14 Kasım 2016

İstanbul yeniden fethedilmeli!

"İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden ordu ne güzel ordu…"

Şimdi ‘İstanbul zaten Müslümanların elinde değil mi' diye sorabilirsiniz.

İşte mesele tam da burada başlıyor. İstanbul, Müslümanların elinde ancak bu ne kadar garanti ve ne kadar görünür bir durum?

Mesela ‘İstanbul' deyince aklımıza hangi semt geliyor şu an? Üsküdar, Beylikdüzü, Esenyurt ya da Ataşehir...

Ya da şu an İstanbul'u hangi semt temsil ediyor sizce?

Hafızamızda Süleymaniye Camii mi var yoksa Ataşehir ve diğer ilçelerdeki rezidans kuleleri mi?

İstanbul bir kültür ve medeniyet şehri mi sizce yoksa bir finans şehri mi?

Sultanahmet Camii'ni en çok Müslümanlar mı ziyaret ediyor yoksa turistler mi?

Sultanahmet ya da Süleymaniye mahallesinin gece nüfusunun kaçta kaçını İstanbul doğumlular oluşturmakta? Hatta İstanbul şu an bir şehir mi yoksa kent mi?

Hadis
Fethi müjdeleyen Hadis-i Şerif

İstanbul şu an Medine'nin mi kardeşi, yoksa New York'un mu?

İstanbul uluslararası istatistiklerde hangi şehirlerin hangi özellikleriyle kıyaslanıyor? Emlak fiyatı, pahalılık, trafik, vs…

Şu an hep birlikte ''canım İstanbul'un'' tarihimizden, kültürümüzden, medeniyetimizden, inancımızdan gelen kadim geçmişini, varlığını, siluetini, örnekliğini kentsel dönüşümle ranta kurban ediyoruz.

Bununla birlikte Osmanlı'ya ait kavramların tamamını gösterişçi dindarlığımıza ve konuşmalarımıza meze yapıp tükettiğimiz, devamında da Selçuklu'ya ait sembollerimizi sadece kötülüklerimizi örten dekor olarak kullandığımız sırada birileri Payitaht'ımız, İstanbul'un fethinden 253 sene öncesine özlemle, Bizans döneminin Latin istilasından önceki en parlak dönemini ihyaya çalışmaktadır. Söz konusu çalışmalarda İstanbul'daki Osmanlı eserlerinin tamamı kaldırılmış ve fetih öncesinin Bizans kenti hayali ortaya konmuştu.

Minaresiz Ayasofya, agora ve atriumlardan oluşan Konstantiniyye kentinin restitüsyonu ihya edilmeye çalışılmıştır. Söz konusu bu çalışmaları http://www.byzantium1200.com/tiles.html ve https://vimeo.com/24279450 adreslerinden görebilirsiniz.

Oysa Fatih Sultan Mehmet Han Hazretleri 29 Mayıs 1453'te Konstantiniyye'yi fethettiğinde almış olduğu eğitim ve ait olduğu medeniyetin gereklerini eksiksiz bir şekilde uygulayarak Konstantiniyye'yi İstanbul yaptı.

İlk olarak fethin sembolü olarak Ayasofya'yı camiye çevirdi. Devamında iskân projeleri kapsamında Anadolu'dan İstanbul'a planlı göçler yaptı ve İstanbul'da yeni mahalleler oluşturdu.

Bu yapılanların hepsi İslam'ın yaşanması, uygulanması ve yayılması içindi. Böylelikle semalarında ezan duyulan ve komşusu açken tok yatılmayan mahalleler, sokaklarında helâl ticaretin yapıldığı çarşılar, vakit namazlarının tamamının içinde kılındığı mescitler, bahçelerinde çocukların oynadığı, içlerinde insanların huzur içinde yaşadığı ahşap ve cumbalı evler ile tam bir İslam beldesi olan İstanbul şehri oluşmuştu.

Daha sonra bu şehrin yedi tepesine yedi cami yapılarak şehrin gelişimi tamamlandı.

Peki, 563 yıl sonra biz şimdi ne yapıyoruz?

Kadim İstanbul'un merkezi Fatih ilçesindeki Osmanlı döneminden kalan mahallelerin ismini değiştirdik.

Her tarafını beton apartmanlarla doldurduk.

Eski eserleri araç trafiğine kurban ettik.

Yedi tepeye kondurulan Selatin camileri cemaatinden uzaklaştırıp yalnızlaştırdık ve daha bir sürü hata...

Endülüs Müslümanlarının Avrupa'ya yerleşiminden 850 yıl sonra bir tek Müslüman kalmayacak şekilde katledilip yok edildiği bir dünyada biz Anadolu'da bin yıldır, İstanbul'da 563 yıldır bulunuyoruz ve buna rağmen hiçbir şey garanti değil.

Kaldı ki bunu 15 Temmuz hain kalkışmasında gördük. Darbeciler boğaz köprülerini Avrupa yakasına geçişe kapatıp Anadolu yakasına geçişi açık tutarak köleliğini yaptıkları şeytanî bir yapının hain planını göstermiş oldular.

Velhasıl Medine, Kudüs, Saraybosna, Kahire, Taşkent, Buhara gibi İslam beldelerinin kardeşi olan İstanbul'un bizler tarafından Peygamberimizin (s.a.v) ve tüm Müslümanların emaneti olduğu bilinciyle önce zihinlerimizde ve fikirlerimizde, daha sonra icraatlarımızda yeniden sahiplenilmesi ve fethedilmesi gerekiyor. Bu çok büyük bir sorumluluktur bizim için. Yoksa birileri bu şehri yeniden fethetmeye kalkar, maazallah!