söylemek gerekirse

Ülke ölçeğinde hangi arazilerin imara açılacağı ve hangi arazilerin kesinlikle imara kapalı olacağı belirlenmelidir.

Bu kapsamda tarım arazileri, meralar, heyelan bölgeleri, sel yatakları, tarihi alanlar kesinlikle imar ve inşaat faaliyetlerine kapatılmalıdır.

Bununla birlikte imar, yerleşme ve inşaata uygun diğer alanlar ülke ve devlet vizyonu çerçevesinde planlanarak kademeli bir şekilde imara açılmalıdır. Bu kapsamda önce Anadolu ihya ve imar edilmelidir.

Söz konusu alanlar imar izinli bir şekilde halka yeteri miktarda dağıtılmalı ve alınıp satılmasına engel olunacak şekilde şerh konularak sadece kullanımına ve yerleşmeye müsaade edilmelidir.

Bu tür arazilerdeki inşaat faaliyetlerine sadece ev yapılmasına müsaade edilmelidir.

Ayrıca bu evlerin müstakil olması ve geleneksel malzeme ile inşa tekniği kullanılmasını zorunlu kılmalıdır.

Bu arsaların olduğu bölgelere devlet yatırımı götürülerek halkın bu arsaları kullanması teşvik edilmelidir.

Sadece bu işlerin takibi için ayrı bir yönetim şeması kurulmalıdır.

Tüm bunlar olurken bir “Şehir kanunu” çıkarılmalıdır.

Bu kanun ile şehrin tanımı yapılmalı, büyüklüğü belirlenmeli, nelerden oluşacağı ve nasıl yönetileceği belli olmalıdır.

Ayrıca bu şehir kanunu ile mahvolan şehirlerimizin bozulan: kültür, tarih, tarım, sanayi, eğitim, turizm, ticaret fonksiyonları düzenlenmeli, kontrol edilemez büyüklüklerine bir sınır getirilmelidir.

Adrese dayalı nüfus sisteminden vazgeçilmeli, okul ölçekli planlamalar terkedilerek mahalleye ve dayanışmaya dayalı yerleşim modeline geri dönülmelidir.

Şehirlerin büyüklükleri tanımlanmalı, ufaltılmalı, büyükşehir yasasından bir an önce vazgeçilmelidir. İstanbul en az ikiye belki üçe veya dörde bölünmelidir.

Şehirlerin etrafı ormanlar ve tarım arazileri ile çevrelenerek o şehre ait tarımsal ve hayvansal ihtiyaç kendi bölgesinden sağlanmalıdır.

Betonarme gibi ağır sistemlerle ev yapmaktan vazgeçmeli, yasaklanmalı sadece ticari yapılar ile benzer büyük ölçekli yapıların inşasında modern teknoloji kullanılmalıdır. 

Şeytani küreselcilerin: ekokent, smartkent, lojistikkent gibi kavramlarla insanlığı yok etmek üzere olduğu bir dönemde adalet, mahremiyet, evlilik, komşuluk, akrabalık kavramlarının güçleneceği bir şehir modeline geçilmelidir.

Konut fiyatını etkileyen en önemli unsur arsa maliyetidir.

İkincisi ise faizli kredilerdir.

Üçüncüsü ise kat karşılığı ya da hasılat paylaşımlı inşaat modelidir.

Oysa ev yapmak için arsalar kamu tarafından halka kullanımı için karşılıksız verilirse

Geleneksel teknik ile ağır ve modern teknoloji kullanmadan kullanıcıların inşa sürecine katılabildiği ve ustalık bilgisi ile yapılabilen ev tekniğine geçilirse (yani taş, toprak ve ağaç ile evler yapılırsa)

Ev yapmak için büyük organizasyonlardan vazgeçip müstakil ölçekli ve aileye özel imar ve inşa modeline geçilirse

Herkesin evi olur, kimse kira geliri için ikinci ev sahibi olmak için uğraşmaz, evlerin maliyeti düşeceği ve maliyete kişisel emek katılacağı için gereksiz faiz ve para da ürememiş olur.

Yok faizler yükselmiş, yok konut satışları düşmüş, yok demirin fiyatı uçmuş, hiçbiri kalmaz.

Böylece ortada hırs bürümüş bankalar ve müteahhitler de kalmaz. 

Millet de ev sahibi olacağım diye inim inim inlemez.

Ama önce kentsel dönüşümden ve imar barışından vazgeçilmelidir.

 

https://twitter.com/Mimarserkanakin