30 Kasım 2022

İnsanlığın kurtuluşu için çile çekenler 4

Ey zindan arkadaşlarım, ayrı ayrı ilahlar mı?

Hayırlı olan hakimiyet sahibi bir tek Allah mı?

 

Allah’tan başka kuru adlardır taptıklarınız,

Allah’ın emridir, başkasına tapmamanız!

 

Budur din; değişmez ve doğru,

Kabul etmiyor insanların çoğu!

 

Zindan arkadaşlarımızın rüyalarını yorumladık,

Saraya döneceğe; ”Bizi efendine anlat!“ dedik!

 

“Unutulduk zindanda sarayın debdebesinde,

Kaldık senelerce fazladan, o karanlık yerde!”

 

 Hz. Yusuf’la (A.S.) beraber zindana giren iki arkadaşı rüya gördüler. Zindan arkadaşları gördükleri rüyalarını Hz. Yusuf’a (A.S.) anlattılar ve yorumunu istediler. Hz. Yusuf (A.S.) onlara; ”Yemeğiniz önünüze gelmeden önce size rüyalarınızı yorumlayabilirim. Bu bana Rabb’imin öğrettiği bir bilgidir. Çünkü ben Allah’a inanmayan ve ahireti inkar eden bir kavmin dinini terettim, atalarım İbrahim, İshak ve yakub’un dinini kabul ettim.” diyerek arkadaşlarına  önce Allah’ın dinini yani İslam’ı anlattı. Sonra rüyalarını yorumladı. Arkadaşlarından kurtulup eski görevine yani sarayda şarap sunma görevine devam edeceğini bildiği kişiye: ”Beni efendinin yanında an!” dedi. İnsandaki şeytani özellikler, insanın vefasızlığı ve sıkıntılı bir durumdan birden şaşalı ve debdebeli göz kamaştırıcı bir ortama girme; nefsin bu çekicilikler karşısında kendinden geçip sarhoşluğundan dolayı arkadaşı Hz. Yusuf’u unutması söz konusudur.

Yeri gelmişken bu olayda Hz. Yusuf’un, Allah’tan değil de arkadaşından yani bir kuldan yardım istemesinden ötürü unutturulduğunu ve ceza olarak da Hz. Yusuf’un fazladan yıllarca hapiste kaldığını bazıları iddia edilmektedirler. Bu yorum doğru değildir. Çünkü Hz. Yusuf’un, Allah’tan başkasının yardım yapamayacağını bilmemesi mümkün değildir. Yaşadığı olumsuz olaylar dolayısıyla içinde bulunduğu psikoljik atmosferi düşündüğümüzde; Hz.Yusuf’un buradaki amacı; ”Efendine benim suçsuz olduğumu, iftiraya uğradığımı; Kral’ın onur meselesi yapıp lehimdeki kanıtlara rağmen beni zindana attırmakla hata ettiğini ve bu hatasını düzeltmesi gerektiğini söyle!” demek istiyor.

 

Yorumlayamadı Melik’in rüyasını kehanet,

Aklına geldik zindan arkadaşımızın nihayet!

 

Yorumladık rüyasını Melik’in, açık açık,

Çağırdı bizi saraya yorumu duyan Melik!

 

Çağırdığında saraya; balıklama gitmedik!

“Oh, be!” deyip kendimizi kaybetmedik!

 

Yaralanmış saygınlığımızı önceledik,

Sildirdik iftirayı, sonra çağrıya uyduk!

 

Günün birinde Kral, rüya görür. Rüyasını sarayın ünlü rüya yorumcuları ve kahinleri yorumlayamayınca arkadaşının aklına Hz. Yusuf (A.S.) gelir nihayet ve şunu söyler: ”Ben size rüyanın yorumunu haber veririm, hemen beni zindana gönderin.”

Arkadaşı; ”Ey Yusuf, ey doğru sözlü! Kral’ın şu rüyasını yorumlayabilir misin? Yusuf, Kral’ın rüyasını yorumladı. Arkadaşı da gidip yorumu Kral’a anlatınca; Kral; “Gidin bana onu getirin.” der. Arkadaşı, Yusuf’a gidip Kral seni çağırıyor deyince; Hz. Yusuf şunu söyledi: “Geri dön de sor bakalım efendine, o kadınların amaçları neymiş ki ellerini kestiler.” Hz. Yusuf  Kral’ın davetini alır almaz hemen balıklama atlayıp koşa koşa gitmedi. Önce onurunu koruyup üzerindeki iftira lekesini kaldırdıktan sonra temiz ve güvenilir bir şekilde saraya gitmeyi tercih etti.

 

Bir yanda karanlık ve soğuk zindanda gam,

Diğer yanda şatafat, göz kamaştırıcı makam!

 

Bir yanda insansal ve şeytanın iç dürtüsü,

Diğer yanda vahiyle arınmış edep örtüsü...

 

Bir yanda varlık, bir yanda soğuk yokluk,

Vahiyle eğitilmiş akılla zindanı yeğledik?

 

Sınandık Allah’ın emriyle nefsimiz arasında!

“Zindan; çağırdığından yeğdir bakışımızda!”

 

Hz. Yusuf zor sınavdan geçti. Kadının isteğini kabul etseydi, saraydaki şatafatlı, göz kamaştırıcı makam ve eğlence onu bekliyordu. Aynı zamanda insansı ve şeytansı iç isteklerin dürtüsü da bu konuda itici oluyordu. Varlık içinde yüzmek varken diğer yanda; karanlık ve soğuk zindanın verdiği kasvet ve üzüntü, en önemlisi de vahyin etkisiyle kadının isteğini uygun görmeyen edep ve vahiyle terbiye edilmiş akıl... İşte bu koşullar altında Hz. Yusuf zindanı yeğledi.

 

Saray, zindan göründü nefsin kötülüğünden!

Saray gibi geldi vahyin aydınlığında zindan!

 

Dimdik durduk, zindanda da sarayda da!

Hafiftir ipekten gönlümüz; her mekanda!

 

Hz. Yusuf saraydayken kadının onu kötülüğe çağırmasından ötürü saray ona sıkıcı ve kasvetli geliyor ve zindan gibi oluyordu. Vahyin eğitimiyle zindanda olduğu halde kendini sarayda duyumsuyordu. Önemli olan mekanın güzelliği ya da çirkinliği değil; insanın içinin güzel ya da çirkin olmasıdır. İnsan duygusal bir varlıktır. İç dünyası onun yaşamdan zevk almasını ya da nefret etmesini sağlıyor.

 

Allah bizi nebilerinin yolundan ayırmasın, her şey gönlünüzce olsun, kalın sağlıcakla!