İnsan insanın hocasıdır
Atalarımız “Kem âlât
ile kemâlât olmaz.” demiş. Günümüzün ifadesiyle kötü aletlerle güzel bir iş yapılamaz.
Bu durum eşya için geçerli olmakla birlikte insan için de aynıdır. Nasıl ki kör
bir keserle iyi bir kesme veya budama yapılamazsa ya da niteliksiz/popüler bir
kitaptan faydalı ve lüzumlu bir şey öğrenilemezse vasıfsız bir ebeveynin/öğretmenin
elinden de iyi bir insanın yetiştirilmesi mümkün değildir.
İyi veya bizim
kültürümüzdeki adıyla “kâmil insan”ı ancak iyi bir insan yetiştirilebilir. Nitekim
tarih boyunca bu insanlar hep hocalarıyla anılmışlardır. Hayatında iyi bir
insana/hocaya/üstada rast gelmemiş ancak bir şekilde bilgisi ve becerisi
olanların topluma kendilerinden bekleneni veremediği gibi topluma en büyük
zararları da çoğu kez bu gibilerin verdiği de bir vakıadır. Nitekim günümüzde
sözüm ona bilgi ve becerilerle donanmış bazı askerî pilotların dünyanın belli
yerlerinde silahsız masumları ve çocukları acımasızca katlettikleri de ortadadır.
Buradan hareketle hangi bilgi ve becerinin öğretileceği kadar bu bilgi ve becerinin
kim tarafından verileceği de önemlidir.
İyi bir ebeveyn veya
öğretmene denk gelmek büyük bir talih olmakla birlikte bunların her zaman ve
her yaşta karşılanması pek zordur. Bu mümkün olsa bile insanların farklı
karakter, mizaç ve yeteneklere sahip olmaları, onları farklı arayışlara
götürebilir ya da yetersizlik oluşturabilir. Bu durumda alternatif olarak
sunulabilecek yegâne şey, biyografilerdir: Biyografi kitapları, filmleri, çizgi
filmleri…
Batı’da romandan
sonra en çok okunan türlerden biri olan biyografilerin ülkemizde de hak ettiği
yeri almasının lüzumu ortadadır. Çünkü şanlı bir tarih ve nice büyük başarılara
sahip ecdadın hayat hikâyesi, torunları için adeta bir mücevher değerindedir. Yahya
Kemal’in “Kökü mazide olan atiyim.” düsturundan hareketle, tarihin büyük
şahsiyetlerinden istifade etmeden, onların tecrübe ve birikimlerini bilmeden
geleceği doğru bir şekilde inşa etmek mümkün değildir. Öte yandan biyografiler
genellikle kişilerin başarılarına, karşılaştıkları zorluklara, bunların
üstesinden gelmedeki azim ve kararlılıklarına odaklanır; bunları okuyanlar da
kendi yaşamlarında onlardan yararlanabilir ve karşılaştıkları muhtemel
problemleri çözebilirler.
Türkiye’de bir kültür
ve eğitim politikası olarak öncelikle çocukların, gençlerin, öğretmenlerin ve ebeveynlerin
hayatlarına ve uygulamalarına bakıp örnek alabileceği biyografilerin yazılması
ve/veya filmlerinin yapılması teşvik edilmelidir. Bu cümleden olarak her yaşa
uygun usta yazarların işe koşulmasının desteklenmesiyle metinlerin Türk kültür
ve ahlakına uygun, edebi/estetik değere sahip olması, eğlenceli, etkileyici,
sürükleyici ve akıcı bir üsluba sahip olması hedeflenmelidir. Yine bu eserlerde
yer verilen iyi/kâmil insanların hayat hikâyeleri, azim ve kararlılıkları,
eserleri, görüşleri, ilkeleri, yöntemleri ve onlarla ilgili hatıralara yer
verilmesine gayret edilmelidir. Bu bahisteki kitaplara Beşir Ayvazoğlu’nun
biyografi türündeki eserleri, iyi birer örnek oluşturabilir.
Elbette ecdadımız
içinde nice büyük sanatkâr, öğretmen, asker, devlet adamı… vardır ve inşallah olmaya
da devam edecektir. Ve yine elbette her biri kendi alanında kahraman olan bu kişilerin
hayatlarını yazmak için ciltler dolusu kitaplar yazılabilir, yazılmalıdır. Ancak
öncelikli olarak çocukların ve gençlerin yetenekleri doğrultusunda farklı mesleklerin
belirlenmesi ve her meslek grubu için belli sayıdaki eserde karar kılınmalıdır.
Karar kılınma işi tesadüfi veya rastgele olmamalı; isimlerin belirlenmesinde
uzmanlarının görüşlerine başvurulmalıdır.
Mehmet Akif’in;
“İbn Sinâ’ları
yüzlerce doğurmuş iklim
Tek çocuk vermiyor âgûşuna ilmin, ne akîm”
şeklinde ifade ettiği
gibi bu noktada insan yetiştirme işine, yani eğitime öncelik verilebilir. Bunun
için mevcut ve müstakbel öğretmenlerden yola çıkmak doğru bir tercih olabilir.
Bu itibarla tarihimizin büyük eğitimcileri/bilim insanları/öğretmenleri serinin
ilk eserleri olarak düşünülebilir: Farabi, İbn Sina ve Gazali gibi. Yine Hoca
Ahmet Yesevi ile Gaspıralı İsmail Bey gibi Türk dünyasında eğitim konusunda
büyük işlere imza atmış kişiler ilkler arasında sayılabilir. Ayrıca Şeyh
Edebali, Akşemseddin ve Kınalızade Ali gibi Türk tarihinin en mühim
şahsiyetlerinin yetişmesi ve büyük başarılar elde etmelerinde önemli katkılar
sağlamış olan büyük karakterler ilklerden olabilir.
Ahmet Cevdet Paşa,
Selim Sabit Efendi, Babanzade Ahmet Naim, Emrullah Efendi, Ziya Gökalp, Hasan
Ali Yücel, Mustafa Satı Bey, Mümtaz Turhan, Nurettin Topçu, Erol Güngör ve
İsmail Hakkı Baltacıoğlu gibi yaşadığı dönemlerdeki öncü fikirleriyle eğitimde
yenilikler ortaya koymayı başarmış kişiler eğitimde örnek alınabilir
niteliktedir. Yine Muallim Cevdet, Mahir İz, Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, Nihad
Sami Banarlı, Malik Aksel, Halide Nusret Zorlutuna, Seyit Ahmet Arvasi, Cahit
Arf ve Orhan Okay gibi farklı alanlarda model eğitimci / öğretmen şahsiyetlerin
yanı sıra eserleriyle de fark ortaya koyabilmiş kişiler sayılabilir.
Sonuç olarak Türk-İslam
kültür tarihinin nitelikli biyografileri yazılarak başta çocuklarımızın ve gençliğimizin
kendilerine rol model bulma ihtiyaçlarının karşılanmasına katkı sunulabilecektir.
Ayrıca bu yolla mevcut ve müstakbel ebeveynlerimizin ve öğretmenlerimizin azim
ve kararlılıkları ile motivasyonlarına katkı sağlanacağı da öngörülebilir. Daha
da önemlisi bu çalışmayla ecdadımızın aziz hatıralarına sahip çıkılabileceğini
de hatırdan çıkarmamak gerekir.