27 Ekim 2021

​Kalbine gurbet değen garîbiz

İslâm irfanında gurbet hâlini yaşayana “garip” denir. Gâribin birçok mânası var. Ârifler âhiret hasreti çeken gariplerdir. Peygamber Efendimiz “Allah nezdinde kulların en sevimlisi gariplerdir. Dünyada bir garip yolcu gibi ol” buyurmuşlar. Bu dünyada garip olduğunu, gurbette yaşadığını, asıl vatana döneceğini unutma mânasındadır.

Ali Yurtgezen hoca Semerkand dergisi Kasım 2019 sayısındaki “Gurbet nereye düşer, sıla nerede?” yazısında “Gurbette bulunma hâlinin tek kelimelik karşılığı ‘gariplik'tir” diyor ve “garibi” şöyle târif ediyor: “Gurbetle aynı kökten gelen garip, ‘vatanından, akraba ve ahbabından uzak, diyar-ı gurbette olan kimse' demektir.(…) Tasavvuf ehli garibi, ‘kendi meşrebinde olmayanlar arasında kalan kişi' diye târif etmişlerdir. Bunun gibi, câhiller arasında yaşamak zorunda kalan âlim; fâsık ve fâsitler arasındaki takva ve salah ehli mümin; hayatta akranları kalmayan ihtiyar ‘garip' diye nitelenmiş; bunların bulundukları ortamlar gurbete benzetilmiştir.”

 

‘GARİPLİKTE MİHNET ÇEKİP OLDU HABİB’

Peygamber Efendimiz Medine’yi Allah’ın Resulü olarak teşrif ettiğinde kâinatın en mücerret ve ilâhî gariplik sıfatını kazandığını Yesevî hazretlerinin mısralarından öğreniyoruz: “Medine’ye Resûl varıp oldu garip / Gariplikte mihnet çekip oldu habib / Cefa çekip Yaradan’a oldu karip / Garip olup engellerden aştım işte / (…) Gurbet değdi Mustafa gibi erenlere / Otuz üç bin sahabe ve yâranlara / Ebu Bekir, Ömer, Osman, Murtaza’ya / Gurbet değdi onlara hem dedim işte / Gurbet değse pişkin kılar çok hamları.”

Gariplerin hâlini Yesevî Hazretlerinin “Dîvan-ı Hikmet’inin “101. Hikmet” ni okumadan tarihten bugüne gariplerin hâlini bilemeyiz: “Gariplikte garip olan garipler / Gariplik hâlini bilen garipler / Sebep ile uzak yere gidince / Kardeş kadrini bilen garipler / Susayınca suya muhtaç olan / Diriyken ağlayıp ölen garipler / Kimse bilmez gariplerin hâli nicedir / Meğer bilse garip olan garipler / Gariplik zor iştir ey azizim / Kim o kıymetsiz olur miskin garipler / Gel şimdi Ahmed kendine bak /Garipsin sen garip miskin garipler”

 

YÛNUS GİBİ GARİP OLMAK

Gurbet bahsi Yûnus’suz olur mu? “Bu dünyaya gelenlerin hiç firakı dinmezmiş.” “Bu dünya ayrılıkların bitmediği bir diyardır. Âhirete kadar ayrılık sürecektir” diyor. Gariplik çekenlerin ve hasret ateşiyle yananların hâlini bu ulu dervişten sorunuz: “Kimseler garip olmasın / Hasret od’una yanmasın / Hocam(tanrım) kimseler olmasın / Şöyle garip bencileyin.”

Garipliği “aynel yakîn” yaşayan Yûnus Emre Hazretlerinden başka kim anlatabilir?: “Bir garip ölmüş diyeler / üç günden sonra duyalar / soğuk ile yuyalar / şöyle garip bencileyin.”

“Bir garip ölmüş diyeler” mısraında kendi garipliğini anlatıyor. İnsanın doğarken de vefat ederken de garip olacağını, Allah’ın huzuruna garip bir hâl ile çıkacağını söylüyor. “Şöyle garip bencileyin” mısraıyla da kendisinden daha garip bir kimsenin olmadığını, garipliğiyle övündüğünü ve bu dünyadan garip olarak göçeceğine sevindiğini dile getiriyor. Yûnus gibi, dervişlerini, erenlerini bu milletin en yüksek makamdaki insanı da, en varlıklı olanı da garipliği yadırgamaz. Müslüman Türk kültüründe kâmil insan olmanın bir ölçüsüdür, bir imtihanıdır gariplik. Bu sebeptendir ki geleneğe göre âşıklığın üç şartı varmış: Pîr elinden dolu içmek, güzel sevmek ve gurbete çıkmak. Şair ve ozanlar çoğu zaman gurbet ortamında neşv ü nema bulur, Turna kuşundan ve seher yelinden sıladan haber getirmesini isterler.

 

‘ÖZ YURDUNDA GARİP’ OLANLAR

Bir cemiyet dindar olup da hayat tarzı dine uygun olmayan bir idare altında yaşıyorsa, o cemiyet öz yurdunda “garip” dir ve Necip Fâzıl'ın ‘Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya' mısraında belirttiği gibi, kendi vatanında gurbeti yaşıyordur. Mekkeli ilk Müslümanlar da kendi vatanlarında böyle bir gurbeti yaşadılar.

Ehl-i irfanın târif ettiği garipliği ancak yaşayanlar bilir: “En acıklı gariplik, sözünü anlayabilecek ve senin hoşuna gidecek sözleri söyleyebilecek bir arkadaştan mahrum olmaktır.” Ali Yurtgezen hoca adı geçen yazısında gariplerin bu hâlini “gurbet içinde gurbet” olarak târif ediyor.

Hâsılı, bundan böyle bu hikmetlerin sırrına erip kalbime “gurbet değen” gariplerden olmaktır muradım.

(ilbeyali@hotmail.com)