31 Ağustos 2018

İsraf ve gösterişe vergi gelsin!

İsrafı Anlamak…

İsraf denilince hep çöpe giden ekmekler akla gelir.  Çok acıdır bu! Dünyanın bir yerlerinde insanlar lokma peşindeyken somun somun ekmekler çöplerde küflenir gider. Ama hangisi daha acıdır bilemedim? Ekmeklerin çöpe gitmesi mi? Yoksa genetiği değiştirilmiş, kimyasallara boğulmuş, en besleyici yeri olan ruşeymi (ç)alınmış buğdaylarla, katkı maddelerine boğularak yapılan ekmeklerin midelere gitmesi mi?

Sadece ekmekte değil ki özü çalınan, kalan posa ile hayatlarımızı harcatan.

Pınarından akıp gelen suyu çeşmesinden doldurmak önceki jenerasyonların zenginliği olarak geçmişte kaldı. Bizler ise aslında hakkımız olan suları, plastiklerin içinde,  marketlerden alarak birilerini zengin ediyoruz.

Evlerde misafir ağırlamaların, candan cana dostluk saçan eski sohbetlerin yerini, şimdi ruhsuz whatshap ortamları aldı.

Bayramların yerini tatiller, yardımlaşmanın yerini krediler, bahçelerin yerini apartmanlar, tarlaların yerini fabrikalar, neşe ile oynanan topaçların yerine, öfkeyle parmaklanan tabletler var artık!

Babam hep derdi. “Ucuz mal alacak kadar zengin değilim” diye. Ucuz malı sadece fiyatı ucuz sanırdım; artık öğrendim ki, fiyatı az olanların değil, hayatımızı ruhsuzlaştıranların ucuz olduğunu.

Bilmiyorum, her şeyi bol bol almaya başlayınca zengin mi olduk sandık?! Veya gardolapları elbiseler, buzdolapları yiyeceklerle doldurmakla mutluluğumu yakaladık?! Hayatın tadını reklamlarda gördüğümüz sahte gülücüklerde aradık…

İndirim, kampanya, taksit derken yığdık bir sürü gereksiz eşyayı hayatımızın içine; israf ettiğimiz savurup saçtığımız paramız mıydı sadece?

Peygamber Efendimizin (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdukları gibi: “Beş şey gelmeden evvel şu beş şeyi ganimet bilip değerlendir: İhtiyarlık gelip çatmadan evvel gençliğin, hastalıktan evvel sıhhatin, fakir düşmeden evvel varlıklı olmanın, meşguliyetten evvel boş zamanın ve ölüm gelmeden evvel hayatın kıymetini bil, bunların hakkını ver!” (Buhari, Rikak 3)

Hakkını vermek... Mesele bu olsa gerek! Gençlik, sağlık ve emek; aslında hayatı israf etmemek gerek.

Tüketirken de israf etmemek. Üretirken de israf etmemek.

Mevla'mızın ayette buyurduğu gibi: “Birde akrabaya, yoksula hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma!” (İsra 26) Paramızda da, kullandığımız özellikle su gibi bütün kaynaklarda da başka insanlarında hakkının olduğunu bilmek.

Mesele israfsa, eğitim ve nasihat karşılığını bulana kadar kaynakların tükenmeyle yüz yüze kalma riski büyük olduğundan, kanun ile tez elden önlem alınmalıdır.

Pek çok şey akla gelse de, birkaç öneriyle yetinelim.

  • Konforlu hayatı özendiren dizi, film, yarışma v.b. bütün yapımlara ek vergi konulsun, gerekirse ceza kesilsin. Üretime, paylaşmaya, sade bir hayata teşvik eden yapım ve projelerde ödüllendirilsin. TRT'nin, Yunus Emre dizisi vardı. Ahiler, dervişler,... devamını bekliyoruz.
  • Futbolculardan ve benzeri yüksek kazanç sağlayan şovmen, sanatçı v.b. gibi kişilerden yüksek vergi alınsın. Futbolculardan, İsveç % 59, Danimarka % 56, Fransa %45, en az vergi alan Avrupa ülkesi ise % 35 vergi alıyorken; biz daha zengin miyiz de sadece % 15 oranında vergi alıyoruz. Yapılacak artıştan sağlanan kaynak ile insanları avm kültüründen kurtaracak farklı spor sahaları, ilim mekânları yapılabilir.
  • Tüketimi, eğlence ve haz kültürünü yaşam tarzına çeviren Amerikan ve batı kültürü unsurlarına kota getirilmelidir. Yine ek vergiler konulmalıdır. Sinemalarda vizyona giren filmlerin tamamına yakını neden Amerikan filmi ki? Dünyada film üreten birçok ülke varken, yüzdelik payı oldukça az olması gerekmiyor mu?
  • Maliyeti ucuzlatmak için katkı maddeleri artan ve iyice sağlıksız hale gelen, gereksiz abur cuburların üretimi de ek standart ve vergilerle kısıtlanmalıdır. Market kültüründen köy ve pazar kültürüne geçiş başlamıştır ancak devlet eliyle hızlandırılmalıdır.
  • Akıllı telefonların, tabletlerin v.b. ulaşımı zor ve pahalı olmalıdır. Alacaksa kamu kurumları, şirketler, iş adamları v.b. alsın. Türkiye, bağımlılık yapan ve düşünce üretimine set vuran bu ürünlerin pazarı olmaktan çıkarılmalıdır. İnternetsiz ve 200-300 tl olan cep telefonlarının toplumsal iletişim ihtiyacını yeterince karşılayacağını düşünüyorum.
  • Su, elektrik, doğalgaz v.b. tüketimi içinde makul kullanım oldukça ucuz olmalıdır. Ancak israfa kaçan tüketim için katlanarak artan vergi sistemi israfı önleyecektir. “Mesela 4 kişilik bir ailenin makul su tüketimine 20 m3 Bu tüketimin bedeli sembolik bir rakam olarak sadece 5 tl olsun. 20 m3 ile 40 m3 arası ise katlanarak 100 tl ye çıksın; 40 m3 ile 80 m3 arası 600 tl; 80 m3 dan sonraki her 10 m3 +500 tl olsun” gibi bir formülle su üzerindeki israfın durdurulacağına eminim. Benzeri formüllerle tarım ve sanayide kullanılan su içinde israf önlenmelidir.

Allah her nefesimizde kulluk şuuru ile israfsız, mütevazı bir hayat yaşayabilmeyi nasip etsin. Âmin.