22 Temmuz 2017

İnfiâl

Gönül ister ki izzetli ve cesur arslanların gayretleriyle elde edilen zaferler, aldıkları hevâ ve heves kokusuyla her kazanımın etrafında çığlık çığlığa dönen doyumsuz sırtlanlara yem edilmesin. Devlet kurumuyla, ikbâl ve servet muhterislerinin arasına bir türlü mesafe koyamıyor ve duvar öremiyoruz. Can pazarında, fedakârlık ve hayattan feragat zamanında meydanlara atılan yoksul, sıradan, beklentisiz ve adanmış kalabalıklar, risk ortadan kalktığında, kurulu ve etkin sistemin klişe uygulamalarıyla süratle yeniden hiçleştiriliyorlar. Buna mukabil zor zamanlarda ortadan kaybolan, dahası her ihanet odağına yanaşmalık yapmaya teşne, tüm zamanların ve zeminlerin yapış yapış sırnaşıkları, berideki beklentisiz kahramanları ve fedai canları yaralayan çiğlikler ve tamahkârlıklar içinde, kolektif imkânlarımızı, zenginlik ve onurumuzu yağmalamaya devam ediyorlar. Vatan savaşta yoksulların, barışta zenginlerindir hipotezini âdeta sosyal bir kanun olarak kabul etmemize çabalayan dinli/dinsiz hevâperest seçkincilerin, sabrımızın ve haysiyetimizin üzerinde tepinmesiyle sınanıyoruz. Ama ağır şekilde yoruluyor ve inciniyoruz.

IMG-20170705-WA0007

FETÖ Kültüyle mücadele gittikçe meşhur havuz problemlerini anımsatan, çifte su verilmiş bir muammaya dönüşüyor. Külte mensup mankurtları devlet havuzundan dışarı akıtan tahliye musluklarıyla aynı havuza aynı kültün yeni zombilerini akıtan, ayrıca kalanlara verilen terfi ve atamalarla debilerini yükselten muslukların sayılarını ve basınç farklarını hesaplayamıyoruz. Ak Parti teşkilatlarının sorumluluğu ve parti içi FETÖ ile mücadele mesuliyeti, neden bu kuduz örgütün paralel bir devlet yapılanması oluşturduğuna inanmadığını açıkça deklare etmiş bir isme verilir? Sonra o teşkilatın içinden gelen, vekil olan, bakan yapılan bir hanımın yakın mâzisindeki skandal twittleriyle ilgili getirdiği müthiş açıklamaya hep beraber itibar ederiz. Bu ülkenin cumhurbaşkanını, beşikteki torununa kadar bütün evlâtlarıyla birlikte katletmeye teşebbüs eden sözde subay kimi rezil hainler bile terör operasyonuna ya da tatbikata gittiğini sanacak kadar safdil olur da bâzı bakanlarımız olmaz mı? Olur tabii! Mahrem Fetö toplantılarının en ağır ağabeyleri dahi bir anlık gafletle fark edilmez MKYK üyesi olur. İlk FETÖ soruşturmasını açan savcıyı bir bakarsın “Fatih” namlı kamyon “biçer” ki sonuçta elim bir kazadır; savcı ise dosttur, arkadaştır ah candır. Mâliye Bakanlığı'nda, gümrüklerde FETÖ tasallutu ve hâkimiyetiyle ilgili geçmişte neler söylenmiş, yazılmış, feryat edilmiş de ne olmuştur sanki? Kurumlar içinde herkes birbirini bilir! Dershaneler tartışması ve 17/25 Aralık sürecinde en net ve erkekçe duruş sergilemiş, FETÖ Kültünün hezeyanlarının ihanet olduğunu söylemiş nice müfettiş ve çalışanın hiç yoktan sicilleri neden bozulmuştur, haklarında mahiyeti beş para etmez uydurma gerekçelerle niçin soruşturmalar açılarak görevlerinden atılmışlardır? Ya da hâlen aynı uğursuz sürecin bitmesini bekleyen kaç kişi vardır tahmin edebilir miyiz? FETÖ'nün sırtlanları kimi kurumlarda, evet  -hâlen, şimdi, şu an- evlatlarımızı parçalıyor, duyuyor musunuz?

IMG-20170705-WA0005

Bu tür kurumlarda yaşanan hadiselerden başlarında bulunan bakanlar ve bürokratlar habersiz midir, olayların dışında mıdır sizce? Müminlere özgü feraseti özlüyorum. Kimi yüzlerdeki kaskatılığın aslında ruhlarındaki kaskatılık olduğu anlaşılabilsin isterdim. Sîretlerden taşan müstekbirliğin, kullara karşı merhamet ve şefkati unutmuş katran karası kâlplerden sızarak sûretleri kapladığının görülmesini dilerdim. Bâzı isimlerin göz çukurlarının içinden bize bakan ruhun “it sürüsü dağıldı mı it sürüsü? Hiç birine merhamet yok” diye tıslayan darbeci albayın gözlerinden bakan ruhla aynı olduğunu kimse görmüyor mu? Ah Allah'ın zikriyle derileri ve kâlpleri yumuşayanların korkulan feraseti neredesin?

 

Van Bahçesaray'da olanlar nedir meselâ;

Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da kırk sene önce başlatılan PKK kaynaklı açık ve örgün terör yapılanmasına gerçekten tarihinin en ağır hezimetinin yaşatıldığı  altın döneme girdik. Örgütün geldiği özerklik ilânı ve devletleşme iddiası çizgisinden, çok ağır bir hezimet ile süklüm püklüm 40 yıl geriye, tekrar çoban kaçırma/katletme dönemlerine  atılmış olmasının en somut anlamı, PKK'nın Türkiye üzerinde mutlak bir bozguna uğratıldığıdır. Tayyip Erdoğan'ın liderliğinin bu millete bağışladığı her biri diğerinden kıymetli kazanımlar içinde henüz en az fark edileni PKK'yı getirdiği bu noktadır. Bu defa “terör ve terörist bitmeden asla durmama; ara, bul,  vur” şeklinde özetlenebilecek yeni strateji ve  liderlik iradesinin hem bölgede yaşayan insanlarımız hem de teröre karşı mücadele veren kolluk güçlerimiz üzerinde muhteşem bir etkisi oldu. Ama bu etkinin terörle mücadele dışında devletin diğer tutumlarının insanlar üzerindeki  tesirini azaltmayıp bilâkis daha da belirginleştirdiğini unutmamalıyız.

IMG-20170705-WA0004

Van'ın Bahçesaray İlçesi'nde yaşananları teröre karşı elde edilen keskin galebenin etkisini doğru yönetebilmek açısından inceleyebiliriz. Âdil ve güçlü bir devlet iradesinin gölgesi altında bir kaç cesur terörle mücadele polisi, onların ardında duran sağlam bir savcı ve kaymakamın bir ilçenin sistematik terör propagandasıyla kirletilen atmosferini nasıl temizleyebileceğini gösteren numunelik bir alan Bahçesaray. Son referandumda %68 evet tercihiyle bölgede rekor kırmış bir ilçe. İnsanlar devletlerine dolayısıyla kendilerine güven duymaya başlamışlar. Belediye'nin kayyuma devredilmesi ümit ve huzuru daha da çoğaltmış. Peki sonra ne olmuş? Yeniden öfke ve ümitsizliği arttıracak işler... Her dönemin kazananları... Kırgınlık ve yılgınlığın yayılması... Bazı sorular ;

1) Bahçesaray'da yapılacak 3 milyon liralık bir yol ihalesi Arnos İnşaat adlı bir şirkete mi verildi?

2-) Şirketin sahibi Erkan Orhan isimli şahıs mı? Bölgede “etoz” lâkabıyla tanınan kimseyle bu kişi aynı mıdır?

3-) Apo fotoğrafları altında, Sırrı Süreyya'yla ziyafet sofralarında ve mâlum flamalar altında görünen kişi midir bu isim?

4-) Geçmişte “Garzan” lâkaplı PKK'lı terörist bölgede ev ev gezerek örgüt adına haraç toplamış mıdır? Bu esnada bu teröriste refakat eden ve ona evleri gezdiren başka bir isim var mıydı? Varsa kimdi?

5-) Bu ismin ihaleyi almasında herhangi bir politik baskı olmuş mudur?

5-) Yolun güzergâhı hangi kriterlere göre belirlenmiştir. Bu güzergah aynı aileye mensup başka bir ismin gayrimenkul yatırımını değerlendiriyor mu?

6-) Bahçesarayda'ki mera arazileri sorunu nedir? İlçede bu meralarla ilgili geçmişte yapılan tapulandırmayla ilgili halkın ortak bir itirazı ve öfkesi var mıdır?

7-) 3200 rakımlı yükseklikteki alanların bile  terör sebebiyle ekilemeyen tarım arazileri olarak gösterildiği ve devletten bunlar için düzenli olarak  çok yüklü tazminatlar alındığı doğru mudur? Bunu yapanlar aynı kişiler midir?

8-) Eski milletvekili ve cumhurbaşkanlığı danışmanı Gülşen Orhan'ın bu kimselerle herhangi bir yakınlığı ve serdedilen iddialar hakkında bir bilgisi var mıdır? 

 IMG-20170705-WA0006