06 Temmuz 2018

İmtihanımızın kilit taşı: Çocuklarımız

Yaz geldi. Okulların kapanması büyük nimet. Çocuklar en azından birkaç ay özgürce oyunlar oynayıp çocuk olmanın tadına varabilecekler. Tabii internet ve tablet tuzaklarına yakalanmazlarsa.

Bu geniş yaz günleri aynı zamanda çocukların, maalesef okullarda çok çok yetersiz olan Kuran ve İslami değerler eğitimi almaları içinde büyük bir fırsat. Dine düşman, sözde çağdaş, kindar zihniyetin koyduğu 12 yaşına kadar olan din eğitimi yasağının kalkmasıyla birlikte, camiler çocuk sesleriyle neşelendi. Başta Diyanetin ve gönüllü kuruluşların güzel çalışmalarıyla ve 4-6 yaş gibi kalıcı sevginin oluştuğu, ömürlük karakter oluşumunun temellerinin atıldığı ve öğrenmenin en verimli dönemlerinden biri olan çok kıymetli zamanlarda bile çocuklarımız dinini öğrenebiliyor.

Çalışmalara baktığımızda pedagoji eğitimlerini de tamamlayan genç öğretici kadroların, çocukların çocuk olduklarının farkına vararak sıkmadan, bıktırmadan, oyunlarla birlikte zevkli bir çalışma sürdürdüklerini görüyoruz. Ufak hediyelerle çocukların teşvik edilmesi de eğitim için güzel bir katkı sunuyor.

Bütün bu güzelliklere rağmen, birkaç aylık bir eğitim tabii ki yeterli değil. Özellikle veliler, yaz Kuran kurslarına çocuğunu göndermiş olmakla “vazifemi yaptım!” düşüncesine kapılıp bunu yeterli görmemeliler. Okul öncesi 4-6 yaş dini eğitim fırsatlarını da değerlendirsinler.

Ama bütün bunların ötesinde İslam, sadece kitaplarla ve kapalı mekânlarda öğretilerek bitirilebilecek bir ders değildir. Hayatın sınırlı bir parçası değil, tamamıdır. Bu sebeple çocukların İslamiyet'i, başta anne baba şahsında olmak üzere yaşadıkları çevre içinde, sevecekleri örnek şahsiyetlerin davranışlarını modelleyerek öğrenmeleri gerekir.

Bu yüzden bence, Diyanetin ve eğitim gönüllüsü kuruluşların ebeveynlerle olan iletişim içinde ciddi planlar yapması lazımdır. Toplantılar, konferanslar, ev ziyaretleri gibi etkinliklerle birlikte onları da eğitim gönüllüsü yaparak eğitim sürecine katmak çok doğru olacaktır.

Çocuklarının Allah'ının dinini öğrenmesini isteyen ve bunun için çaba harcayan anne babalara, Peygamber Efendimizin (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) çok büyük müjdesi vardır:

“Her kim Kuran okur ve Ondakilerle amel ederse, kıyamet günü anne babasına bir taç giydirilecektir. Ki güneş dünya evlerinde sizin aranızda olsaydı bile o (taç), güneşten daha parlak olurdu. Ya o Kuranla amel eden kişinin kendisi hakkında ne düşünürsünüz?” (Ebu Davud, Salât 349)

Hadis-i şerifte de buyurulduğu gibi, Kuran'ı sadece okumak yeterli değildir. Ondaki emir ve hükümlerle, evreni yaratan Allah'ımızın bizlere öğrettiği yüce değerleri hayatımıza uygulamak zorundayız.

Kuran kurslarında Kuran harfleri ve böylece Kuran okumak öğretilirken, okunan ayetlerin manasından çocukları uzak tutmamalıyız.

Okullarda ezbere dayalı verilen hatalı eğitim, Kuran kurslarında tekrar edilmemelidir.

1) Öğretilen namaz surelerinin, ayetlerin manası, çocuklara ezberin ötesinde, hayal dünyasına işleyecek şekilde hikâyesiyle, nüzul sebebiyle, güncel hayatımızdaki uygulama şeklimizle birlikte öğretilmelidir.

2) Kuran harfleri de çocuklara sanatsal aktivitelerle uygulamalar yaptırılarak daha derin işlenmelidir. Hat sanatı daha basit, renkli ve eğlenceli bir formatta çocuklara sevdirilmelidir.

3) Çocuklara verilen eğitimde kapalı mekânlardan ziyade açık hava tercih edilmelidir. Bu öneri camilerde elbette ki uygulanması zor bir konudur. Bu yüzden Diyanetin ve ilgili kurumların, eğitimin çıtasını yükseltecek projeler geliştirmesi gerekir. Yaz kursları için, doğayla kucaklaşmış çocuk kampları tesis edilmelidir.

  • Peygamber Efendimiz (S.A.V.) ata binerdi, çocuklara ata binmek öğretilmelidir. Hayvan sevgisini yaşaması da sağlanmalıdır.
  • Peygamber Efendimiz (S.A.V.) yüzerlerdi. Bu güzel sünnet, bütün çocuklarımıza sistemli bir şekilde sünnet bilinciyle birlikte öğretilmelidir.
  • Peygamber Efendimiz (S.A.V.) ok atardı. Aynı zamanda ata sporu olan bu güzel spor ve benzerleri de çocuklarımıza Kuran ve sünnet şuuruyla irtibatı koparılmadan öğretilmelidir.

Örnekleri çoğaltabiliriz.

4) İslami eğitim kurumlarında kadrolu personel ile birlikte gönüllü olarak görev üstlenecek gençlerde yer almalıdır. Başta ilahiyat ve imam hatip öğrencileri olmak üzere, kendini yetiştirmiş her gönüllü genç eğitim çalışmalarının bir tarafından destek olmak üzere yönlendirilmelidir.

5) Eğitim çalışmaları sadece yaz aylarına sıkıştırılmamalı, bütün bir yıl çalışmalar devam etmeli, öğrencilerin hafta sonları ve okul sonrası zamanlarında seve seve gelecekleri, sürekli gelişen bir eğitim ağı oluşturulmalıdır.

6) Her çocuk dininin gönüllü bir temsilcisi olarak yetiştirilmeli, hayatının her aşamasını bu şuurla yaşayacak ve çevresine ışık saçacak örnek bir şahsiyet haline getirilmelidir.

Yoksa kötülüğün okul bahçelerine, hatta evlerimizin kapısına kadar geldiği bu zamanda, Avrupa değerlerine göre eğitim ağları kurarak; vatan sevgisi, milli ve İslami değerlerden tamamen soyunmuş,  geleceğin Can Dündarlarını yetiştirmek için, çok kimseler çalışmalarını geliştirerek sürdürmektedirler.

“Mallarınız ve evlatlarınız sadece birer imtihandır. Allah katında ise büyük bir mükâfat vardır.” (Teğabün 15)

Allah bizleri ve evlatlarımızı kendi yolunda değerlendirsin. Âmin.