21 Haziran 2016

İslam medeniyetini yeniden inşa etmek

Son iki yüzyıldır İslam dünyasında “Müslüman'ca” düşünen düşünür sayısı bir elin parmaklarını geçmez herhalde, çünkü iki yüz yıldır Müslümanları yönlendiren irade İslam değil, batılı düşüncenin tahakkümü olmuştur.

İslam dünyası eline verilmiş olan silahlarla önce dış desteklerle Osmanlıyı tasfiye etmiş, şimdi de “Arap Baharı” diye başlayıp “İslam kışına” dönmüş bir hareketle tüm İslam insanlığını yok etmek üzere naralar atıyor. İlim ve hikmet namına kimsenin elinde herhangi bir şeyin kaldığı yok. Osmanlının tasfiyesi sonrası araya çizilen yapay çizgiler, tasfiye edilen dil ve ilim derin bir uçuruma yol açtı. 1. Dünya Savaşı'nın en ağır sonuçlarını yaşayan İslam dünyası 2. Dünya Savaşı sonrasında toparlanamaz bir derinliğini içine itildi. Kan ve gözyaşı son iki yüzyıldır hiç dinmedi. İslam, batının dayattığı medeniyet krizini çok derin yaşıyor. Önce Müslüman zihni çöktü, şimdide Müslüman mekânları çöküyor.

Dün Emevilerin, Abbasilerin, Selahaddin'in, Fatihin ortaya koyduğu din ve medeniyet çizgisinden fersah fersah uzaktayız artık. İslam coğrafyasında tarihi biz yazmıyor, bize kurgulanmış tarihi bir figüran gibi oynuyoruz sadece. Bizi biz yapan değerlerimiz Batılılaşma adına elimizden alınmış durumda, bize verilense sadece delikli demirler…

İslamın bir zamanlar egemen olduğu ve adaleti taşıdığı coğrafyalarda kan akıyor artık oluk oluk. Batı bizden intikam alıyor. Hem de bin 500 yıllık bir intikam acısını akıtıyor içimize, gözümüzün yaşına bile bakmadan bizi katlediyor, kendi ellerimizle. Medeniyet Krizi yaşıyoruz, tıpkı bir madde bağımlısının yaşadığı türden bir medeniyet krizi. Özümüz bu değil oysaki…

İslam dünyası çağı tanımıyor, birleri İslam dünyasını kasıp kavuruyor, radikalizmin doruklarına çıkmış dinle alakasız ne kadar uç nokta varsa pompalanmış bir şekilde Müslüman Müslüman'ı katlediyor. Oysa Hadis “Müslüman, elinden ve dilinden emin olunan kimsedir” diyordu. Batıyla yoğrulmuş zihinler yeniden İslam'ı diriltme adına İslam'ı katletmeye devam ediyorlar. Batılılar, şunu çok iyi biliyorlar: Bu toplumu, ayakta tutan, birbirine bağlayan, bu toplumun sigortasını oluşturan, bütün zorluklara göğüs germesini, dolayısıyla tarih yapmasını sağlayan yegâne kaynak, İslâm. Öyleyse İslam'ı yok etmek üzere harekete geçmeleri gerekiyordu, devir değişti artık onlar elleriyle İslam'ı yıkmak üzere adımlar atmıyorlar. Müslümanları Müslümanlara kırdırarak bu işi daha rahat yapabileceklerine karar verdiler. Düşmanlık sal, silah ver, birbirine sal… Son iki yüzyıldır yapılan sadece bu…

İslam dünyasında bir zihniyet krizi var, el Hak… Lakin bizim kurumlarımızın da bu krize katkı sunduklarını göz ardı etmemekte gerekir. Tüm kurumlarımızla; medreselerimizle, ilahiyatlarımızla, modern eğitim kurumlarımızla yeniden silkinerek, önce üzerimizdeki ölü toprağını atarak, sonra da yeniden İslam adına Müslüman düşüncenin tekâmülünü gerçekleştirerek gerçek bilgiyi insana sunarak bu krizden çıkmalıyız. 1300 yıl boyunca İslam medeniyetinin sunduklarını yeniden tefekkür ederek, yeni bir İslam medeniyeti inşa etmek zorundayız.

İki yüzyıllık ölü toprağını üstümüzden atma zamanı geldi de geçiyor, ya uyanır ve kurtulur insanlığı kurtarırız, ya da hem biz hem insanlık yok olur.