12 Haziran 2017

İnsanoğlunun karşılaşabileceği en tehlikeli süreç başladı

Sahi, domuz neden haram?

Biz Müslümanlar Allah'ın kesin emir ve yasaklarını sorgulamayız. İnsan için elzem bir besin olan anne sütü dahi haram kılınmış olsaydı “neden” demezdik. Bunu bir kenara koyalım.  

Diğer taraftan ise “merak” da bir Allah vergisi. Domuzun haramlığını sorgulamak değil, hikmetini aramak noktasında bir merakımızın olduğu aşikâr. Bu temel yasağın altında derin mesajlar var, ama ne? Domuz yasağında insanları uyaran, nasihat eden, sınırlayan bir mana var, ama nasıl? Bu sorunun cevabını yakın bir tarihte almış bulunuyorum, açıklayayım. 

Batılı bilim adamları, “yetersiz organ bağışının etkisini azaltmak” gibi bir bahanenin arkasına sığınarak domuzların organlarının insana nakli için uğraşıyorlar. Domuz organlarının insan organlarına ebat olarak çok yakın olmasından yola çıkmışlar ama domuz genomunun PERV denilen “domuz endojen retrovirüsü” adı verilen ve insan için çok tehlikeli olan bir virüsle dolu olması onları durdurmuş. Kısa bir süre öncesine kadar bu domuz endojen retrovirüsü yok edilemiyordu. AIDS'e yol açan virüslere çok benzeyen bu virüs, insan hücrelerinde enfeksiyon meydana getiriyor ve onu kısa sürede öldürüyor.

Ancak domuz organlarındaki genoma artık CRISPR yoluyla müdahale ediyorlar ve bu virüsleri yok etmek üzereler. Harvard bu işe öncülük ediyor her zamanki gibi. George Church isimli bir profesörün ekibi, bir domuzun böbrek hücresindeki 62 PERV geninin tamamını bu yöntemle çıkartmış. Bu, ilk kez bir genomda bu kadar çok sayıda hücresel değişiklik gerçekleştirildiği anlamına geliyor.

Aynı zamanda domuz hücresi dizisinin insan bağışıklık sisteminde reaksiyona neden olduğu bilinen 20 gen de değiştirildi.  Maryland Üniversitesi laboratuvarlarında ise insan kanı domuz akciğerinden filtreleniyor son zamanlarda. Domuz organları primatlara nakledilmeye başlandı. Çinliler ise Batılılardan geri kalmıyor. Çinliler, nonviabl insan embriyolarına CRISPR yoluyla müdahale etmek için deneyler yapıyor. Yani ortalık toz duman.

Bizim babalarımız, dedelerimiz ve biz “domuz eti yeme” konusunda imtihan ediliyorduk ve bunun ağır bir imtihan olduğunu zannediyorduk. Bir domuz ile koyunun ya da ineğin et üretimi açısından değerlendirmesini yapan kimi aklı evveller “Allah bu kadar verimli bir hayvanı tüketmemizi neden yasaklasın ki” benzeri çıkarımlarda bulunuyor ve Müslümanlar bu basit soru karşısında dahi zorlanıyordu. Peki ya önümüzdeki yıllarda domuz ile alakalı asıl süreç başlayınca ne yapacağız?

Müslümanlar, domuzdan organ nakli yapılıp yapılmaması ile alakalı kararlarda nasıl hareket edecekler? Eti, kanı, alınıp satılması, her şeyi haram olan domuzun organ nakillerinde kullanılmasına ilk kim cevaz verecek acaba? Biz ve bizden önceki nesiller “koyun eti mi, domuz eti mi?” ikileminde kaldılar en fazla. Şimdi, 10 yıl, 20 yıl ve belki de daha fazla yaşamak dururken kim domuza karşı koyacak?

Domuz konusunda Müslümanlar aslında 1400 küsur yıldır pek de imtihan edilmiyormuş sanki. Domuz imtihanının sırası daha yeni geldi.  Üstelik çok önemli bir hikmet de var bu yasakta. İslam öğretisine göre domuzun her şeyi necis. Domuz her şeyi ile haram. Buna özellikle vurgu var bütün ilmihal kitaplarında. Eti de, kanı da haram. Bu vurgunun nedeni şimdi anlaşılıyor. İslam açık kapı bırakmaz. 50 yıl önce sadece domuz etinin haramlığını anlayabilirdi bir Anadolu insanı. Bugün domuzun her şeyinin yem olarak kullanıldığını biliyoruz, çekiniyoruz. Bizim çocuklarımız ise domuzdan yapılan organ nakillerini dert edinecekler. Bir emir ve yasağı eğer bugün anlayamıyorsak bunun daha zamanı var diye düşünebiliriz. Elbette bütün bir insanlığa ve insanlık tarihine hitap eden Kur'an-ı Kerim, mesajını çağlar aşacak şekilde verecek. Bu da ayrı bir mesaj.

Velhasıl domuz imtihanı daha yeni başlıyor. İnsan karakterindeki domuzlaşma ise apayrı bir dert. Önümüzdeki yıllarda eti de, sütü de, kanı da, kılı da, her şeyi haram olan bir hayvanın başımızın üstünde yeri olup olmayacağını tartışacağız eğer yaşarsak.

***

MESAJLAR

  1. Katar 1991'de kendi parasından 1 milyar dolar harcayıp ABD için Ortadoğu'daki en büyük askeri üssü inşa etti. Kim ABD işbirliği yaparsa mükâfatını alır Sam Amcadan bir gün.

 

  1. 845 yılında Kufe'de ders veren İslam alimi İbn el-Arabi'nin dersi ile alakalı ufak bir detay yüreğimi havalandırıyor. Ders anlatırken kendisini dinleyen kalabalıktan iki öğrencisinin konuşmasından rahatsız olan İbn el-Arabi, öğrencilerine “nereden geliyorsunuz?” diye sorar. Öğrencilerden biri “Endülüs” yani bugünkü İspanya derken diğeri “Sind” yani Hindistan der. İbn el-Arabi hemen bu duruma nispetle bir şiir okur. İslam dünyasının iki ucundan Kufe'ye gelen bu öğrenciler binlerce kilometrelik bir coğrafya içerisinde kendilerini evlerinde hissediyorlardı.

 

  1. Maalesef her şeyi kaybettik, beton bir kütlenin içine girdik, etrafımız sarıldı.

***

HARİTA OKUMALARI

Harita Okumaları 31:  Yunan işgali haritamızın duvarlarına sert çarptı, geri dönüş iyi.

Harita Okumaları 32: Çin Müslümanları Çin haritasına etki edemiyor.

Harita Okumaları 33:  Sykes–Picot, haritamızın kalbine saplanmış Batılı hançeri.

Harita Okumaları 34:  Yirminci Yüzyıl; Batılıların hıçkırıklarının bile haritalarımızı alt üst ettiği yıllar.

Harita Okumaları 35:  Kadim zamanların seyyahları ile günümüz seyyahlarını kıyaslamak mümkün değil.

Harita Okumaları 36:  Battuta, dünyayı yemiş bitirmiş.

Harita Okumaları 37:  Sudan Mehdi Devleti (1881) ile bugünün IŞİD'i arasında ciddi benzerlikler mevcut.

Harita Okumaları 38:  Afrika'da kurulan ilk sözde devletçiklerin haritaya düşen görüntüleri, Afrika içlerine uzanan ahtapot kolları gibi.

Harita Okumaları 39:  Batılıların Afrika'da katlettikleri insanların ortak özellikleri nedense hep “Radikal İslamcı”lıkları oluyor.

Harita Okumaları 40:  Fransa'nın suratına vurmalı Afrika'da yaptıkları dehşet sömürge haritalarını.