24 Temmuz 2017

İsrail’i kuran öğüt ve ihanet eden müftü…

Bugünkü İsrail'in kuruluş kararının altında sadece tetikçi Teodore Herzl ve avenesi var değil. Bunun çok uzun bir hikâyesi var.

Yecüc-Mecüc kavminin iki ayağı varsa, 10-11'nci asırda doğu ayağını Moğollar, batı ayağının da haçlılar oluşturmuştu.

Moğollar, çekirge sürüsü gibi davrandı ve İslam dünyasının ilim ve medeniyet birikimini büyük ölçü de talan etti. Sonra kimi Müslüman olup kurtuldu, kimi de içimize girip, bizdenmiş gibi davranarak büyüdü. Yani Moğol ölmedi aramızda sidikle dolaşıyor.

Yecüc-Mecüc'ün Fransız, İngiliz, Alman, İtalyan, İspanyol, Portekiz adlı kolları bir olup, 15 Temmuz 1099'da Kudüs'ü ele geçirdi. Talan, yağma, tecavüz ve katliam o kadar büyüktü ki, kan ve göz sel olup aktı.

Moğol'un doğuda Müslüman'a yaptığını, bu ebleh kavimin batı ayağı da 1492'de Endüslüs'te yine Müslümana hem de Yahudi'ye yaptı.

Yiyecek ekmek, içecek su, yiyecek elbisesi kalmayan Yahudi, Osmanlı'ya, yine Müslüman'a sığındı.

Hıristiyanlar onları katlederken, Müslümanlar hep korudu. Ekmeğini, suyunu paylaştı. Ama Yahudi ise bebeklikten başlayan sapkın öğretisinin gereği olarak ihanet etti. Zira ihanet onun genine işlemiş, normal bir davranışa dönüşmüştü.

Gittiği her yerde ihanet etti. Ekmeğini, suyunu paylaşanı sırtından hançerledi.

RUS MASONLARI İSRAİL'İ KURMAK İSTEDİ

Rus Çarı 2 Nicola'nın da üye olduğu Rus Mason locası Astrea, 1824'de Osmanlıyı bölmek için bir plan yapar.  Bu kapsamda Filistin topraklarında bir Yahudi devleti kurulacak, Rusya'daki Yahudiler de buraya gönderilecektir.

Hazırlanan çalışmanın 14. Maddesi şöyledir: "Yahudilerin Filistin topraklarına yerleştirilmesi, onlara hep hoşgörü ile yaklaşmış Osmanlı'nın bölünmesini kolaylaştıracaktır!”

Locanın projesine göre Çarlık yıkılacak, Osmanlı bölünecek, bir de Yahudi devleti doğacak. Yani bir taşla üç kuş…

2_7

Çar 2. Nicola, kendisinin de mensubu olduğu Mason locasının Çarlığı yıkma çalışmasından haberdar olur. Masonları tutuklatır aralarında SSCB'yi dağıtan adam olarak tarihe geçen Mihael Gorbaçov'un dedesi Gerenal Gorbaçov'un da 121 kişiyi idam eder.

Burada akla ‘masonlara ne' sorusu gelebilir. Bugün oldukça sıradanlaşan masonluk, özellikle de İskoç masonluğu Tapınak Şövalyelerinin diğer adıdır.

sion

Tapınakçılar ise Sion tarikatına üyedir. Bugünkü İsviçre denilen yer de Tapınakçıların kurduğu, finans, askeri ve siyasi anlamda sıradışı bir ülke

BİR CETVEL, BİR İNGİLİZ KADIN VE 40 ÜLKE

İngilizler, Gertrud Bell gibi alımlı ve geçici bir coğrafyacı ve arkeolog kadını İslam dünyasına gönderiyor. Osmanlı topraklarını, ileri de ihtilaflara yol açabilecek ince bir işçilikle çiziyor. Bu casusun emrinde Lawrence de dâhil olmak üzere çok sayıda dirayetli ajan var.

Gertrud Bell

Kadın her gece bir Arap aşiret reisinin yatağında... Hatta neredeyse bütün seyahatlerini onlara finanse ettirip, korumalarını kullanıyor. Sonunda Osmanlı'yı parçalıyorlar. Faysal'ı Irak'ı kukla kral yapıyor. Ama ülkeyi yöneten yine Gertrud Bell.

Yahudiler, Çanakkale'de Katır Bölüğü adıyla Osmanlıya karşı İngilizlerin safında savaşa giriyor. İngiliz 1917'de bazı Osmanlı Paşaları ile bazı aşiretlerinde ihaneti sayesinde Filistin'i işgal ediyor.

Bu süreçte Yahudi göçleri bekleniyor. Ama özellikle varlıklı Yahudiler göç etmek istemiyor. Almanya, Türkiye, Rusya vs. pek çok ülkede Yahudileri huzursuz eden hadiselerin asıl nedeni göçe teşvik. Gitmek istemeyenin yeri ise gaz odası veya mezarlık...

YAHUDİ BİZDEN BİRDE TAZMİNAT İSTİYOR

Hikâye uzun, Türkiye İkinci Dünya Savaşı'na girmek istemez. Sonunda Savaşı Almanlar kaybeder. 1999'da İsrail, Türkiye'den 625 milyar dolar tazminat ister.

Gerekçe, Türkiye'nin 2. Cihan harbi devam ederken, Almanlara krom satması. Pis Siyonist diyor ki, “Almanlara krom sattınız. Satmasaydınız Almanlar savaşa devam edemeyecek, savaş daha erken bitecekti ve bu kadar Yahudi ölmeyecekti! Ayrıca sattığınız kroma karşılık Almanlar size altın ödedi. O altınlarda Yahudilerden gasp edilmişti…

Türkiye Alman arşivlerini inceliyor. Öde yapıldığı ileri sürülen kişi Zeki Ülkütay Efendi. Ama gerçekte böyle biri yok. Hayali bir kişi üretilip, güya ödeme yapılıyor. Bunu tezgâhlayan da Almanya2dak Yahudi. Verildi denilen altınlar da Deuche Bank'ta çıkar. Türkiye bu oyundan Aytunç Altındal'ın dikkati sayesinde kurtulur. ‘Eeee sen bu parayı ödetmezsen bizde seni…'

İngilizler Filistin'den çekilirken, Yahudilerin nüfusu artmış, ama hâlâ Müslümanlar çoğunlukta. Üstelik en az iki katı. Yahudi çok organize, Müslümanlar ise dağınık...

Dostunu, düşmanını iyi bilen en küçük organize yapılar, bunların farkında olmayan dev yapılardan her zaman daha etkin ve güçlüdür. Bugün FETÖ'nün en güçlü yanı da budur.

İngilizler, Filistin'den çekilmezden evvel Wilson, Kolonel Benster'e Filistin'e bir devlet başkanı bulması görevini verir. Oda Prens Abbas Halim Paşa'ya teklif eder. İngilizlere güvenmeyen Abbas Halim, teklifi reddeder.

FİLİSTİNLİLER DEVLETİ ELLERİYLE İTMİŞ

Bunun üzerine Sultan Abdülaziz'in torunlarından Şehzade Mahmud Şevket Efendi'ye teklif edilir. O ise derdinin yönetici olmak olmadığı, tüm derdinin hasta kızı ve Türkiye'nin selameti olduğunu söyler.

 1_8

Sonra konuyu Araplar üzerinde hayli etkin olan Aziz Mısrî Paşa'ya açar. İngilizlere bile, “İmparatorluğunuz bir gün yıkılarak, aç kalacaksınız da, ancak adalarınızdaki balıkları tutarak ziftleneceksiniz! Yaptığınız işler fenadır. Sonra mahvolacaksınız, böyle yapmayın, etmeyin…” diyecek kadar yiğit bir adam olan Paşa, bu teklife çok sevinir.

Paşa, bugünleri ve yakın geleceği görmüştür. Zira yiğitliği kadar, feraset ve basiret sahibidir de. Bugün o İngilizler can derdine düşmüştür. Zira Yahudi şimdi İngiliz'i yemenin peşinde.

İngilizlerle anlaşmak için Londra'ya giden Arap reislerini çağırır. Ziyafetten sonra konuyu açar. Arapların çoğu ‘evet', az bir kısmı ise ‘hayır' der. Müftü ile konuşup nihai kararı onun vermesini isterler.

İngiltere, bu işi çözmek için en dirayetli adamlarından Dr. Weismann'ı gönderir. Konu Lübnan'daki Filistin Müftüsü Emin el Hüseynî'ye açılır. İki yüzlü çakal sözde müftü; Şehzade Mahmud Şevket Efendi ve Aziz Mısrî Paşa'ya ‘evet' der ama İngilizlere cevabının ‘hayır' olduğunu bildirir. Yahudiler ise İngilizlerin teklifine ‘evet' cevabı verir.

Mahmud Şevket Efendi sonucu şöyle anlatıyor: “İngilizler bana, Filistin Hükümeti'ni ilan etmemi istediler. İngiliz ordusunun arkamda olduğunu söylediler. Ben bu teklifi kabul etmedim. Çünkü Filistin'de Araplar ve Yahudiler vardı. Yapılacak olan işi Yahudiler istiyor, Araplar ise buna taraftar olmuyorlardı. Üstelik pek tabii olarak bir müddet sonra İngiliz ordusu oradan çekilecekti. Bu durumda kuruan hükümeti devam ettirebilmek için Yahudilerle mi hareket edecektim?”

Mesele çok uzun ve detayları merak edenler Kadir Mısırıoğlu'nun Osmanoğulları'nın Dramı s. 316-381 arasını mutlaka okumalı.

Bütün varlıklarına Mısır yönetiminin el koyduğu, mezarı bugün Fransa'da bir Hıristiyan mezarlığında olan Şehzade Mahmud Şevket Efendi'nin mezarının yeni Kültür Bakanımız Numan Kurtulmuş bey efendinin gayret ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın himayelerinde İstanbul'a naklini bekliyor.

Sadece onun değil, batıda gavur mezarlıklarında defnedilmiş tüm hanedan mensuplarının mezarları hiç olmazsa kendi topraklarına defnedilmeli, hatta hususi bir mezarlık yapılarak yaşadıkları zulmün hikayesi canlı tutulmalıdır.

ORDA DA ZAFER DEĞİL OYUN İÇİNDE OYUN VAR

Mesele şu, İbrahim (h.a.)'ın, Hz Ömer (r.a.)'in, Sahabi Efendilerimizin, Selahaddin Eyyubi'nin, Yavuz Sultan Selim Han hazeratının emaneti Kudüs'ümüz, önemin akılsız aşiret reisleri ve Filistin Müftüsü Emin el Hüseynî'nin basiret ve ferasetten uzak ahmakça halleri, suni Arap devletlerinin başına geçirilen Vahhabi, mason vs. alçaklar yüzünden uğun esaret altında.

Muftu

Dahası, Yahudi haremimize kadar diriyor. 6 milyon organize Yahudi, 2 milyar dağınık, dünyaya taban basiret ve feraset yoksunu Müslümanla alay ediyor. Haremini izzetini, şerefini çiğniyor.

Yahudi üç adım atıyor, tepki gelince bir adım geri çekilir. Buna hep birden haber kazanmış komutan edasıyla seviniyoruz. Oysa bu da bir taktik. Böyle ilerliyor alçak teröristler. Böyle ilerliyor ekmeğimizi, suyumuzu paylaştığımız yedi ceddine insanlık yaptığımız alçak Siyonist.

Çözüm belli, kendimize geleceğiz. Özümüze döneceğiz. Sünnet-i Seniyye'ye sarılacağız. Kaybettiğimiz ruhumu arayıp bulacağız. Cibril Hadis-ini sonuna kadar okuyacağız da doğurduğumuz veletlere kölelik etmeyeceğiz. Gavuru beslemeyeceğiz. Kim karga, kim sırtlan, kim kanarya bileceğiz.

Bileceğiz de ona göre davranacağız.

DİYANET'E TEŞEKKÜR

Diyanet'e gecikmeli de olsa da geçtiğimiz Cuma günkü hutbesi ve kurduğu Risalet Radyo için müteşekkirim. Kur'an Radyo'da da sadece monoton okuyan Türk ḳārîleri değil, dünyanın dört bir yanında karileri dinlemek istiyoruz. Hintli, Japon, Endonezyalı, Afrikalı, Avrupalı, Asyalı, Kafkaslı, Balkanlı Müslümanların Kur'an okumalarından istifadeyi arzuluyor. Bazılarının Türk ḳārî taraftarı olması bizi bağlamaz. Mealleri de tek sesten değil, çok sesten istiyoruz. Zira tek ses yoruyor.