17 Nisan 2018

Kamu yatırımlarında acelecilik yanlışı

Hızlı davranmak ile acele etmek aynı şey midir?

Hep karıştırılan bir durumdur bu.

Hızlı olduğunuzda: çabuk, seri ya da süratli olursunuz. Vakit geçirmeden, tez, ivedi ve acele davranırsınız.

Eğer vaktiniz daha da kısıtlıysa o zaman daha bir acele ederek alelacele davranırsınız. Hatta bunu alelusul bir tavırla gerçekleştirirsiniz.

Aslında buradan kasıt, usulüne uygun bir şekilde daha hızlı davranmaktır.

Ama günümüzde işler böyle yürümüyor.

Birçok konuda olduğu gibi bu konuda da ciddi bir yozlaşma, anlam kayması ve bozulması yaşıyoruz.

Yukarıda saydığımız, hızlı, acele, alelacele ve alelusul kelimelerini duyduğunuzda: hiçbir kurala uymadan, hakkını vermeden, gereğini yapmadan, hızlı bitirmek için atlanması gereken ne varsa atlanılan ve böylece sonuca gidilen bir durum anlaşılmaktadır.

Oysa bir an önce sonuca varmak için bazı şeyleri atlayarak hızlı davranmak istediğinizde aslında acele etmiş olmazsınız ve atladığınız o şeyler çok daha büyük bir bedel ödenmesi gereken hata olarak karşınıza çıkar.

Sorunun esası işin ehline verilmemesinden kaynaklanmaktadır.

Hiç şüphesiz Allah size, emanetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz Allah işitir ve görür (Nisa Suresi 58. Ayet)

(İş ehli olmayana [layık olmayana] tevdi edildiği [verildiği] zaman, kıyameti bekle.) (Hadis-i Şerif. Buhari)

Yukarıdaki ayete ve hadise rağmen günümüzde işimizi en güzel şekilde yapmamız bizim için alelade bir şey olması gerekirken bu şarta uymadan baştan sağma ve kuralsız bir şekilde yürütüyoruz maalesef.

Gerek kamuda gerek özel sektörde, personel alımında ve yönetici seçiminde, alınan personelden ehliyetli ve liyakatli olanını seçmede tam olarak usulüne uygun davranmıyoruz maalesef.

Ülkemizde ekonomik ve sosyolojik olarak kamu hâlâ büyük işveren ve yatırımcı olduğu için bu konuda kamunun yanlışları biraz daha fazla ön plana çıkmaktadır.

Ayrıca söz konusu hassasiyet doğal olarak kamudan daha fazla beklendiği için söz konusu yanlışlık daha fazla göze batmaktadır.

Bu millet yönetici duruma gelen tüm yakınlarına bir tanıdığını işe sokma baskısı yaptığı müddetçe de bu sıkıntı çekilmeye devam edecektir.

Peki, çekilen sıkıntı somut olarak nedir ve nasıl gerçekleşmektedir?

Örneği çok fazla genele yaymadan sadece kamu projeleri üzerinden anlatmaya çalışayım.

Çok önemli bir ulaşım konusu, bir bina ihtiyacı veya özel bir enerji yapısı ihtiyacı olduğunu düşünün.

Ya da çok büyük bir kamu kurumu var ve o şehirdeki tüm binaları planlamak ve projelerini hazırlamak o kamu kuruluşunun görevi.

Projelerin üretilmesi için kanunlar, yönetmelikler ve lazım olan tüm bürokratik altlık hazır.

Buna rağmen öyle ya da böyle gerek siyasi, gerek bürokratik karar alma süreçlerindeki problemlerden dolayı yatırımların kararını almak ve süreci başlatmak için çok fazla zaman geçmekte ve birinci sıkıntı oluşmaktadır.

İhale kanunundaki en avantajlı fiyat konusunda sadece en düşük fiyat politikasının uygulanması, kamu projelerindeki sözleşme şartnamelerinin ağır olmasına rağmen en düşük fiyat veren firma ile sözleşme yapılması ayrı bir sorunu ortaya çıkarmaktadır.

Zarar etme endişesine rağmen ya iş bitirme belgesi elde etmek için ya da nasıl olsa bir şekilde işi bitiririm düşüncesiyle davranan firmalara iş verilmektedir.

Ayrıca zamanın boşa geçmesinden dolayı oluşan gecikmeyi bertaraf etmek için oluşturulan teamül ile kamunun projeleri üretme sürecinde çok az sayıdaki büyük firmalara hızlı iş vermek için sektördeki herkesin giremeyeceği büyük proje ihaleleri yapılmaktadır.

O büyük firmalar da alt yüklenici kullanarak o projeleri üretme sürecine girmekte ki bu durumda proje kalitesi artmadan tam tersine taşeron sisteminden dolayı daha da aşağı düşmektedir.

Bir de kamu proje ihalelerinde en başında müelliflik hakkının taahhütname ile alınması, söz konusu projelerin uygulanması esnasında çok ciddi zaaflara sebep olmaktadır. Çünkü kamudaki teknik personel uygulama esnasında proje müellifi gibi davranmamakta, oluşan hataların sorumlusu bulunamamaktadır.

Oysa proje için harcanan emek, ayırılan süre ve ödenen para ne kadar fazla olursa bu bedellerin uygulama esnasında fazlasıyla karşılanacağı ve o kadar doğru sonuca ulaşılacağı ortadadır.

Kamu projeleri, en iyi kararlarla, en iyi personel ile en iyi şartname ve sözleşmeler ile en iyi mimar ve mühendislerle, en iyi fiyatlarla hazırlanmalıdır.

Her yıl yaklaşık dört beş bin mimarın üniversitelerden mezun olduğu bir ortamda: dünyada söz sahibi olmak isteyen ve kalkınma adına yüz milyarlarca liralık yatırım yapan ülkemizde yanlış harcanan zamandan dolayı acele ederek yeterince zaman ayırmadan ve işi ehline vermeden hazırlanan projelerle kaynaklarımızın ve emeğimizin nasıl heba edildiği ve bu kadar mimarın ve mühendisin niçin işsiz dolaştığı ortadadır.

https://twitter.com/Mimarserkanakin