Kalbine gurbet değen garîbiz
İslâm irfanında gurbet hâlini yaşayana “garip” denir. Gâribin birçok mânası var. Ârifler âhiret hasreti çeken gariplerdir. Peygamber Efendimiz “Allah nezdinde kulların en sevimlisi gariplerdir. Dünyada bir garip yolcu gibi ol” buyurmuşlar. Bu dünyada garip olduğunu, gurbette yaşadığını, asıl vatana döneceğini unutma mânasındadır.
Ali Yurtgezen hoca Semerkand dergisi Kasım 2019 sayısındaki
“Gurbet nereye düşer, sıla nerede?” yazısında “Gurbette bulunma hâlinin tek
kelimelik karşılığı ‘gariplik'tir” diyor ve “garibi” şöyle târif ediyor:
“Gurbetle aynı kökten gelen garip, ‘vatanından, akraba ve ahbabından uzak,
diyar-ı gurbette olan kimse' demektir.(…) Tasavvuf ehli garibi, ‘kendi
meşrebinde olmayanlar arasında kalan kişi' diye târif etmişlerdir. Bunun gibi,
câhiller arasında yaşamak zorunda kalan âlim; fâsık ve fâsitler arasındaki
takva ve salah ehli mümin; hayatta akranları kalmayan ihtiyar ‘garip' diye
nitelenmiş; bunların bulundukları ortamlar gurbete benzetilmiştir.”
‘GARİPLİKTE MİHNET ÇEKİP OLDU
HABİB’
Peygamber
Efendimiz Medine’yi Allah’ın Resulü olarak teşrif ettiğinde kâinatın en
mücerret ve ilâhî gariplik sıfatını kazandığını Yesevî hazretlerinin
mısralarından öğreniyoruz: “Medine’ye Resûl varıp oldu garip / Gariplikte
mihnet çekip oldu habib / Cefa çekip Yaradan’a oldu karip / Garip olup
engellerden aştım işte / (…) Gurbet değdi Mustafa gibi erenlere / Otuz üç bin
sahabe ve yâranlara / Ebu Bekir, Ömer, Osman, Murtaza’ya / Gurbet değdi onlara
hem dedim işte / Gurbet değse pişkin kılar çok hamları.”
Gariplerin
hâlini Yesevî Hazretlerinin “Dîvan-ı Hikmet’inin “101. Hikmet” ni okumadan
tarihten bugüne gariplerin hâlini bilemeyiz: “Gariplikte garip olan garipler /
Gariplik hâlini bilen garipler / Sebep ile uzak yere gidince / Kardeş kadrini
bilen garipler / Susayınca suya muhtaç olan / Diriyken ağlayıp ölen garipler /
Kimse bilmez gariplerin hâli nicedir / Meğer bilse garip olan garipler /
Gariplik zor iştir ey azizim / Kim o kıymetsiz olur miskin garipler / Gel şimdi
Ahmed kendine bak /Garipsin sen garip miskin garipler”
YÛNUS
GİBİ GARİP OLMAK
Gurbet bahsi Yûnus’suz olur mu? “Bu dünyaya gelenlerin hiç firakı
dinmezmiş.” “Bu dünya ayrılıkların bitmediği bir diyardır. Âhirete kadar
ayrılık sürecektir” diyor. Gariplik çekenlerin ve hasret ateşiyle yananların
hâlini bu ulu dervişten sorunuz: “Kimseler garip olmasın / Hasret od’una
yanmasın / Hocam(tanrım) kimseler olmasın / Şöyle garip bencileyin.”
Garipliği “aynel yakîn” yaşayan Yûnus Emre Hazretlerinden başka
kim anlatabilir?: “Bir garip ölmüş diyeler / üç günden sonra duyalar / soğuk
ile yuyalar / şöyle garip bencileyin.”
“Bir garip ölmüş diyeler” mısraında kendi garipliğini anlatıyor.
İnsanın doğarken de vefat ederken de garip olacağını, Allah’ın huzuruna garip
bir hâl ile çıkacağını söylüyor. “Şöyle garip bencileyin” mısraıyla da
kendisinden daha garip bir kimsenin olmadığını, garipliğiyle övündüğünü ve bu
dünyadan garip olarak göçeceğine sevindiğini dile getiriyor. Yûnus gibi,
dervişlerini, erenlerini bu milletin en yüksek makamdaki insanı da, en varlıklı
olanı da garipliği yadırgamaz. Müslüman Türk kültüründe kâmil insan olmanın bir
ölçüsüdür, bir imtihanıdır gariplik. Bu sebeptendir ki geleneğe göre âşıklığın
üç şartı varmış: Pîr elinden dolu içmek, güzel sevmek ve gurbete çıkmak. Şair
ve ozanlar çoğu zaman gurbet ortamında neşv ü nema bulur, Turna kuşundan ve seher
yelinden sıladan haber getirmesini isterler.
‘ÖZ
YURDUNDA GARİP’ OLANLAR
Bir cemiyet dindar olup da hayat tarzı dine uygun olmayan bir
idare altında yaşıyorsa, o cemiyet öz yurdunda “garip” dir ve Necip Fâzıl'ın
‘Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya' mısraında belirttiği gibi, kendi
vatanında gurbeti yaşıyordur. Mekkeli ilk Müslümanlar da kendi vatanlarında
böyle bir gurbeti yaşadılar.
Ehl-i
irfanın târif ettiği garipliği ancak yaşayanlar bilir: “En acıklı gariplik,
sözünü anlayabilecek ve senin hoşuna gidecek sözleri söyleyebilecek bir
arkadaştan mahrum olmaktır.” Ali Yurtgezen hoca adı geçen yazısında gariplerin bu hâlini “gurbet içinde gurbet” olarak târif
ediyor.
Hâsılı,
bundan böyle bu hikmetlerin sırrına erip kalbime “gurbet değen” gariplerden olmaktır
muradım.
(ilbeyali@hotmail.com)